İstanbul KCK davasında Türkçe savunmaya izin verildi

Kürt siyasetçiler, akademisyenler, öğrencilerle birlikte 205 kişinin yargılandığı İstanbul KCK davasında mahkeme heyeti sadece Türkçe savunma yapanlara söz verdi. Avukatların da taleplerini bildirdikleri duruşmada mahkeme heyeti yarın öğleden sonra taleplerin değerlendirileceğini açıkladı.

İstanbul 15. Ağır Ceza Mahkemesi’nin bulunduğu Silivri mahkemelerinde görülen 140’ı tutuklu 205 sanıklı İstanbul 1. KCK davasının 7. Duruşmasında sadece Türkçe savunma yapan sanıklara söz verildi.

Mahkeme başkanı Ali Açlık, yarın öğlene kadar taleplerin alınacağını ardından değerlendireceklerini söyledi. Duruşma 2 bin 400 sayfalık iddianamenin 326. Sayfasından başlanarak öğle arasına kadar okunmasıyla devam etti.

Sadece Türkçe savunma yapanlara söz hakkı verildi
Duruşmada Kürtçe ana dilde savunma hakkının gaspı tutumu devam etti. Duruşmanın öğleden sonraki oturumunda mahkeme heyeti, kimlik tespiti sırasında sadece Türkçe yanıt verenlere söz hakkı vereceğini söyledi. Ardından Kürt siyasetçilerin savunmaları alınmaya başlandı.

16 tutuklu sanık Türkçe söz aldı, haklarındaki iddiaları reddetti
Tutuklu yargılananlardan Kemal Karagöz, Gönül Erdem, Menice Çelik, İdil Aydınoğlu, Selahattin Tekin, Büşra Ersanlı, Büşra Beste Önder, Derya Aslan, Derya Göregen, Erdoğan Baysan, Pervin Tunbul, Şükrü Zeren, Hakan Soytemiz, Mehmet Sıddık Günek, Zülküf Akay ve Mustafa İpek Türkçe savunma yaparak haklarındaki iddiaları reddetti.

Ersanlı: “Barış ve insan haklarına hep bağlı kaldım”
Prof. Dr. Büşra Ersanlı yaptığı savunmada, “Sol kanatta yer alan biriyim. Barış ve insan haklarına hep bağlı kaldım. Barış aktivisti olarak çeşitli derneklerde akademik çalışmalar yürüttüm. Kürtlerin, dil hakkı ve adem-i merkeziyetçilikle ilgili taleplerini destekliyorum” dedi.

“Tahliyemi istiyorum demekten utanıyorum”
36 yıldır araştırmacı olduğunu ve 23 yıldır Marmara Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi bölümünde hocalık yaptığını söyleyen Ersanlı, savunmasını, “Evimden alınan notların tamamı toplantı notlarıdır. Çoğunluğu da akademik toplantılara aittir. BDP'ye giriş sebebim, Türkiyelileşme projesiyle bağlantılıdır. Şiddete metot olarak asla güvenmiyorum. Tahliyemi istiyorum demekten utanıyorum, beraatımı istiyorum” şeklinde tamamladı.

Soytemiz: “Cezaevinin komplosuyla bu dosyaya dahil edildim”
Devrimci Karargah davasından 2 yıldır tutuklu yargılanan ve son anda KCK davasının da sanığı edilen RED dergisi yazarı Hakan Soytemiz, “Kürt halkının anadilde savunma ve barış mücadelesini destekliyorum" diyerek sözlerine başladı.

"Bana gönderildiği söylenen bir notla, cezaevinin komplosuyla bu dosyaya dahil edildim" diyen Soytemiz, savunmasında, "Yanlış anlaşılmasın, Kürt halkıyla birlikte yargılanmak benim için onurdur, ancak neden bu dosyaya dahil edildim bilmek istiyorum. Cezaevinde bir Kürde 'Merhaba' dedik diye, yargılanacaksak bunun sonu gelmez. 2 yıldır başka bir davadan tutuklu olarak yargılanıyorum, dosyadan çıkartılmamı talep ediyorum” dedi.

“BDP’li ve Kürt olduğumuz için yargılanıyoruz”
Türkçe savunma yapmak için söz alan Pervin Tunbul da, Kürtçe savunma talebi reddedildiği için savunma yapmayacağını belirterek, "BDP'li ve Kürt olduğumuz için yargılanıyoruz" dedi.

Avukatların ana dilde savunma, tercüman talebi yine reddedildi
Tutuklu yargılananların yaptığı Türkçe savunmaların ardından avukat Fırat Epözdemir söz alarak, mahkemenin Türkçe konuşanlara sadece söz vermesinin anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu vurguladı. Epözdemir, "Mahkeme bu şekilde açık bir ayrımcılık yapıyor. Sizin bölücülükle suçladığınız müvekkillerimiz kurucu Lozan anlaşmasına dahi dayanarak, anadilde savunma hakkını talep ettiler. Bunu bile kabul etmiyorsunuz. Bu durumda bölücü olan kimdir? Kürtçe tercüman istiyoruz" talebinde bulundu.

Mahkeme heyeti de bu talebe ilişkin Kürtçe tercüman konusunda daha önce "ret" kararı oluşturulduğu için yeni bir karar kurulmayacağını ifade etti.

Avukat Adıyaman: “Merhamet dilemiyoruz, adalet bekliyoruz”
Avukat Mehmet Emin Adıyaman, "Bu davanın, siyasi, sosyal, kültürel sonuçları var. Temsil ettikleri Kürt halkının, insani hak ve talepleri yargı konusudur. Bu bir siyasi davadır. Kürtlerin hakları, dilleri, varlığı yargılanmaktadır. Yeniden anadilde savunma hakkının karşılanmasını talep ediyoruz” şeklinde savunma yaptı. "Merhamet dilemiyoruz, adalet bekliyoruz" diyen avukat Adıyaman, iddianamenin iadesini ve savcı tarafından iddianameye açıklık getirmesini de talepleri olarak ifade etti.

Ercan Kanar: “Katıldıkları değil katılmadıkları şeylerden suçlanıyorlar”
Avukat Ercan Kanar da söz alarak, "Bu dava, siyasi iktidarın odağında olduğu bir proje olarak tasarlanmıştır. Bu proje TMŞ bürolarında ayrıntılandırılmış, özel yetkili savcılar da noter görevi görerek projeyi onaylamıştır. Burada gerçekten var olan bir suç mu yargılanıyor yoksa Kürtlerin kolektif hak mücadelesi mi yargılanıyor. Bu davanın sanıkları katıldıkları işleri söylüyor. Çünkü kolektif hakları olarak görüyorlar. Ama katılmadıkları şeylerden suçlanıyorlar" dedi.

“KCK sözleşmesi toplumsal yaşama ilişkin bir sözleşme”
“KCK sözleşmesinden silahlı çete çıkar mı? Bu sözleşmenin başında KCK sözü olmasa, anayasa yapım sürecinde değerlendirilecek bir metin çıkar karşımıza. Toplumsal yaşama ilişkin bir sözleşme olduğu görülecektir” diyen Kanar, iddianamenin de "engizisyon dönemine ait zihin tarama yöntemiyle" oluşturulduğunu ifade etti.

Avukatların talep konuşmalarının ardından mahkeme heyeti duruşmanın 18:00’e kadar sürmesi talebini kabul etmedi. Davanın duruşmasına yarın 09:30’da devam edilecek.

(soL – Haber Merkezi)