Kayıtlarda cemaat kuşatması

AKP iktidarı ve yandaş basın cemaatçilere arka çıkmaya devam etse de ODTÜ, gericiliğe karşı mücadelesini sürdürüyor. Üniversiteyi yeni kazananların başından geçenler, cemaatlerin ODTÜ’ye yönelik operasyonunun boyutlarını gözler önüne seriyor.

(soL - Haber Merkezi) ODTÜ kayıtlarında yaşanan tartışmalar, cemaatlerin üniversitelerdeki faaliyetlerini gözler önüne serdi. Üniversiteyi bu sene kazanan öğrencilerin önemli bir kısmının cemaat tarfından fişlenmesi, ODTÜ'ye yeni giren öğrencilerde de büyük tepki yarattı. ODTÜ'yü kazandıkları andan itibaren cemaat tarafından aranmaya başlayan öğrenciler, fişleme faaliyetinin, sanılanın çok ötesinde olduğunu
söylüyor.

ODTÜ'yü bu sene kazanan Bahar Tümer, cemaatlerin birçok arkadasşa gerek kargoyla gerek arayarak ulasmaya çalıştığını söyledi. Gazetemize konuşan Tümer, kendisine de bir kız yurdunun tanıtım kargosunun geldiğini söyleyerek “Eger benim gibi yeni kayit olan arkadaşlarım da bu kargolardan ya da telefonlardan aldıysa mutlaka bunun kökenini sorgulamalılar. Bizleri bilinçsiz sanmalarına izin vermeyelim” dedi.

Üniversiteye bu sene kaydını yaptıran Ezgi Topuz ise sonuçlar açıklandıktan sonra Dinamik Akademi diye bir yerden arandığını ve arayan kişinin, adını soyadını söyleyerek kazandığı okul ve bölüm için kendisini tebrik ettiğini söyledi. Topuz “Bilgilerimi nereden öğrendiklerini sordum, cemaatten mi arıyosunuz dedım. Lafı gevelemeye başladı, Milli Eğitim’e bağlı olduklarını söyledi. Çağrı merkezinde çalıştığını, bilgisi olmadığını söyledi. Kursu anlatmak istedi, fakat bilgilerimizi ele geçirecek başka bir yer olmadığını düşündüğüm için dinlemek istemedim” diye konuştu.

Bir başka yeni ODTÜ'lü Murat Gültekin de cemaatlerin üniversiteye yeni giren herkesi arayıp insanların mağduriyerlerrinden yararlanmaya çalıştığını söyledi. Gültekin “Aileler ve öğrenciler olarak, bu karanlığı üniversitelerde istemiyoruz” şeklinde konuştu.

Cemaatçilerle tartışmanın yaşandığı gün kaydını yaptırmak için ODTÜ'de olan Gizem Yanardağ ise cemaatin ODTÜ'ye yönelik bir yalan kampanyası başlattığını belirtti. Kendisinin de cemaat tarafından taciz edildiğini söyleyen Yanardağ, “Cemaat çalışanları tarafından birkaç kere arandım. Bana hazırlık sınavına yönelik kurs ve yurt vermek istediklerini söylediler. Onların gerçek niyetini bildiğim için, tıpkı diğer arkadaşlarım gibi onlara cevap vermedim” dedi.

ODTÜ'ye yeni giren Egemen Acar da olaylar yaşanırken çok yakında olduğunu belirterek, “Öncelikle videodaki kişilerin hiçbiri ne öğrenci ne de öğrenci velisi, okulla bağlantısı olmayan kişiler. İkincisi, videodaki olayların başörtüsüyle hiçbir alakası yok. Birçok başörtülü arkadaşımız rahatça gelip kaydını yaptırmış ve hiçbir sorun çıkmamıştır. Oradaki tepki, ODTÜ’lüleri fişleyip ODTÜ’yü ele geçirmeye çalışan cemaatedir” şeklinde konuştu.


