Medya patronları Darbeleri Araştırma Komisyonu'ndaydı: AKP’ye övgü dizme seansı!

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu bünyesinde oluşturulan 28 Şubat-27 Nisan Alt Komisyonu medya patronlarının AKP’ye övdü dizme seansına dönüştü.

TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nda 28 Şubat sürecine ilişkin medya patronlarını dinledi. Komisyonun neyi araştırdığı anlaşılmazken, o dönem medya patronluğu yapmış isimlerin AKP’yi övme yarışına girmesi ise komisyonun nasıl bir hizaya getirme kurumuna dönüştüğünü gözler önüne serdi.

Türkiye'nin demokratikleşmesinin örneği olarak gösterilen AKP'nin "Darbeleri Araştırma Komisyonu", medya patronlarının "pişmanız, keşke AKP olsaydı da bugünleri görmeseydik" dediği bir temsile dönüştü.

Doğan: Başbakanla medeni ilişkiler içindeyiz
Darbeleri araştırma komisyonuna konuşan Doğan Holding Onursal Başkanı Aydın Doğan, 28 Şubat sürecinde bir rol oynamadıklarını belirtirken, komisyon konuşmasında AKP’ye övgü dizmekten kaçınmadı:

“Muktedir olur dik dururlarsa bunlar olmaz. 27 Nisan bunun son örneğidir. Hükümet dik durdu. Geri adım atsaydı daha çok üzerine gideceklerdi. Erbakan değerli bir Türk siyasetçisiydi. Eğer o zaman tankın üzerine çıksaydı askerler üzerine gelemezdi.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile aralarının nasıl olduğunun sorulması üzerine de, "Gayet iyi. Aramızda bir dostluk, samimiyet, arkadaşlık ilişkisi yok. Ama medeni ilişkiler içindeyiz. Kendisini görünce gerekli saygıyı gösteririm, o da hal hatır eder. Eğer Başbakana gidecek bir meselem olursa giderim. Bundan birkaç yıl evvel kamuoyuna yansıyan sertlikler şu anda yok" dedi.

Doğan, başörtüsü yasağının kaldırılmasına ilişkin haberle ilgili olarak '411 el kaosa kalktı' manşetini yanlış bulduğunu belirtirken, 28 Şubat sürecindeki haberlere askerlerin müdahalesi olmadığını bugün olsa yine aynı manşetleri atacaklarını söyledi.

Dinç Bilgin: 28 Şubat döneminde Başbakan Erdoğan olacaktı ki…
Eski medya patronu Dinç Bilgin, “O dönemde maddi durumu en iyi olan sizdiniz. Sizi basındaki birlikteliğe iten kuvvet neydi?” sorusuna, “Komisyonun araştırdığı kuvvet o... Sorumluluğu başkasına atamam. Rahat etmek, daha çok Avrupa’ya gitmek, teknelere binmek... Tehditlerden uzak kalmak da var.” karşılığını verdi. “Bu tehditlerin kaynağı kim?” sorusuna karşılık Bilgin, “Türkiye’deki genel hava... Sivil-askerî vesayet... Hepsi var içinde.” dedi.

Dinç Bilgin, Mehmet Barlas’ın işine de kendisinin son verdiğini anlattı:

“Mehmet Barlas çok yüksek maaşlı bir yazardı. 25 bin dolar da olabilir, ayda para alıyordu. Başka televizyonda program yapmaya başladı. Aramızda ihtilaf bundan dolayıydı. Siyasi olarak bir ilgisi yoktur.

Şimdiki gibi bir başbakan olsaydı, şimdiki gibi bir Meclis olsaydı, Türkiye’nin başına bunlar gelmezdi. Basının genetiği bozulmuştu o dönem. Hep seçilmişlere karşı muhalefet yapmış, atanmışları bunun dışında bırakmış bir basın vardı. Demokrat, cesur, askerî darbelerle kavga eden bir basın çıkmadı."

Özkök: O dönem dolduruşa geldik pişmanım
28 Şubat sürecinde Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni olan Ertuğrul Özkök, andıç haberinin kendisi için bir utanç olduğunu söyledi. Özkök, "O dönem dolduruşa geldik, pişmanım" dedi

Mehmet Ali Birand, 28 Şubat döneminde işinden atıldığını, programına konuk olarak çağırmak istediği Mesut Yılmaz’ın bunu reddettiğini anlattı. Birand, “Medya patronları yazı işlerine hiçbir zaman ‘askeri destekleyeceksiniz’ demedi. Gerek de yoktu. Biz hazırdık zaten. Medya olarak biz darbeleri her zaman alkışladık, destekledik. Aksini söyleyen karşıma çıksın” dedi.

(soL - Haber Merkezi)