Hatay'dan manzaralar: Halka saldıran militanlar, fuhuşa zorlanan kadınlar, adi suçlar, OHAL...

İHD heyetinin Hatay raporu, AKP'nin Suriye savaşının halk üzerinde yarattığı yıkımı ve tedirginliği ortaya koyuyor. Eli silahlı militanlar halka üsten bakıyor, Suriyeli kadınlar, "evlendirme" adı altında fuhuşa zorlanıyor. Kentte adi suçlar "olağan"laşmış durumda, Valilik ise kentte adı konulmamış bir OHAL uyguluyor.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi Heyeti 15 Şubat'ta Hatay'a giderek görüştüğü 18 kişinin açıklamalarına dayanarak, "Suriye'de yaşanan çatışmalı süreç ile bunun sonucunda yaşanan göçün Hatay'da halk üzerindeki yansımalarıyla ilgili araştırma ve inceleme raporunu" açıkladı.

Raporda Hatay Vali Yardımcısı Orhan Mardinli, Antakya Ortodoks Kilisesi Temsilcisi Josef Naseh, CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz'ın yanı sıra çeşitli sivil toplum örgütlerinin temsilcileri ve bölge halkından insanların demeçleri yer alıyor.

Vali Yardımcısı'ndan muğlak açıklamalar
Vali Yardımcısı Mardinli'nin verdiği bilgiye göre, Yayladağı'nda 2, Altınözü'nde 2 ve Apaydın'da 1 olmak üzere Hatay ilinde 5 kamp bulunuyor ve 13 bin 855 kişi çadırlarda kalıyor. Kampların dışında yerleşim yerlerinde kalan sığınmacılar konusunda resmi bir bilginin olmadığını söyleyen Mardinli, "Vize muafiyeti anlaşması gereği pasaportu ile gelen her Suriyeli ev kiralayıp Türkiye'de kalabiliyor. Geçici ikamet belgesi alabiliyor" dedi. Vali yardımcısının açıklamasına göre İçişleri Bakanlığı belli süre kalanları başka şehirlere nakletmek için bir genelgesi var, bununla birlikte Türkiye'de pasaportu olmadan kalan "vatandaş"lar olabilir.

"Suriye sınırları içinde bir kamp var mı?" sorusuna, "Kızılay ve sivil toplum kuruluşları (İHH) karşı tarafta bulunanlara insani yardımda bulunmaktadır" cevabını veren Mardinli, "Silahlı grupların Türkiye'ye girip çıktığı doğru mudur?" sorusunu ise, "Bu haberlerin çoğunluğu yanlıştır. Gelenler kontrolden geçirilip silahsız bir şekilde ve sağlık kontrolünden sonra alınıyor. Bunların içinde rejim yanlısı olup da yardım ettiğimiz askerler de tedavi edilip ülkelerine gönderildi. Necisin demeden yardım ediyoruz. Bu yardım düşüncesi genlerimizde var" yanıtını verdi.

"Muhaliflerin geçiş talimatını Ankara veriyor"
"Antakya halkı Suriye muhaliflerini kendilerine düşman olarak algılar. Çünkü bunların açıklamaları internet ortamında yaptığı paylaşımlar bu tedirginliği artırmıştır. Hükümet bu kaygıyı giderici hiçbir şey yapmamıştır." diyen CHP Hatay Milletvekili Refik Eryılmaz ise Radikal İslami grupların Antep, Kilis bölgesinde örgütlenmeye sahip olduğuna ve bu grupların İHH ile ilişkisi olduğuna dikkat çekiyor.

"En büyük tehlike şudur Hücre tipi örgütlenen radikal örgütler MOSSAD ve İsrail’in denetimindedir. Çatışmanın ardında İsrail vardır. Barış görüşmeleri başladığında bu radikal gruplar Türkiye’de eylem yapabilir. El Kaide, Esad ile barışanların başını keseriz demiştir. İslamcı Teröristler, Aleviler üzerinde açık tehditlerini dile getirmektedir. Suriye’yi halledelim sıra sizde denmektedir"diyen Eryılmaz, bölgedeki militanların hareketliliğini de şu sözlerle anlatıyor:

"Bir seçmenin telefonla beni aradı. İki sakallı konuşurken Samandağ ve Arsuz’a gireceğiz demekte. Her gün savaş uçakları ile birlikte terörist gruplar getirilmektedir. Gümrükten yetkili bir arkadaşımla görüştüm. Daha önceden kırmızı hattan geçen araç sayısı fazla idi. Şimdi Ankara talimat veriyor. Araçların sarı hattan geçmesi sağlanıyor. Bu hali ile yalnızca bir evrak kontrolü yapılmaktadır."

