İşte yeni 'tarafsız' bakanlarımız...

Anayasa'nın 114. maddesi gereği İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanları değişti. Seçim güvenliğini sağlamak amacını taşıyan 114. madde gereğince yapılan değişiklik sonucunda atanan yeni bakanların ise tarafsız olacaklarına inanmak imkansız.

Kabinedeki İçişleri, Adalet ve Ulaştırma bakanlarının, genel seçim kararı alınmasını izleyen beş gün içinde istifa etmesi ve yerlerine yeni atamalar yapılması ile ilgili Anayasa hükmü gereğince, İçişleri Bakanlığı'na Bakanlık Müsteşarı Osman Güneş atandı.

Beşir Atalay'ın yerine atanan Osman Güneş, 22 Temmuz 2007 tarihindeki genel seçimler öncesinde de Kayseri Valiliği görevini yürütmekte iken Abdülkadir Aksu'nun yerine İçişleri Bakanı olmuş, seçimlerden sonra ise İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı görevi ile ödüllendirilmişti.

Anayasa hükmü gereği "tarafsız" bakan olarak atanan Osman Güneş, 2007 seçimlerindeki sayısız şaibenin gerçekleşmesine engel olmamış, "tarafsız" kalmamıştı. Bu nedenle, 12 Haziran 2011 tarihinde yapılacak genel seçimlerin de, seçim güvenliği açısından İçişleri Bakanlığı'nın görev alanına giren konularda şaibeli olacağına ilişkin kuşkular arttı.

"Tarafsız" olabilirler mi?
Anayasa'nın 114. Maddesi, seçim kararının alınmasının ardından beş gün içinde Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanlarının görevinden ayrılması ve bu bakanlıklara, TBMM'den veya dışarıdan bağımsız kişilerin Başbakan tarafından atanmasını öngörüyor. Seçim öncesinde bu üç bakanlığa atanacak isimlerin "tarafsız" olmaları açısından, herhangi bir siyasi partiye üye olmamaları veya ilişkide olduklarını düşündürecek bir durumlarının bulunmaması gerekiyor.

Bu Anayasa maddesinde, atanan bakanların siyasi parti mensubu olmaması, politik bir kimlik taşımaması esas alınırken, seçimlerin güven içinde ve adil bir biçimde yapılması, siyasi müdahaleye mahal verilmemesi amaçlanıyor.

Görevini Osman Güneş'e devredecek olan Beşir Atalay dün, İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanlıklarına "tarafsız" bakan olarak yine bu bakanlıklardaki müsteşarların atanıp atanmayacağı soruları üzerine, "bizim öyle bir düşüncemiz var. Ancak konu kararnamede belli olur" yanıtını vermişti.

Milletvekili genel seçimlerinin 12 Haziran 2011 tarihinde yapılmasına ilişkin TBMM kararı, 4 Mart 2011 Cuma günü Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında yayımlanmıştı. Resmi Gazete'nin dünkü mükerrer sayısında da yeni bakanların atanması yayımlandı.

Adı geçen üç bakanlığa da müsteşarların atanması, mevcut bakanlarla yakın mesai içindeki bu isimlerin ne kadar "tarafsız" olabilecekleri sorusunu sorduruyor. Dün Resmi Gazete'de yayımlanan kararname ile 2007 erken genel seçimlerinden sonra İçişleri Bakanlığı'na geçici olarak ikinci kez atanan Osman Güneş kadar, Adalet Bakanlığı Müsteşarı iken, Sadullah Ergin'in yerine Adalet Bakanlığı'na atanan Ahmet Kahraman da müsteşarlık yaptığı süreçte, AKP yanlısı icraatlarıyla biliniyor.

Muammer Güler ve Oğuz Kaan Köksal örneklerindeki gibi, yıllarca bürokrasinin en önemli yerlerini işgal etmiş isimlerin teker teker AKP'den milletvekilliği adaylığı için sıraya girmesi gibi son günlerde yaşanan gelişmeler de, "tarafsızlık" olgusunun anlamını sorgulatıyor.