‘Amaç ODTÜ'nün direncini kırmak’
ODTÜ'de cemaatlerin çalışmalarını protesto ettiği için, Erdoğan ve Gül tarafından hedef gösterilen üniversitelilerden biriyle konuştuk.

ODTÜ kayıtlarında cemaatçiler neden protesto edildi?
Kayıtlar cemaatçilerin örgütlenmeleri için, diğer üniversitelerde olduğu gibi, ODTÜ'de de önemli bir fırsat. Kayıtların çok öncesinde başlıyor avları. Öğrencinin ODTÜ'yü kazandığı belli olur olmaz, adres ve telefon bilgilerine ulaşabiliyorlar. Telefonla arayıp, evlerine gidip, hatta bazen ODTÜ Mezunlar Derneği’nden aradıkları yalanını söyleyip buluşmalar ayarlıyorlar. Buluşmaların konusu ise kendi yurtlarından çok, ODTÜ'nün yurtları oluyor. ODTÜ yurtlarında merdiven altında bebek düşürdüklerini söylüyorlar. Yani olay ODTÜ'ye gelmeden çok önce başlıyor. Öncesinde adres bilgisine ulaştıkları, fişledikleri arkadaşları, kayıtlar sırasında ODTÜ kayıt binasının yakınlarında buluyorlar. Yanına yanaşan ve yurt çalışması yapanların ismini nerden bildiklerine şaşıran veliler geliyor yanımıza.

'Videodaki kişiler cemaatçiyiz dedi'
Videodaki arkadaş, her sene kayıtlarda önemli bir mesai harcıyor. Kendisiyle geçen sene uzun uzun tartışma imkanım olmuştu. Cemaatten olduğunu ve cemaat yurtları adına çalışma yaptığını kendisi de söylüyordu. Biz ODTÜ'yü yeni kazanan arkadaşlarımızın, ODTÜ'ye cemaat tarafından fişlenmiş olarak gelmelerini istemiyoruz. Tepkimiz bunadır. ODTÜ'nün, öğrencilerine barınma konusunda her imkanı sağladığını anlatmaya çalışıyoruz.

Bazı kaynaklarda tepkiniz türbanlılara yönelik gibi yansıtıldı, hatta Başbakan ve Cumhurbaşkanı da bu yönde açıklama yaptılar. Sizce bunun nedeni ne?

Hükümet ne zaman ODTÜ'ye saldırmak istese, başörtüsü onlar için önemli bir silah oluyor. Tepkimizin türbanlılara yönelik olduğu tamamıyla uydurma. Kayıtlara her sene başörtülü yeni ODTÜ'lüler veya başörtülü öğrenci velileri geliyor. Biz kurduğumuz dayanışma ve danışma ağlarında bu arkadaşlara da yardımcı oluyoruz. Hatta bu cemaat çalışması yapan arkadaşlar başörtülüleri, olmayanlara göre çantada keklik saydıklarından dolayı, hiç beklemedikleri tepkilerle karşılaştıkları da oluyor.

'Yapılanlar sistematik saldırının parçası'
Başbakan ve Cumhurbaşkanının yaptığı ise ODTÜ'ye karşı yürütülen sistematik saldırının bir parçası. Amaçları ODTÜ'nün direncini kırmak. Kayıtların ilk gününde ODTÜ personelinin AŞTİ'ye alınmaması, 2. gününde AK Gençlik ve cemaatçilerin provokasyon çabaları, geçtiğimiz gün yaşanan ve ODTÜ'den yol geçirilmesini istemeyenleri hedef alan saldırılardan bağımsız düşünülemez. İstiyorlar ki ODTÜ'den kendilerine muhalif bir ses yükselmesin.

