Kıdem tazminatı nedir? AKP niye kaldırmak istiyor?

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, önceki gün yaptığı açıklamada, kıdem tazminatının artık sürdürülebilir olmaktan çıktığını iddia ederek, “fon” gündemini yeniden ortaya attı. Peki AKP kıdem tazminatını neden kaldırmak istiyor?

(Yıldız Koç - soL) Çalışma yaşamının en kıdemli tartışma başlığı olan kıdem tazminatı fonu, iktidarın her dönem ısıtıp ısıtıp masaya getirdiği başlıkların başında geliyor. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik Kocaeli’de yaptığı konuşmada, işçilerin kıdem tazminatı almakta zaten sıkıntı yaşadığını belirterek, “Diyoruz ki 30 yıl çalışıp 30 yıl işçinin alınteri ve emeğinin heba olmasına tahammül edilemez. Önce buna işçi sendikaları tahammül etmemeli, işverenler tahammül etmemeli. Nasıl her ay maaşını ödüyorsa, nasıl her ay sigorta primini yatırıyorsa, bireysel hesabına kıdem tazminatı fonu yatmalı” ifadelerini kullandı.

Yılların 'yük'ünden kurtulmak
Kıdem tazminatına ilişkin başlıklar ve Çelik’in ifadelerinin yandaş medyaya "müjde" manşetiyle yansıması adettendir.

Çelik’in söyleyiş tarzı, medyanın övgüleri bir yana, bu sözler aslında özetle, "Biz yıllardır kurtulamadığımız kıdem tazminatı yükünü bu sefer sırtımızdan atmak istiyoruz" anlamına geliyor. Kıdem tazminatının tasfiyesi ilk olarak 1956 yılında toplanan 2. Çalışma Meclisi’nde kısaca gündeme gelmişti. O günden bu yana iktidarlar, işçi için önemli bir güvence haline gelen bu "yük"ten kurtulmak için denemeler yapıyor. Kullanılan en önemli argüman ise "işçiler zaten tazminat alamıyor". Mevcut yasaların uygulanması yoluyla önüne geçilebilecek bu durum, iktidarın ve sermayenin "tazminatı kaldıralım fon kuralım" bahanesini oluşturuyor.

Tazminat sadece 'para' değil
Mevcut durumda işçiye, belirli koşullar dahilinde işten çıkması durumunda, çalıştığı her yıl için 30 günlük brüt giydirilmiş (ücretin sosyal yardımlar, yakıt, giyim vb ödemeleri eklenmiş hali) ücret tutarında tazminat ödemesi yapılıyor. Bu tazminat yalnızca önemli bir maddi kaynak olması açısından önem taşımıyor. Kıdem tazminatı örneğin, işçinin haksız nedenle işten çıkarılmasında caydırıcı rol oynuyor. Ya da patronun işçiye hakaret etmesi ya da taciz gibi olaylarda işçinin haklı nedenle iş sözleşmesini feshedebilmesini sağlıyor. Erkek işçinin askere gitmesi, kadın işçinin evlenmesi gibi durumlar da kıdem tazminatına hak kazandırıyor.

Amaç işçiye dilediğince davranmak
Hükümetin ve sermayenin önerdiği fon uygulaması ise yalnızca fondan alınacak paranın, mevcut durumdaki kıdem tazminatı ödemelerinin çok altında kalacak olmasından değil, bu nedenlerle de büyük sıkıntılara yol açmaya aday. Kıdem tazminatının işten çıkarmadaki caydırıcı etkisinin ortadan kalkması, işçi devrinin çok yükselmesi, patronların işçiye dilediği gibi davranma “özgürlüğünün” genişlemesi, işçinin işten çıkarıldığında eline toplu para geçmeyeceği için daha zor durumda kalması anlamına geliyor.

Sendikalar ne diyor?
DİSK, fon uygulamasına sonuna kadar karşı olduğunu belirtirken, Türk-İş Genel Kurul’da alınan “genel grev” kararının geçerli olduğunu vurguluyor. Buna karşın, Türk-İş tüm bu açıklamalar karşısında sessizliğini koruyor ve hükümetin dümen suyunda kalmayı sürdürüyor. AKP yanlısı işçi konfederasyonu Hak-İş ise “fon kurulsun” diyerek, hükümete bu başlıkta da destek vermeyi sürdürüyor.

AKP iktidarının işçileri gün geçtikçe “geleceksizleştiren” ve çalışma yaşamının topyekün serbestleştirilmesine yönelik saldırılarından biri olan “fon” tartışmalarının, diğer saldırı başlıklarıyla bir arada değerlendirilmesi ve bunlara karşı toptan bir karşı çıkışın örgütlenmesi gerekiyor.