'Hayata Dönüş'ü yaşayanlar açlık grevlerine müdahaleyi anlatıyor

Açlık grevlerine müdahale edileceği yönünde sinyaller verilirken 2000’li yıllarda açlık grevinde olan Gülnaz Kuruçay, "Hayata Dönüş" operasyonunu ve hayatta kalanlarda bıraktığı ağır tahribatı anlattı. Wernicke Korsakoff hastalığına yakalanan Kuruçay, "Bizim yaşadıklarımız yaşatılmasın" dedi.

Cezaevlerinde bugün 44. gününe giren açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülere müdahale edileceği yönünde sinyaller belirginleşmeye başladı. Dün Sincan Cezaevi’nde açlık grevindeki tutuklu ve hükümlülerle görüşen Adalet Bakanlığı’nın yaptığı açıklamalar da müdahale öncesi hazırlık olarak nitelendirildi.

12 yıl önce ölüm oruçlarının yapıldığı cezaevlerine gerçekleşen “Hayata Dönüş” operasyonunun tutsakların ölümüne sebep olduğu ve hayatta kalanlarda ağır ve kalıcı hasarlar bıraktığı biliniyor. Cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlülere yönelik devlet müdahalesi ölüm ya da sakatlanmayla sonuçlanan sayısız örnek barındırıyor.

Zorla tıbbi müdahaleyle ağır hastalıklar yaşadı
"Hayata Dönüş" operasyonunda zorla tıbbi müdahaleye uğrayan ve Wernicke Korsakoff adı verilen hafıza yitimi hastalığına yakalanarak yaşamını sürdürenlerden biri de Gülnaz Kuruçay. Operasyonun olduğu günlerde Türkiye İhtilalci Komünistler Birliği hükümlüsü olarak kaldığı Gebze Cezaevi’nde süresiz dönüşümsüz açlık grevinde olan Kuruçay, operasyondan sonra da açlık grevine devam ettiği cezaevinden “sağlık sorunları nedeniyle” Temmuz 2001’de tahliye edildi.

Uzun yıllar tedavi gördü
Kuruçay’la müdahalenin nasıl gerçekleştiğini, bıraktığı tahribatı ve Wernicke Korsakoff hastalığını nasıl yaşadığını konuştuk. Uzun yıllar tedavi gören ve halen yürümekte zorluk yaşayan Kuruçay, şu an cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsakların da zorla tıbbi müdahale nedeniyle benzeri sonuçlarla karşı karşıya kalmasından endişe ettiğini ifade etti.

O günü anlattı
İronik bir biçimde "Hayata Dönüş" adı verilen operasyonun yapıldığı günlerde açlık grevinde olan Kuruçay, 19 Aralık 2000'de neler olduğunu şöyle anlattı: “Açlık grevinde de olsak güvenlik nöbetleri tutuyorduk, kritik günlerdi her an operasyon olabilir diye bekliyorduk. Ben gece nöbetçisiydim, gardiyanlar çekilince çatıda ve koridorda askerleri gördük arkadaşları uyandırdık, barikatları kurduk. İlk önce erkek koğuşuna saldırdılar, gaz bombası atılıyordu ve silah sesleri duyuluyordu. Ölüm orucunda olan kadınların koğuşuna daha sonra geldiler, sert müdahale ettiler. Tablo şuydu koğuşlar talan edilmiş haldeydi ve hiçbir şey artık kullanılacak halde değildi.”

“B1 yerine şekerli serum verdiler”
Kuruçay, zorla yapılan tıbbi müdahalede kendilerine B1 vitamini yerine şekerli serum verildiğini ve bu yüzden hastalığa yakalandıklarını ise şöyle anlattı: “Zorla müdahale yapıldığında ne durumdaydım bilmiyorum. Ailem çok telaşlanmış, çünkü müdahaleden sonra vücudum çok kötü tepkiler vermiş. B1 vitamini alınmadığında beyin nöronları yıkıma uğruyor ve kendini yeniden üretemiyor. Wernicke Korsakoff da bu beyindeki tahribattan kaynaklanıyor. Bizlere B1’li serum verilmesi gerekirken şekerli serum verilmiş. Beslenme programı uygulanmayıp hastane yemeği de yedirilmiş. Bu şekilde zorla müdahale sonucu hayatını kaybeden arkadaşlarımız oldu.”