"Nusayriler hedef gösteriliyor"
Ehlibeyt Vakfı Başkanı Ali Yeral ise İHD heyetine özetle şu açıklamalarda bulundu, "Çeçenistan, Libya, Suudi Arabistan'dan gelen militanlar Hatay'da cirit atıyor. Ailemiz çocuklarımız rahat dolaşamıyoruz. Hırsızlık olayları artıyor. Bu durumdan tedirginiz. Suriye rejimine terör ihraç edilmekte. ABD ve İsrail için bu kan dökülmemeli. Türkiye şu an sınırlarını kapatsa bir haftada her şey düzelir. Suriye'ye teröristlerin çoğu Türkiye sınırından geçmektedir. Önceleri Şii azınlık Sünni çoğunluğa hâkim denmekteydi. Sonraları Aleviler, Sünniler üzerinde hakim denmekte. Şimdi ise Nusayriler Sünniler üzerinde hâkim denmektedir. İbn-i Telmiye ve Ebu Suud'tan alıntılar yapıp Sedat Laçiner gibiler bunlar (Nusayriler) Müslüman değildir demektedir. Halkımız kendisini Nusayri olarak görmez. Bu kavramı çoğunlukla bizi yalnızlaştırmak isteyenler söylemektedir.

Güvenlik, ekonomi açısından Antakya, Altınözü, Reyhanlı etkilenmektedir. Araba hırsızlığı artmaktadır. Hatay'daki halk açıkça gelen bu silahlı grupların tehdidi ile karşılaşmaktadır. Bu konuda sayısız vaka emniyete de yansımıştır."

Suriyeli kadınların başına gelenler...
Reyhanlı'dan Abdulkadir Demir isimli kişinin Suriyeli mülteci kadınlarla ilgili anlattıkları ise raporda şu ifadelerle yer alıyor:

"Suriyeli 'kadınları evlendiriyor'. Kendisi gibi 70 kişini bu işi yaptığını söylüyor. 3000 civarında kadının bu şekilde evlendirildiğini aktardı.
Abdulkadir Demir 'Çanakkale’den, Bayburt’tan Türkiye’nin değişik illerinden buradaki kadınlarla evlenmek için gelenler olmaktadır. Şimdiye kadar 65 kişiyi evlendirdim' diyor. Buradan ikinci, üçüncü eş alanlar da var. Evlenen erkekler bu konuda bir ücreti de aracı olanlara veriyor. Abdulkadir Demir 'Suriye’de kocası ölmüş veya kocasından ayrılmış, buraya geldiğinde de zor durumda olanlar, kimi-kimsesi olmayanları evlendiriyoruz' diyor. Evlenen kişilerin resmi nikâh yapıp-yapmadığını sorduğumuzda da 'Önce dini nikâh kıyıyorlar, sonra resmi nikâh kıyan da var, kıymayan da var, takip etmemiz mümkün değil' diye belirtiyor. Ayrıca başka illere evlilik amacıyla götürülen kadınların 'kadın ticareti yapanların eline geçip geçmediğini nereden biliyorsunuz' diye sorduğumuzda da 'evlilik amacıyla gelip götürüyorlar, başlarına bir şey gelirse onu da onlar bilir, bizim amacımız sadece evlenmelerine aracılık etmektir' demektedir."

"Halka ve sağlık çalışanlarına karşı egemen bir üslup takınıyorlar"
“Halkımız silahlı çete mensuplarının kent içinde dolaşmasından tedirginlik yaşamaktadır” diyen Hatay Tabip Odası Başkanı Selim Matkap muhalifler hakkındaki izlenimlerini, “Hava alanında sıklıkla genç atletik çember sakallı birileri geliyor onları birileri karşılıyor. Bu kişilerin hava alanında VİP girişini kullandığına tanık olunuyor. Antakyalılar karşısında hâkim egemen bir üslup takınmaları bizi tedirgin etmekte. Ben kampa girdim kampta kalanlarda savaştan korkmuş kişilerdeki çekinik tutum yoktur” şeklinde anlatıyor.