'Melek bugün namaz kılmadı hatılatmalı mıyım?'
Melek, Boğaziçi Üniversitesi'ni kazandığında teyzesi aracılığıyla cemaatle tanışmış. Okulun yurdunda cemaatçilerin odasında kaldıktan sonra 2 ay süreyle bir cemaat evinde yaşamış. Etiler'deki zenginlerin bağışlarıyla işleyen bu evde çok az miktara kira ödemesine rağmen cemaatin baskılarından dolayı evden ayrılan Melek'le Fettullahçıların faaliyetlerini konuştuk.

Cemaat evinde nasıl bir ortam vardı?
Evden önce yurtta gördüğüm bazı şeyler vardı. Mesela haftada bir bizim odada yurttaki tüm cemaatçiler ve cemaate katmayı çalıştıkları insanlar toplanırdı. Bir abla gelir sohbet verirdi. Bu sohbet sırasında baş örtmek zorunluydu. İlk başlarda katılmamaya çalışıyordum, o saatlerde başka yerlerde ders çalışıyordum ama yavaş yavaş “sen niye katılmıyorsun, en azından bir dinle. Katılmak lazım” diye üstelemeye başladılar. Bu sohbetlerde namaz kılmak, oruç tutmak gerektiğinden bahsedilirdi. O dönem çok içlerinde olmadığımdan daha güleryüzle yapıyorlardı bunu. Bir keresine birbirlerine yazdıkları notları görmüştüm. “Melek bugün namaz kılmadı, hatırlatmalı mıyım?” gibi benim hakkımda şeyler yazıyordu. Bir de yurtta kalan, sınıflarından insanların isimlerinin olduğu listeler vardı. Kişileri isim isim paylaşmışlar, “namaz kılıyor, oruç tutuyor, ibadet etmiyor ama dine yakın, ailesi şöyle...” gibi notlar vardı. İnsanlarla tanışmak için doğumgünleri organize ederlerdi. Evde kalmaya başladığımda beni daha kendilerinden biri olarak görmeye başladılar. Ben sabaha kadar ders çalışır, namaz kılar öyle yatardım. Ama tesbihat dedikleri bir şey vardı. Akşam ve sabah namazından sonra yapılırdı. Bunlara katılmak zorunluydu. Yeni yattığım halde sırf buna katılayım diye saatlerce tepemde dikilip beni uyandırmaya çalıştıklarını hatırlıyorum. Bir de çay saati vardı. Çay içilir dini sohbet yapılırdı. Onlara katılmak da zorunluydu. Eve belli bir saatten sonra girilmez, izin alınmadan akrabaya vs. gidilmezdi.

‘İnternet ve film- dizi izlemek yasaktı’
İnternet yasaktı. Film-dizi izlemek de yasaktı. İzleyenler gizli izlerdi. Hatta Sakarya'da okuyan bir arkadaşım anlamıştı. Onlarda dışarıda sinemaya tiyatroya gitmek bile yasakmış. Bir de eve Zaman vb. dışında gazete sokmak yasaktı. Ben bir kere Cumhuriyet almıştım galiba. Kim aldı bu gazeteyi diye sormuş sonra epey nasihat çekmişlerdi.

Evden ayrılmaya nasıl karar verdin? Evden ayrıldığında tepkileri ne oldu?
Birçok şey rahatsız etmeye başlamıştı. Film izlemek istiyordum, öğrenci kulüplerine gitmek istiyordum. Bir yerde kalmak istediğimde benle yaşıt birinden izin almak istemiyordum mesela. Sadece Fethullah Gülen ya da tek satır anlamadığım halde Said-i Nursi'nin kitaplarını, roman diye Halit Ertuğrul kitaplarını okumak istemiyordum. Bize kapanmayı vaaz ederlerken cemaat ablalarının üniversitelerde kadrolaşmak için son sınıfta başlarını açmaları ikiyüzlülük gibi geliyordu. Eğitim fakültelerine önem veriyor, orada örgütlenmeye çalışıyorlardı. Cemaatçi olan ama kadrolaşmak için kendini gizleyen insanlar biliyordum. Tüm bunlar soğuttu.