İlhan Cihaner'den Roboski soruları

soL gazetesi yazarı İlhan Cihaner, bugünkü köşe yazısında Roboski soruşturmasına ilişkin önemli sorular sordu.

Roboski soruları

Cumhuriyet savcılıkları ve mahkemelerin soruşturma ve davalarda ilk yaptıkları şey, önlerine gelen işin kendi görev ve yetkileri dahilinde olup olmadığına bakmaktır. Böyle olması da yasa gereğidir. Kendilerini görevsiz gören Cumhuriyet savcılıkları, karartılma/kaybolma ihtimali olan delilleri muhafaza altına aldıktan sonra, ellerindeki dosyayı derhal görevli Cumhuriyet savcılığına göndermek zorundadırlar. Bizim yargılama pratiğimizde çoğu zaman, acil işler bile yapılmadan dosyalar savcılıklar, mahkemeler arasında sırf görev ve yetki tartışmaları nedeniyle dolaşıp durur.
Ama çoğu soruşturmada, görev ve yetki harhangi bir tartışmaya yer bırakamayacak kadar açıktır ya da çok kısa bir değerlendirme sonunda anlaşılır.

Bu girişi Uludere/Roboski’de 34 yurttaşımızın yaşamını kaybettiği katliamla ilgili yürütülen soruşturma nedeniyle yaptım.

Biliyorsunuz -medyaya yansıdığı kadarıyla- Demirtaş’ın arabuluculuğuyla Başbakan, Roboskili ailelerle bir araya gelmiş ve ailelere “Kesinlikle ben talimat vermedim. Benim bilgim dışında oldu. Bundan benim haberim yoktu. Olaydan sonra Genelkurmay Başkanı, beni telefonla arayarak bunun hata ve kaza olduğunu söyledi. Askeriyedeki her şeyden haberdar olamıyoruz. Bu askerî bir olaydır ve bizim de bilmediğimiz bazı şeyler var. Askerî yargıya güvenin, küçümsemeyin. Ölenler sivil ama bunu yapanlar askerdir. Bu sivil bir olay değil, askerî bir olaydır. Bizim de bilmediğimiz şeyler var” diye konuşmuştu. Yazılı basın açıklamasında ise “Olayla ilgili bir hüküm verilebilmesi halen devam etmekte olan yargı sürecinin tamamlanmasıyla mümkün olabilecektir. Dolayısıyla yargıyı doğrudan etkileme niteliği taşıyacak spekülasyonlardan uzak durulması da büyük önem taşımaktadır” demişti.

Tamam, aslında seçim barajı için “ben getirmedim ki ben kaldırayım” mantığına sahip, kendisine “telekinezici” bir başdanışman edinen birisinin sözü referans alınmamalı ama bu konuşma Roboski’de olup bitenler açısından önemli.

Öncelikle Başbakan’a göre kendisi talimat vermediyse Genelkurmay Başkanı da “kaza ve hata” demişse sorun yok! (Anlaşılıyor ki Çukurca’daki mayın patlamasında Genelkurmay Başkanı “kaza ve hata” demediği için Zeki Es tutuklanıp mahkum edildi!) Zaten askeri işlere bizim kafamız basmaz! Eee askeri yargı da bizim yargımız o zaman ne sızlanıyorsunuz. Roboski dosyası bir Deniz Feneri de değil, o zaman niye HSYK devreye girsin, iki yıl daha bekleyin!

Dikkat çekici olan, hükümet Roboski’de yaşamını kaybedenler için “terör bağı” iddiasında bulunurken soruşturma terör savcılığınca yürütüldü. Hata ve kaza demeye başlayınca Haziran ayında “Taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçundan Genelkurmay askeri savcılığına gönderildi.

Şimdi soralım madem sözkonusu olan “Taksirle ölüme sebebiyet vermek” bu soruşturma nerede ise iki yıldır terör savcılığında ne geziyor?

Bu savcılıkların görevli oldukları suçlar bellidir. Birkaç saatte yapılabilecek bu tespit için, iki yıl niye beklediniz?

“Taksirle ölüme sebebiyet vermek” suçunun sözkonusu olduğu bir soruşturmada “gizlilik kararı” niye devam eder?

“Hata” sonucu gerçekleşmiş olsa bile, 34 yurttaşın yaşamını yitirdiği bir suç sözkonusu iken nasıl bir gerekçe muhtemel sorumlulara teşekkür ettirir?

Genelkurmay’ın TBMM’ye gönderdiği yazıdaki “harekat... sınırötesi harekat karar mekanizması dahilinde icra edilmiştir” yazısındaki “mekanizma”nın detayları nedir?

Bir sözüm de “aman süreç zarar görmesincilere” bu kaygınız nerede ise bir “vesayete” dönüşüp teslim aldı sizi. Gezi direnişi gibi, “gerçek ve kalıcı bir barışa” en fazla katkı sağlayacak bir fırsatı uçuk komplo teorilerine bağladınız, bari Roboski’de yapmayın bunu... Unutmayın! Unutturmayın!