Liselerde kimler at koşturuyor?

Önce Mehmetçik Lisesi, ardından Beylikdüzü 75. Yıl Lisesi'nde idarelerin öğrencilere tasdikname vermeleri, liselerdeki baskıyı gündeme getirdi. Olan bitenlerin medyaya hemen hiç yansımadığı liselerde "siyaset yasak" deniyor ancak Ülkü Ocakları ve cemaatler kol geziyor.

Çekmeköy Mehmetçik Lisesi'nde TEKEL işçilerine destek veren öğrencilere tasdikname verilmesi uygulaması, soL'un konuyu haberleştirmesinin ardından tüm medyanın gündemine oturdu. Öğrenciler, medyaya her fırsatta, dışarıdan bakınca dahi cezaevini andıran liselerindeki baskı ortamını anlattılar. 24 öğrenciye tasdikname verilmesi operasyonunun polis tarafından yürütüldüğü, öğretmenler, veliler ve öğrencilerin ortak kanısıydı. Bu baskı, geleneksel olarak öğrencilerinin sola yakın durdukları Mehmetçik Lisesi'nde "siyaset sokmamak" gerekçesiyle yapılıyordu.

Ardından Beylikdüzü 75. Yıl Lisesi'ndeki tasdikname vakasını gündeme getirdik. Okul müdürü, okul çıkışında kendilerine soru soran Show TV muhabirine yanıt verdikleri için, sadece bir gün sonra 19 öğrenciye uzaklaştırma ve tasdikname vermişti. Skandal niteliğindeki belgelerden bazılarını örnek olarak yayınladık.

Liseler, sayıları, boyutları ve "önemleri" nedeniyle hemen her zamanın medyanın kadrajının dışında kalıyorlar. Buralarda olup bitenler dışarıya yansımadığı için, okul idareleri her türlü hukuksuzluğu ve rezilliği yapmakta hiçbir beis görmüyor, çok rahat hareket ediyorlar. Tam da bu yüzden, göz önündeki kurumlarda işin "cilasına" daha fazla önem veren iktidar, liselerde gerçek yüzünü açığa vuruyor.

soL olarak lise dosyasını açıyoruz. Aslında herkesin, durumlarına dair bilgisi olan, ama somut olarak olan bitenlerin hiç gündeme gelemediği liselerde yaşananları yansıtacak bir yazı dizisi hazırladık. Yazı dizimize, "liselerde siyaset kime yasak?" sorusuyla başlıyoruz.

Lise salonlarında ülkücü yemini
Tekel işçilerine destek olan öğrencilerin, ilgili yönetmeliğin 17/c maddesinde “okulda siyasi bir parti veya derneğin siyasi ve ideolojik görüşleri doğrultusunda eylem yapmak” maddesine dayanarak okuldan atıldıkları belirtilirken, liselerin konferans salonlarında Ülkü Ocakları tarafından “yemin töreni” yapılması, ilgili madde kapsamında değerlendirilmiyor. Emekçilere destek olmak “suçundan” eğitim hakları ellerinden alınan öğrencilerin okuldan atılmasını kararlaştıran İlçe Milli Eğitim Müdürleri “ülküdaşlık törenleri”ni ise görmezden geliyor.

Bunlardan sonuncusu, İstanbul Ülkü Ocakları tarafından 14 Mart 2010 tarihinde düzenlenen ödül töreni. “2023 Gençlik Eğitimi” adı verilen ödül töreni Bahçelievler Mümtaz Turhan Sosyal Bilimler Lisesi'nde gerçekleştirildi. Törene yüzlerce liselinin ve çok sayıda MHP yöneticisinin katıldığı gözlendi.

Liselilere yaratılış seminerleri
Milli Eğitim Bakanlığı'nın gönderdiği yazı üzerine İstanbul Bahçelievler Anadolu Lisesi'nde "çevre" konulu bir panel düzenlendi. Ancak, Adnan Hoca'ya yakınlığı ile bilinen Altuğ Eti’nin konuşmacı olarak çağırıldığı panelde öğrencilere "çevre" konusu değil, yaratılış anlatıldı.

Kadıköy Kemal Atatürk Lisesi’nin konferans salonunda ise tüm öğrencilerin katılımı sağlanarak evrim karşıtı bir panel gerçekleştirildi. Yaratılışçı sunumu yapan ise bilim insanı olmaktan uzak bir iş adamı idi.

Okul müdürü mü, “ocak” müdürü mü?

Bazı erkek öğrencilerin “reis”, kızların ise “asena” olmak için yarıştıkları liselerde okul müdürlerinin de aşağı kalır yanı yok. Birçoğu MHP ve BBP gibi partilerle bağlarını saklamamakla birlikte, Ülkü Ocakları ve Alperen Ocakları ile birlikte hareket eden öğrencileri de koruyor. Örneğin, İstanbul Halide Edip Adıvar Lisesi okul yönetimi Üsküdar Ülkü Ocakları ile olan bağlantısı ile biliniyor. Okul müdürünün MHP ilçe yönetimi ile yakınlığı sebebiyle Okul Aile Birliği’ne yapılan bağışların paylaştırılması konusunda, OAB içinde yer alan AKP’liler ile MHP’liler arasında tartışma çıktığı aktarılıyor.

