İlk Meclis nasıldı?

Bugünkü Meclis'ten oldukça farklı olan “İlk Meclis” bundan tam 90 yıl önce açıldı.

Birinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından Osmanlı’nın son Meclis-i Mebusan’ı için 1919 Aralığında seçimler yapılmış ve 12 Ocak'ta son meclis toplanmıştı. 1920 Mart’ında İstanbul’un İngiltere ve Fransa tarafından işgal edilmesi ile Meclis-i Mebusan dağıtılarak milletvekillerinin büyük bir bölümü işgal güçleri tarafından Malta’ya sürgüne gönderilmişti.

Osmanlı’nın son meclisinde de mütarekenin ardından işgallere karşı kurulan ve bir süredir Anadolu'nun büyük bölümünde fiili iktidar olan Anadolu-Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyetleri belirleyici güç olmuştu. Doç. Dr. Ahmet Demirel, son Mebusan Meclisi'ne seçilen 169 mebustan 115'inin 1920’de Ankara’da oluşturulan Meclis’te de yer almasının bu durumu açıkça gösterdiğini belirtiyor.

İngilizlerin 16 Mart’ta İstanbul’u işgal etmesinin ardında yatan nedenlerden biri, 12 Ocak 1920'de çalışmalarına başlayan son Osmanlı Meclisi’nde Misak'ı Milli'nin kabulü olmuştur. Bu meclisin de mebusları arasında yer alan ancak İstanbul'a gelmemiş olan Mustafa Kemal 19 Mart'ta bir tebliğ yayınlayarak “Ankara'da, olağanüstü yetkili bir meclisin, ulusun işlerini yürütmek ve denetlemek üzere toplanacağını” ilan etmiş ve bunun için yapılacak seçimin şartları, yerel yöneticilere bildirilmiştir.

İlk BMM toplanıyor
Adının ne olacağı konusunda dahi uzun tartışmalar yapılan Büyük Millet Meclisi yani “İlk Meclis” çok farklı bir üye profili ile bir araya geldi. Bu farklılığın, Müdafaa-i Hukukçulardan oluşması dışında, en önemli nedenlerinden biri de iki farklı seçim ile seçilenlerin bu Meclis'te yer almalarıydı. Son Osmanlı Mebusan Meclisi'nin kapatılması ile buradan Ankara'ya gelen 88 ve yeni yapılan seçimlerle BMM'ye gelmeye hak kazanan 349 (bu mebusları dördü Mebusan Meclisi kökenlidir) mebus olmak üzere toplam 437 mebus “İlk Meclis”te mebusluğa hak kazanmıştı. Yani tüm mebusların yüzde 20.1'i Mebuslar Meclisi geçişli iken, yüzde 79.9'u yeni seçim ile gelmişti.

Fiili iktidar sürüyor
İlk Meclis'te, hem öncesindeki Mebuslar Meclisi'nden hem de sonrasındaki TBMM'lerden çok farklı bir toplam vardı. Rıdvan Akın, kongreler döneminde “alternatif demokratik iktidar dizisi” yaratarak, var olan hukuka alternatif üretmeye başlayan, sonrasında Sivas Kongresi'nde oluşturulan ve Anadolu Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti'nin yürütme organı olan Heyet-i Temsiliye ile iktidarını biçimlendiren hareketin en sonunda TBMM ile Anadolu'daki fiili iktidarını sürdürdüğünü belirtiyor. Bu fiili iktidar Anadolu'da çok çeşitli kaynaklardan besleniyor.

Hıfzı Veldet Velidedeoğlu bu tabloyu şu şekilde tarif ediyor:

“Bunların kılıkları, giysileri, yaşları, düşünsel düzeyleri ve görgüleri başka başka ve çok değişik beyaz sarıklı, ak sakallı, cüppeli, eli tespihli hocalarla pırıl pırıl üniformalı genç subaylar yazma veya şal sarıklı aşiret beyleri, külahlı ağalar ve kavuklu çelebilerle Avrupa'daki yüksek öğrenimlerini bitirip yeni dönmüş, Batı kültürüyle yetişmiş, nokta bıyıklı, "Kuvayı Milliye" kalpaklı gençler yan yana oturuyorlar.”

Meclis'in en belirleyici özelliklerinden biri de görev süresi tanımından geliyordu. Teşkilat-ı Esasi'de bu meclisin “gayesine ulaşana kadar” aralıksız toplanacağı belirtiliyordu. İşgale karşı birleşen bu mecliste gaye, yurdun işgal güçlerinden temizlenmesiydi.

Meclis bileşiminin çeşitliliği
Meclis'in bileşiminin anlaşılması açısından mebusların meslek gruplarına göre dağılımı önemli veriler sunuyor. Bu konuda en çok kullanılan tasniflerden bir su şekilde: (Tablo)

Bunun yanı sıra Tarık Zafer Tunya'nın sınıflandırmasına göre ise durum şöyledir:

1- Serbest Meslek Erbabı 120 kişi

2- Devlet Memurları 125 kişi

3- Belediyeciler 13 kişi

4- Ordu mensupları 53 kişi

5- İlmiye sınıfı 53 kişi

6- Aşiret reisi 5 kişi

Özellikle serbest meslek grubu içerisinde sayılan yerel eşrafın bu kadar yüksek olması, yerel güç odaklarının da mücadele içerisinde önemli bir yer tuttuğunu gösteriyor. İlk Meclis'in bu farklı yapısı, adayların merkezi olarak belirlenmemesi ve mücadele içerisinde kendine yer bulan isimlerin Meclis'e seçilebilmesine bağlanıyor.