“Yürümeyi emekleyerek öğrenmeye başladım”
Zorla yapılan tıbbi müdahale sonrası Wernicke Korsakoff hastası olan Kuruçay, hastalığın ilk günlerinde yaşadıklarını ve hastalığa karşı verdiği mücadeleyi ise şu şekilde anlattı: “Bugün artık çalışabiliyorum, eğitim hayatıma geri döndüm ama bunları neredeyse son birkaç yılda yapabildim. O yıllarda çocuk gibi elimizden tutularak dışarı çıkarılırdık. Yürümeyi emekleyerek öğrenmeye başladım. İnsanın hayatını bu denli yıkıyor zorla müdahale. Geçenlerde tekrar problem yaşamaya başladım, Türkiye İnsan Hakları Vakfı’na başvurdum ve bana kendinizi dinç tutmadığınız takdirde tekrar başa dönebilirsiniz denildi. Bu hastalıktan tamamen kurtulamıyorsun, kalıcı izleri hayatta dönüşüp dolaşıp yine karşına çıkıyor.”

“Operasyondan sonra da B1 alamadık”
Operasyondan sonra tekrar cezaevinde açlık grevine başladığını ve düzenli B1 vitamini verilmediğini de söyleyen Kuruçay, “Operasyondan sonra içeride hiçbir şey bırakmadılar. Şeker, tuz, B1 vitaminleri kullanılmayacak hale getirildi. Ziyaretçi almıyorlardı, revir hizmetleri alamıyorduk. Daha sonra da B1 alımında istikrar olmadı” diye konuştu.

“Açlık grevindekilere müdahale olursa kötü sonuçlar yaşanır”
Şu an açlık grevinde olan tutuklu ve hükümlülere hayati önemi bulunan B1 vitamini verilmediği biliniyor. Kuruçay, “Eğer açlık grevindekiler B1 vitamini alamazlarsa kötü sonuçlar yaşanır. Askeri operasyonla müdahale edip hastaneye kaldırırlarsa ve karşılarında bilinçli doktorlar olmazsa, o doktorlar bize verdikleri gibi şekerli serumu dayayacak ve tutsaklar Wernicke Korsakoff’u yaşayacaklar” dedi.

“Zorla müdahale bilinci yok etmek için yapılıyor”
Kuruçay, zorla müdahalenin bilinci yok etmek için yapıldığını ve açlık grevindekilere aynı şekilde müdahale yapılmasına karşı çıkılması gerektiğini ise şu şekilde ifade etti: “Hayata Dönüş operasyonu bizi bedenen yok etmeyi amaçlıyordu, bir sürü arkadaşımız hayatını kaybetti kimyasallarla, kurşunlarla... Zorla müdahale ise bilincini, siyasi kimliğini yok etmek için yapılıyor. Belleğinizi kaybediyorsunuz. Zorla müdahaleden sonra siyasal mücadelede aktif olduğunu, örgütlü olduğunu unutan arkadaşlarımız vardı. Daha kapsamlı yok edişe maruz kalmış, bağımlı bir yaşam sürmeye başlıyorsunuz. Ölümle yaşam arasındaki noktaya terk ediyorlar. Devletin istediği tekrar ayağa kalkmamanız oluyor. Siyasal anlamda herkes durduğu yere göre farklı değerlendirmeler yapabilir ancak müdahale yapılmasına tepki göstermek gerekiyor. Şu an açlık grevindeki arkadaşlara da bizim yaşadıklarımız yaşatılmasın.”

Selin Asker - soL