'İdris Naim Şahin gitti' diye sevinenlere bir Muammer Güler hatırlatması

İçişleri Bakanlığına İdris Naim Şahin'in yerine Muammer Güler getirildi. Muammer Güler'in İstanbul Valiliği döneminden akıllarda kalanlar, Güler'in, görevde kaldığı süre boyunca gaf rekorları kırarak geniş bir kesimin tepkisini çeken İdris Naim Şahin'i aratmayacağının garantisi gibi.

Kabinede yapılan son değişikliğe göre İçişleri Bakanlığına İdris Naim Şahin’in yerine Muammer Güler getirildi. İdris Naim Şahin’in geriye bıraktığı nahoş hatıralar henüz çok taze olsa da, yerine gelen Muammer Güler’in "kariyeri" İdris Naim Şahin’i aratmayacağının garantisi gibi…

Hep iyi bir AKP’li oldu
Muammer Güler İstanbul Valisi olduğu dönemde Eylül 2009 tarihinde bir dergiye verdiği röportajda, AKP'nin 2002 genel seçimlerinde iktidara gelmesiyle birlikte AKP'den aldığı ilk terfiyi, "Samsun Valiliği görevini yürütürken, hükümet değişikliğinin ardından bir kararnamenin hazırlıkta olduğunu biliyordum. Hükümet kaynaklarından üç büyük şehirden birine atanabileceğim konusunda işaret almıştım doğrusu da bekliyordum... İstanbul Valiliği gibi bir beklentim yoktu ama İstanbul Valiliği görevine atanmış olduğumu büyük bir heyecanla öğrendim. Elbette benim için son derece büyük bir sevinç... İstanbul Valiliği bu meslekte gelinebilecek en önemli noktalardan bir tanesi, mesleğin doruğu" sözleriyle açıklıyordu.

Daha önce Kayseri, Gaziantep ve Samsun olmak üzere üç büyük şehrin valiliğini yaptığını ve bu dönemlerde hep koalisyon hükümetleri ile çalıştığını, İstanbul Valiliği görevine gelmesiyle birlikte ilk kez "tek parti iktidarı"nın rahatlığını yaşadığını söyleyen Güler, "meslek açısından birçok avantajı İstanbul'da yaşadım. Çünkü koalisyon hükümetlerinde hangi alanda olursa olsun mutlaka bir mutabakat gerekiyor. İstanbul’da elbette ki tek parti döneminin verdiği icraat kolaylığı işin çözümünde önemli kolaylıklar sağlıyor" diyordu.

2007, 2008 ve 2009'un "orantısız" 1 Mayısları
İstanbul gibi önemli bir şehrin valiliğini yapsa da kamuoyu Muammer Güler’i daha ziyade 1 Mayıslarla tanıdı. 1 Mayıs tarihine günler kala televizyonlarda sıkça görünmeye başlayan Güler, 1 Mayıs'a katılımın engellemesi yönünde yaptığı provokatif açıklamalarla dikkat çekiyordu. 2007 1 Mayıs'ından başlayarak İstanbul'u neredeyse esir bir şehre dönüştüren uygulamaların ilk elden sorumlusuydu.

1 Mayıs’ın Taksim Meydanı'nda kutlanması yönünde ilk ciddi girişimin gündeme taşındığı 2007 1 Mayıs'ı, İstanbul'da yaşamın felce uğratılmasıyla hafızalara kazındı. Beşiktaş-Şişli-Taksim güzergahı başta, tüm şehri etkisine alan bir polis terörüne şahit olundu. 1 Mayıs hazırlıklarını Taksim Meydanı ve yakın çevresi ile sınırlı tutmayan, İstanbul'un il sınırlarında da önlem alan Vali Güler, 1 Mayıs'ı Taksim Meydanı'nda kutlamak üzere diğer şehirlerden yola çıkan otobüslere henüz İstanbul sınırlarından içeriye giremeden saldırılmasına karar verenler arasındaydı. Çok sayıda kişi polis saldırıları nedeniyle yaralandı, bine yakın kişi gözaltına alındı. Polisin kullandığı biber gazı, bir vatandaşın ölümüne yol açtı.

Başvuruya suç duyurusu yaptı
AKP hükümetinin, 1 Mayıs kutlamalarının Taksim Meydanı'nda yapılması çağrılarına 2008’de de tehditle yanıt vermeyi sürdürmesi üzerine, Muammer Güler, 1 Mayıs öncesinde gerilimi tırmandırmış, 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı'nında kutlamak için başvuru yapan sendikalara suç duyurusunda bile bulunmuştu. "Orantılı güç kullanımı"nın ilk kez telaffuz edildiği 2008 1 Mayıs'ında, DİSK Genel Merkezi ve ÖDP İstanbul İl Binası'na polis saldırısı düzenlenmiş, Şişli Etfal Hastanesi Acil Servisi'ne gaz bombası atılması, turistlerin de polis şiddetinden payını alması, yazar Masis Kürkçügil'in bir polis tarafından tokatlanması, Vali Güler ve Emniyet Müdürü Cerrah'a yönelik tepkilerin zirve yapmasına yol açmıştı. Güler, 1 Mayıs ertesinde yaptığı açıklamalarında, hastaneye atılan gaz bombası görüntüleri televizyon ekranlarında dönüp durduğu halde, bombanın atılmadığını, "düştüğünü" iddia ediyordu. Masis Kürkçügil'e atılan tokatın faili olan polisin, kask taktığı için bulunamadığı ve sorgulanamadığı yine Güler tarafından büyük bir pişkinlikle açıklandı.