Bu aritmetik içerisinde dikkat çeken isimlerden biri de İstanbul Mebusu Numan Usta. 33 yaşında bir ustbaşı olan Numan Usta, İlk Meclis'in ve muhtemelen TBMM tarihinin tek işçi mebusu olma özelliğini taşıyor.

1920-1923 arasında tayin-i esamiyle toplam 277 oylama yapılmış, bu oylamalardan sadece 7 tanesinde (yüzde 2.5) oy birliği sağlanabilmiş. Bu veri bile meclisin ne kadar çeşitli bir bileşime sahip olduğunun anlaşılabilmesi açısından önemli.

Kimler vardı?
Meclis içerisinde birçok farklı siyasi grup yer alıyordu. Meclis'te iktidar ve muhalefeti temsil eden iki grup oluşmadan önce bir çok küçük grup vardı: Tesanüd Grubu, İstiklal Grubu, Halk Zümresi, Islahat Grubu, İttihatçı Grup ve Muhafaza-i Mukaddesat Cemiyeti bunlardan bazılarıydı.

İlk Meclis'te en temel ayrım Birinci ve İkinci Gruplar arasında yaşanmıştı. Burada temel ayrım noktası, Meclis'in mutlak üstünlüğü, tek karar mercii olması ve yetkilerinin devredilemezliği noktasında Mustafa Kemal'e verilen olağanüstü yetkilere karşı çıkılmasıydı. İkinci grubun liderlerinden Hüseyin Avni Ulaş Bey, Erzurum Kongresi'nden itibaren mücadelenin içerisinde aktif olarak yer alan isimlerden biriydi, bu nedenle, İkinci Grubun mücadeleye karşı çıktığını iddia etmek çok gerçekçi değil.

İktidar mücadelesi
Meclis'te kontrolün kendisinde olmasını isteyen Mustafa Kemal, vekillerin seçilmesinin Meclis Başkanı'nın teklifine bağlanmasını istiyordu ve bu isteği bir dönem kabul edildi. Bunun öncesinde Türkiye Halk İştirakiyyun Fırkası'nın kurucularından Tokat Milletvekili Nazım Bey Dahiliye, Tesanüt Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Abdülkadir Kemal Öğütçü (Orhan Kemal'in babası) de Adalet Vekili (bakan) seçilmişti. Mustaf Kemal, bu isimlerle çalışmayacağını belirterek onları istifaya zorladı.

Komünistler de vardı
Genç Sovyet Devrimi'nin Meclis üzerinde önemli etkileri olmuştu. Meclis içerisinde ve dışarısında yer alan bir çok sol-bolşevik grup önemli etkilerde bulunuyordu. Halide Edip Adıvar'ın tanımı ile mecliste yer alan iki görüşten biri “Şark mefküresiydi”. Bu mefküre, bolşeviklik olarak veya bolşeviklik ile islamın birleşmesi olarak kendisini gösteriyordu. Bu akımın en önemli unsurlarından biri olan Yeşil Ordu'nun merkez örgütünde yer alan 14 kişinin tamamı mebustu ve bu isimlerden 3'ü vekillik yaptı.

Meclis'te bunun yanı sıra önemli varlık gösteren örgütlerden biri de kurucularından biri Tokat Mebusu Nazım Bey olan Türkiye Halk İştirakiyyun Fırkasıydı. Bu örgütün kurucuları arasında Nazım Bey'in yanı sıra, Bursa Mebusu Şeyh Servet Efendi ve Afyonkarahisar Mebusu Mehmet Şükrü Bey de vardır. 1921 başında Meclis, THİF milletvekilleri Nazım, Servet Bey ve Mehmet Şükrü'nün dokunumazlıklarının kaldırılmasını onaylamış, bu üç mebus tutuklanarak İstiklal Mahkemesi tarafından sürdürülen Yeşil Ordu davasına dahil edilmişlerdir.

İdeolojik mücadele
Taner Timur'a göre İlk Meclis'te 60 kişi din adamıdır. Ahmet Demirel'in verilerine göre ise bu oran yüzde 10.5 düzeyindedir. Meclis'te böyle bir tablonun ortaya çıktığı bu dönemde temel 3 ideoloji olduğunu belirten Taner Timur milliyetçilik, islamcılık ve sosyalizmin, o dönemin temel ideololik mücadele konuları olduğunu söylüyor. Meclis'in açılması sırasında yapılan dualar ve müftülerin bir araya gelerek İstanbul hükümetine karşı fetva vermesi, bu ideolojik mücadele içerisinde anlamlı bir yer tutuyor.

Yaş grupları
Mecliste oldukça genç bir yaş profili vardı. Milletvekillerinin %52,8’i 40 yaşından daha gençti. Mustafa Kemal Paşa 39, İsmet İnönü ise 36 yaşlarındaydı. Meclis'in yaş ortalaması ise 43.3 idi. Böylesi köklü değişiklikler yapan bir meclis, kendinden beklenebileceği gibi genç bir bileşimden oluşuyordu. yaşı 30'un altında olan 11 milletvekili vardı ve bunlardan en genci Oltu Mebusu Yasin Efendi'ydi. Yasin Efendi 25 yaşındaydı. Bir karşılaştırma yapılabilmesi açısından, bugünkü TBMM'nin 22 Temmuz 2007'deki yaş ortalaması 54.3'tü. Geride kalan yaklaşık 3 yılda bu ortalama daha da yükseldi.

(soL - Osman Güven)