Çengelköy Lisesi Müdürü Mustafa Dursun Kortikoğlu da MHP'ye yakınlığı ile bilinenlerden. Birçok kez öğrenciler tarafından okul içinde silah taşıdığı fark edilen müdürün bir dönem, MHP’den milletvekili adayı olmak için uğraştığı biliniyor.

Ankara Gazi Çiftliği Lisesi müdürü ise, solcu öğrencileri odasına çağırıp tehdit ediyor. Bunu yaparken odasının kapısı önünde “ülkücü” öğrencilerden birkaçına nöbet tutturan müdür, tenefüslerde okuldaki solcu öğrencileri takip etmesi için birkaç kişi görevlendiriyor. Gazi Üniversitesi’nden ülkü ocakları üyesi öğrencilerin liseye girip çıktığı, bu kişilerin birkaç kez okulda birilerini dövüp gittikleri ve müdürün de olaylara seyirci kaldığı biliniyor.

Öğrenci değil, okulda dolaşıyor
Şişli Endüstri meslek Lisesi’nde “reis” olarak bilinen bir şahıs, öğrencisi olmadığı halde okul içinde rahatça dolaşabiliyor, giriş ve çıkışlarda okul bahçesinde geziniyor. Öğrencilerden yaşça büyük olan bu şahsa, kendisini tanıyan okul müdür yardımcısı da okul içinde oldukça yakın davranıyor.

Neşterle tehdit, sopayla dayak
Haydarpaşa Meslek Lisesi’nde de bazı kişilerin, haftanın belirli günlerinde sınıflara gelip bazı öğrencileri ülkü ocaklarına götürdükleri ve bunun, yönetimin bilgisi dahilinde olduğu ancak müdahale edilmediği biliniyor. Son zamanlarda oldukça fütursuzca davranan “ocak müdavimleri”nin ilerici ve solcu öğrencileri neşterle tehdit ettikleri ve okul içinde sopayla birilerini dövdükleri de öğrenciler tarafından aktarılıyor. Haftanın bazı günlerinde okuldan toplu çıkış yapan, okul önündeki yolu kapatıp tekbir ve sloganlar eşliğinde yürüyen bu kişilere ne okul idaresi, ne de polis müdahale ediyor.

“Abi”ler, “abla”lar
Çapa Anadolu öğretmen Lisesi'nde cemaat örgütlenmelerinin güçlü olduğu biliniyor. Kutlu Doğum Haftası kutlama programları düzenlenen okulda etkinlikler sırasında ilahiler okunuyor. Cemaatte kendilerinden küçük, cemaate yeni girmiş üyeler ya da adayları "hazırlamakla" sorumlu olanlara verilen isimle, “abi” ve “abla”larının katıldığı bu etkinliklerde okunan ilahilerden bazıları “Hoca Efendi’ye” ithaf edilebiliyor.

Mustafa Kemal Anadolu Lisesi’nde ise birkaç yıl öncesine kadar Sızıntı dergisi ile Fethullah Gülen Belgesel seti abonelik formları dağıtıldığı öğrenciler tarafından aktarılıyor.

Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi’nde, “abi” ve “abla”lar, sadece okulun öğrencilerine ait olan ve velilerin bile rahatlıkla kabul edilmediği yatakhanelerde rahatça vakit geçiriyorlar. Okul yönetimi, kütüphaneye gitmek isteyen öğrencilere izin vermezken, “abi” ve “abla”larla ders çalışacağını söyleyen öğrenciler rahatlıkla izin alabiliyorlar.

Ders yok, namaz var
Sakarya Cemil Meriç Sosyal Bilimler Lisesi’nde, ayrıca, cuma namazının ders saatine denk gelmesi durumunda ders iptal edilebiliyor.

Sarıyer Behçet Kemal Çağlar Lisesi’nde cuma namazına gitmek isteyen öğrenciler idareden izin alıp dersten çıkabiliyorlar. Müdür ve başmüdür yardımıcısının da ders saatine denk gelmesine rağmen Cuma namazına gittiği biliniyor.

İstanbul, Ankara ve Sakarya’dan verdiğimiz bu örneklerin münferit vakalar değil, liselerin genel durumunu yansıtan örnekler olduğunu, liselerle biraz teması olan herkes biliyor. Ancak bunlar gündeme getirilmiyor, birileri bu "gözden ırak" okullarda istedikleri gibi at koşturmaya, her türlü hukuksuzluğu yapmaya devam ediyor.

(soL - Haber Merkezi)