Osman Güneş kimdir
1976 Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu Osman Güneş, sırasıyla Mecitözü, Çelikhan, Cizre, Datça ve Sandıklı ilçelerinde kaymakamlık yaptı. İçişleri Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü Daire Başkanlığı'na 1990 yılında atanan Güneş, bu birimde yaklaşık iki yıl Daire Başkanlığı, dört yıl Genel Müdür Yardımcılığı yaptıktan sonra 1995 yılında Personel Genel Müdürü, daha sonra da kısa bir süreliğine Bakanlık Müşavirliği'ne atandı.

1 Aralık 2003 ile 30 Aralık 2005 tarihleri arasında Şırnak Valiliği, 30 Aralık 2005 ile 8 Mayıs 2007 tarihleri arasında da Kayseri Valiliği yapan Güneş, Mayıs 2007 tarihinde İçişleri Bakanı olarak atandı. Bu görevi 31 Ağustos 2007 tarihine kadar yürüttükten sonra yeniden Kayseri Valiliği'ne dönen Güneş, 19 Kasım 2007 tarihinde Bakanlar Kurulu kararı ile İçişleri Bakanlığı Müsteşarı olarak tayin edilirken bugüne dek bu görevi sürdürdü.

Güneş'in adı, 2008 yılı sonundaki Valiler Kararnamesi sırasında, Muammer Güler'in yerine İstanbul Valiliği için de geçmişti.

Osman Güneş'in "alkol hassasiyeti"
2007 seçimlerinde "tarafsız" İçişleri Bakanı olarak atanan müsteşar Osman Güneş, o dönemde "risotto krizi" ile gündeme gelmişti.

Bakanlığı döneminde Muğla'da dönemin valisi Temel Koçaklar'ın bir otelde verdiği yemeğe katılmıştı. Yemekte risotto adlı yemekten isteyen ve çok beğenen Güneş, yemeğin tarifini öğrenmek istediği aşçıdan bu yemeğe yarım bardak şarap ilave edildiğini öğrenince sinirlenerek, "bana haram yedirdiniz" diye Vali Koçaklar'a çıkışmış, yemeği terketmişti. Yemeği organize eden Vali Temel Koçaklar üç gün sonra görevden alınınca bunun sebebi "risotto krizi" olarak gösterilmişti.

"Alkol hassasiyeti" nedeniyle Muğla Valisi'ni görevinden eden Osman Güneş, geçici bakanlık görevi seçimlerin ardından bitip kısa bir süreliğine yeniden Kayseri Valiliği görevine döndüğünde, yerel basına, "bana iyi bakamadılar, risotto yedirdiler, ben de geri döndüm" demişti.

Güneş, Kayseri Belediyesi'ndeki yolsuzluğu örttü mü?
Beşir Atalay'ın yerine atanan ve 2007'de erken genel seçimler öncesinde de Başbakan Tayyip Erdoğan tarafından İçişleri Bakanlığı'na getirilen Osman Güneş, Kayseri Büyükşehir Belediyesi'yle ilgili iddiaları örtbas etmekle de itham ediliyor.

Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki hakkında Kadir Has Kongre Merkezi ve Spor Kompleksi'nin inşaatıyla ilgili 2005'te yapılan ihaleler nedeniyle birçok şikayet yapılmıştı. Kayseri Valiliği'nin 1.1 milyon TL'nin fazladan ödendiğine ilişkin iddialarla ilgili incelemesinin ardından, iddiaların işleme konulmaması kararı verildi. İçişleri Balanlığı Müsteşar Yardımcısı Hasan Canpolat ve İçişleri Bakanlığı Müsteşarı Osman Güneş'in ardından İçişleri Bakanı Beşir Atalay da 11.12.2009 tarihinde "Olur" vererek dosyanın kapatılmasını onaylamıştı.

