Hepimiz sazan mıyız?

Alper Görmüş Türkiye-AB ilişkilerine dair uydurma bir “komplo” mailinin ciddiye alınmasını çok ciddiye almış. Diğer yandan Türkiye-AB ilişkilerindeki gerçekler “Bunlar da mı komplo?” sorusunu sordurtuyor.

Alper Görmüş dünkü Taraf’taki köşesinde “Komplocu sazanlık” başlığıyla kendi deyimiyle “ciddiye almamız” gereken bir konuyu gündeme almış ve İstanbul Barosu Başkanı Muammer Aydın’ın internette dolaşan uydurma bir mesajı ciddiye alması vesilesiyle AB konusunda nasıl da “komplolarla düşünme” alışkanlığında olduğumuz konusunu masaya yatırmış.

İnternette dolaşan ve hakkında AB Genel Sekreterliği tarafından yalanlama açıklaması da yapılan söz konusu mesajda, 2004 tarihli AB Brüksel Zirvesi Sonuç Bildirgesi’nin 23. maddesinde “Müzakerelerin yalnız Türkiye’yle değil, diğer devletlerle de yapılabileceğini... Müzakereler sırasında Türkiye birkaç devlete bölünürse veya Güneydoğu bölgesinde bir Kürt devleti kurulursa, yeni bir karara gerek olmaksızın onlarla da müzakere yapılacağına” dair ifadeler olduğu iler sürülüyor. Daha önce kendisiyle röportaj yapmış olduğu Avukat Ertuğrul Güven ve Muammer Aydın’ın bu maili ciddiye almış olması Alper Görmüş’ü çok rahatsız etmiş ve AB ile ilgili bu “hassas” meselede uzun bir yazı kaleme almış.

Biz de soL olarak AB-Türkiye ilişkileri konusunda, birkaç dakikalık bir araştırma ile gerçekten de uydurma olduğu anlaşılabilecek bu tür iddialar üzerinden değil ancak soL’da daha önce yer alan haberler üzerinden gündeme gelen AB’nin Türkiye’yi bölmesine, taşeronlaştırmasına, sömürmesine ve kendi çıkarları için kullanmasına dair "komploları" derledik ve ardından şu soruyu sormadan edemedik: “Hepimiz sazan mıyız?”

“Sınır Ötesi İşbirliği” komplosu
AB’nin 2007-2013 yılları stratejisine ilişkin belgede yer alan ve Türkiye’yi de kapsayan Sınırötesi İşbriliği (Sİ) projesi, AB’nin Türkiye’nin Trakya’daki Edirne ve Kırklareli illerini Türkiye’nin AB’ye muhtemel üyeliğinden çok önce AB’ye “entegre etmeyi” planladığını ortaya koyuyor. Açıkça dile getirilen “ulusal sınırların böldüğü bölgeleri AB'ye entegre etme” hedefiyle hareket eden “kaynaşma stratejisi” kapsamında söz konusu illerdeki eğitim, sağlık, emek piyasası ve ortak tehdit yönetimi gibi uygulamaların AB’ye devredilmesinin öngörüldüğü görülüyor.

“Yıldız Dağları” komplosu
2008 yılında çalışmalarına başlanan Türkiye AB ortak “Yıldız Dağları Biyosfer Projesi” Bulgaristan’daki Stranca Doğal Parkı ile Türkiye’nin Trakya Bölgesi’ndeki Yıldız Dağları’nın birleştirilerek AB’nin ortak yönetimine devredilmesinin planlandığını ortaya koymuştu.

“Su kaynakları” komplosu
Geçtiğimi sene Türkiye ve AB arasında çevre başlığında gerçekleştirilen müzakereler sırasında da Dicle ve Fırat havzasının yönetiminin AB’ye bırakılması gündeme gelmişti.

Dicle ve Fırat havzasının “uluslararası bir yönetime devredilmesi” önerisi AB tarafından ilk kez 2004 yılında hazırlanan bir raporda şu şekilde ifade ediliyor: “Türkiye'nin AB'ye katılımı ile beraber su kaynakları ve altyapılarına (Fırat ve Dicle nehir havzaları üzerindeki barajlar ve sulama sistemleri, İsrail ve ona komşu ülkeler arasında su alanında sınır ötesi işbirliği) ilişkin uluslararası yönetimin AB için önemli bir mesele haline gelmesi beklenebilir.”

2004 Raporunda yer alan yukarıdaki ifadenin gündeme gelmesi ile birlikte Meclis’te bununla ilgili bir gensoruya verdiği cevapta Başmüzakereci Egemen Bağış iddiaların “hayal mahsulü” olduğunu söylemiş ve “Türkiye’nin AB üyesi olmasından sonra bölgedeki su kaynaklarının uluslararası yönetimi konusunun AB için önemli bir mesele olması” ile “su kaynaklarının ve barajların uluslararası yönetim altına konulacağı” iddialarının aynı şey olmadığını savunmuştu.

“AB’ye enerji ve asker sağlama” komplosu
Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye’nin su kaynaklarının AB yönetimine devredileceği iddiasının ortaya atılmasından birkaç gün sonra 2009 yılının Aralık ayında yaptığı bir konuşmada AB’nin Türkiye’ye neden ihtiyacı olduğunu şu ifadelerle anlatmıştı: “Amerika, Afganistan'da askeri gücü artıracağını söyledi. Bütün dünyanın gözü bizim üzerimizde. NATO'nun askeri güç anlamında birinci ülkesinden sonra ikinci ülkesi ne yapacak?” “Avrupa'nın bugün ihtiyaç duyduğu enerji kaynaklarının yüzde 70'i Türkiye'nin olduğu bölgede bulunuyor”.

“Nabucco” komplosu
Enerji konusunda Türkiye’yi AB’ye tek taraflı olarak bağımlı kılan bir anlaşma da geçtiğim,z Temmuz ayında imzaları atılan ancak arkası gelmeyen Nabucco projesi oldu. Üzerinde büyük gürültü kopartılan ve Kafkaslardaki petrol ve doğalgazın boru hattıyla Türkiye üzerinden Avrupa’ya aktarılmasını öngören projenin imza atılan sözleşmesinde henüz gazın nereden sağlanacağı da dahil olmak üzere hiçbir netlik getirilmediği ancak buna karşılık Türkiye’nin boru hattının masraflarının büyük kısmını üstlendiği görülmüştü.

“Zam” komplosu
AB ile geçtiğimiz Haziran ayının sonunda başlayan “vergilendirme” başlığındaki müzakereler de bir başka “komplo” teorisine neden oldu. Müzakerelerden çıkan sonuca göre temel gıda maddelerine uygulanan vergi oranların arttırılması öngörülüyor. Bu da ekmek, meyve, sebze, tahıl, un gibi temel gıda maddelerinde yüzde 4 oranında zam yapılacağı anlamına geliyor.

soL (Haber Merkezi)