Militanların kent içinde değişik yerlerde hastane gibi kullandıkları yerlerin olduğunu söyleyen Matkap, heyete şunları anlattı: "Bu işleri yardım kuruluşları organize ediyor. Suudi Arabistanlı ortopedi profesörünün burada çalışmak istediğini tanık oldum. Bu hastaneler herhangi bir denetime tabi olmadan çalışıyor. Devlet hastanelerinde de aciller ve polikliniklerde yaralı militanlara öncelik tanınıyor. Bu durum Antakya halkında rahatsızlık yaratıyor. Yaralı militanlar, geldiğinde sağlık çalışanlarını ve doktorlara hoyrat ve hükmeden bir üslupla davranıyor. Çalışanları isimleri ile bilip emir yağdırabiliyor. Gelen bu kişiler hastanede yaşadıkları sorunları karşısında doğrudan başbakanlığa ulaştığına tanık olduk. Gelen bu kişiler üzerinden kızamık vakaları görünmeye başlandı."

"Antakyalılar savaş ekonomisinden nemalanmaya zorlanıyor"
Eğitim Sen Şube Yönetim Kurulu Üyesi Gürbüz Şahin ise şu açıklamalarda bulundu:

"Hatay’da içe bükülmüş bir tampon bölge oluşmuş durumda. Rıdvan Akar, Hatay’ı Kazablanka’ya benzetti. Birçok istihbarat örgütleri burada cirit atmaktadır. Antakyalılar savaş ekonomisinden nemalanmaya zorlanıyor. Tarım yapan ticaret yapanlar savaş ekonomisine zorlanıyor. Silah ticareti alenen yapılıyor. Bavul ticareti kadınlara yaptırılıyor.

Reyhanlı’da Suriyeliler tarafından 4 okul açılmış durumda. Bir tane de Antakya’da açıldı. Türk öğretmenler de gönüllü olarak öğretmenlik yapıyor. Antakya’da Beşir, Semerkant, İHH gibi kurumların eliyle buralar yaşatılıyor. Kendi müfredatına göre bir eğitim yapılıyor. Bu 4 okulun üçünde kız erkek ayrı eğitim yapılıyor."

Azınlıklar muhaliflerden rahatsız
Reyhanlı Çerkes Derneği Başkanı Başkanı Uğur Pihava: "Reyhanlı’ya Suriye’den 33 aile 190 Çerkes çatışmalardan kaçıp geldi. Gelen diğer Çerkes ailelerden 240 kişi Nizip’te kampa gönderildi. Ama hepsi geri ülkesine döndü. Konuştuklarım, “Burası cezaevine benziyordu” diyordu Gelen Çerkeslerin tamamı evlerde kalmaktadır. Tüm ihtiyaçlarını biz kendimiz karşılıyoruz devletten herhangi bir yardım almadık. Suriye’den gelen Çerkesler için kömür yardımı için Kaymakamlığı gittim. Kaymakamlık cevabında talebimizi reddetti. Çerkeslerin her kesimle arası iyidir. Halkların kardeşliği için çaba sarf ediyoruz."

Antakya Ortodoks Kilisesi Temsilcisi Josef Naseh: "Suriye’deki Ortodokslar, çoğunlukla Suriye’de iktidarda bulunan rejimin yanında yer almaktadır. Çünkü Ortodokslar, Suriye rejiminin kurucu unsuru olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple Suriye rejiminin herhangi bir baskısı ile karşılaşmamaktadır. Suriye’de cemaatimize yönelik ayrımcı bir yaklaşım yoktur.Suriyeli muhalifler, “Aleviler tabuta, Hristiyanlar Beyrut’a” şeklinde slogan atmaktadır."

Dom-Der Başkanı(Roman-Çingenelerin bir kolu) Mustafa Karabulut: "Hatay’da 40 bin Dom yaşamaktadır. Suriyelilerin gelmesi ile devletin bize yardımı kesildi. Alevi kardeşlerimizin endişelerini paylaşıyoruz. Hatay’da Sünnilerden Alevilere yönelik olumsuz bir yaklaşım yoktur. Suriye’de 5 milyon Dom var savaştan etkilenip Mısır, Lübnan ve Ürdün’e gidenler var."

Ermeni Klisesi temsilcisi Hagop Kartun: "Suriye’den gelenler daha çok Sünniler arasına yerleştiriyor. Bizler Alevilere yakın yaşadığımız için çok iletişimimiz olamadı. Halep civarındadaki Ermeniler zor durumda. İçerde Alevilerin yaşadığı tedirginlik bize de yansıdı. Bizim köyümüze(Vakıflı Köyü) turistler gelirdi artık hiç gelmiyor. Bu çatışmalardan önce Alevi Araplar arasında bir Esat sempatisi yoktu. Bu sürecin uzaması Alevi Arapların Esat’a olan sempatisini artırmaktadır."

(soL-Haber Merkezi)