İddiaları 13 Aralık 2010 tarihide Meclis Genel Kurulu'nda gündeme getiren CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Kayseri Valisi iken 30 Kasım 2007 tarihinde İçişleri Bakanlığı Müsteşarlığı görevine atanmasına rağmen, 4 Aralık 2007 tarihinde "Kayseri Valisi" sıfatıyla İçişleri Bakanlığı'na yazı yazarak bu dosyanın kapatılmasını istediğini, müsteşar koltuğuna oturduktan sonra da, dosyanın kapatılması için Bakan'dan "olur" aldığını belgeleriyle söylemişti.

Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği ve CHP'nin resmi internet sitesinde de yayımlanan, yolsuzluk iddiasıyla ilgili yedi belgenin arasında, Osman Güneş ile ilgili olanlar da bulunuyordu.

2007 seçimleri şaibeyle anılırken Osman Güneş ne yapmıştı?
2007 erken genel seçimleri ile ilgili gündeme gelen pek çok şaibe, başka şeylerin yanı sıra, İçişleri Bakanlığı'na seçimlere üç ay kala "tarafsız" bir ismin atanması yönündeki Anayasa maddesinin amacının nasıl boşa çıkartılabileceğini de kanıtlamıştı. Osman Güneş'in yönetimindeki İçişleri Bakanlığı tüm şaibe iddialarına kulaklarını kapatmıştı.

Bazı sandıklarda tutanaklara kaydedilen oy sayılarının merkezlerde AKP lehine değiştirildiğini örnekleriyle kanıtlanırken, seçim güvenliğinden sorumlu en yetkili koltukta oturan Osman Güneş'in, Anayasa'nın 114. Maddesi'ne değil AKP'nin amacına uygun olduğu açıkça görülmüştü.

AKP hükümetinin, 114. Madde'den rahatsız olması için bir neden yok!
Bir yandan da, "seçim sürecinde iktidar yanlısı icraatların önüne geçilmesi" amacıyla 1961 yılında Anayasa'ya eklenen ve bugüne değin uygulanagelen 114. Madde'nin kaldırılması gerektiği üzerine bir tartışma da yürütülüyor.

Meclis Anayasa Komisyonu'nun AKP'li Başkanı Burhan Kuzu maddeyi tartışmaya açarken, daha önce kendisinin hazırladığı Anayasa değişikliği taslağında bu maddenin kaldırılmasını önerdiğini fakat son değişiklik tartışmalarında bu önerisini geri çektiğini hatırlatmıştı. Kuzu, buna rağmen, son bir haftadır güncelleşen konu hakkında hala "kaldırılmalı" görüşünü ve diğer siyasi partilere yönelik "gelin, Anayasanın 114. maddesini hemen değiştirelim" çağrısını basın kanalıyla da dillendiriyor.

Fakat hükümetten bu konuda herhangi bir girişim bir yana yorum bile gelmediği için, AKP hükümetinin Anayasa'nı bu maddesinden rahatsız olmadığı anlaşılabiliyor. Zira bu maddenin kaldırılması için gerekli güce sahip olmasına rağmen son Anayasa değişiklik paketine dahil etmemesi dikkatlerden kaçmıyor.

Kuzu, "bu maddenin Anayasa'ya giriş tarihine bakıldığında, o günün şartlarında imkanların yeterli olmayışı, güvenliğin kontrolünün zor olduğu dönemde belki gerekliydi, ama günümüz şartlarında artık bu hükmün uygulanmasına gerek yok. Teknolojinin geliştiği bu dönemde söz konusu bakanların taraf olması söz konusu bile değil. Taraf olunacaksa getirilen kişiler zaten bakanın ya da hükümetin atayacağı kişiler olacak" sözleriyle bilineni ilan ediyor.

(soL-Haber Merkezi)