2009 yılı 1 Mayıs'ı ise, Vali Güler'in "makul sayı" diye bir şey icat etmesine vesile oldu. Güler, 1 Mayıs öncesi düzenlediği bir basın toplantısında "makul sayı"nın 1000-1500 olduğunu söyleyerek, Taksim'e çıkmaya kararlı sol parti, sendika ve örgütlere yönelik tehditlerini sürdürmeye devam etmişti. Orta yol arayışının bir ürünü olan "makul sayı" hesabı tutmayınca, AKP hükümetinin ve sadık valisinin kararı yine şiddet kullanmaktan yana oldu.

Gazeteciler hakkında dava açtı
Uzun yıllar İstanbul Valiliği görevini sürdüren Güler'in skandalları 1 Mayıs'larda yaşanan "terörle" kalmadı. Bostancı'da Devrimci Karargah Örgütü'ne yapılan operasyonda yoldan geçen ve operasyonu izleyen bir gencin yaşamını yitirmesi sonucunda, aynı operasyonda kurşun yarası alan NTV kameramanı İlhan Kandaz, Vali Güler'e dava açacağını söyleyerek Güler ve emniyet güçlerinin ihmaline dikkat çekmişti. Aynı günlerde bir mahallede binaların ekiplerce yıkılmasına direnenlere müdahale eden polisin kullandığı biber gazından, aralarında bebeklerin de bulunduğu çok sayıda insan etkilenmiş, bir okula da müdahele sırasında gaz bombası atılmıştı. Güler, olayla ilgili yaptığı açıklamada polisi savunarak, okulun bahçesine gaz bombasının polisler tarafından değil "göstericiler" tarafından atıldığını iddia etmişti.

Hrant Dink Vali olduğu dönemde tehdit edildi
Hrant Dink’in ölümüne neden olan suikasttan önce İstanbul Valiliğine çağırılarak tehdit edilmesi, Muammer Güler’in bu cinayetteki sorumluluğunun tartışılmasına neden oldu. Hrant Dink cinayeti davası çerçevesinde o dönem Kamu Güvenliği Müsteşarı olan Muammer Güler ile eski İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah'ın da dahil olduğu 28 kişi hakkında soruşturma başlatıldığı iddia edilse de bu iddia bizzat dönemim İçişleri Bakanı Beşir Atalay tarafından yalanlandı.

CHP İzmir Milletvekili Musa Çam’ın, ''Yıllardır AKP'nin valisi olarak konuştu. Hrant Dink öldürüldü hala gerçek suçluları bulunamadı. Dink, İstanbul Valiliği’ne çağrılarak tehdit edildi. Bunu, burada açıklamasını isterdim. Dink'in öldürülmesinde önemli derecede müsebbibi vardır'' şeklindeki sözlerine cevap veren Güler, ''Ben devletin valiliğini yaptım'' dedi, “Dink'i öldürenin de, öldürtenlerin de Allah belasını versin. Ben, 32 saat sonra Dink'in katilini yakalayan bir valiyim'' diye konuştu.

Herkesin cenazesine gitti Türkan Saylan'a gitmedi
İstanbul'da en çok cenaze törenine katılan vali olarak da tanınan Muammer Güler, ÇYDD Başkanı Türkan Saylan'ın cenaze törenine katılmamış, törenin ardından "önlemlerimiz ile oradaydık" açıklaması yaparken, "illa fotoğraf karesinde yer almak gibi bir hevesi" olmadığını söylemişti. Oysa işadamlarından sanatçılara, siyasetçilerden din adamlarına kadar birçok kişinin cenazesine katılan Güler'in bu tür törenlere katılmak için özel bir ilgi gösterdiği ve Güler'in bu tür törenlerin "doğal katılımcısı" olduğu herkesçe biliniyordu.

Partizanlıkta sınır tanımadı
Muammer Güler, kendisini İstanbul Valiliği makamına oturtan AKP hükümetine minnetini sergilemekten hiç çekinmedi ve İstanbul Valiliği görevi süresince partizan bir portre çizdi. AKP propogandası yapılan bir kitapçığın, yetki alanındaki İstanbul İl Özel İdaresi tarafından basılmasına göz yumduğu ve bu kitapçığa önsöz yazdığı için Vali Güler hakkında Yargıtay tarafından soruşturma açıldı.

(soL-Haber Merkezi)