Güngören sanıkları polis komplosundan şikayetçi

İstanbul Güngören'de 17 kişinin ölümüne 154 kişinin yaralanmasına neden olan saldırının sanıkları polis komplosuna kurban gittiklerini söyledi.

soL (HABER MERKEZİ) İstanbul Güngören'de 17 kişinin ölümüne 154 kişinin yaralanmasına neden olan saldırının sanığı olan 8 kişinin yargılanmasına 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde başlandı.

Mahkemeye tutuklu sanıklar Hüseyin Türeli, Ziya Kıraç, Abdurrahman Oral, Şerafettin Kara, Cevat Aydın, Aydın Ağlar, Mehmet Salih Yanak, Nusret Teriş ile tutuksuz sanık Şaban Güneş ve avukatları Mehmet Sani Kızılkaya, Hüseyin Çalışçı, Ercan Kanar, Eren Keskin, Behrem Demir, Cezmi Yalçın katıldı.

Sanıklar polisten şikayetçi
Tutuklu sanıkların ifadelerinin alınmasıyla başlayan mahkemede ilk savunmayı patlamadan sorumlu tutulan Hüseyin Türeli yaptı. Türeli, sanıklardan bazılarını tekstil atölyelerinden tanıdığını ve polisin kendilerine kötü muamele yaptığını anlattı. Türeli, Emniyette kendilerine "Size söylediğimiz her şeyi kabul edin biz şimdi dışarıdan on kişi getirsek ve kimi savcıya çıkartırsak bu iş onlara kalacak" denildiğini, ve gizli tanık olması için kendisine baskı yapıldığını iddia etti. Türeli görevli polislerden şikayetçi olduğunu da söyledi.

Sanıklardan Nusret Teriş'de saldırıyı kınayarak başladığı savunmasında "olaylara uzaktan yakından alakam yok" dedi. Teriş olaylar sırasında başka bir yerde olduğunu bunun Mobese ile ispat edilebileceğini belirtti.

'Bana ve Engin Çeber'e işkence yapıldı, tanık olabilirim'
Sanıklardan Hüseyin Türeli ile hiç telefonda görüşmediğini ve polisin kendilerine ön yargılı davrandığını söyleyen Teriş, polislerin kendilerine küfür ettiğini bu yüzden susma hakkını kullandığını belirtti. Tutuklandıktan sonra Metris Cezaevi'ne giderken iki sivil polis memurunun jandarma ve gardiyanlara kendilerini gösterdiğini ve ondan sonra "insanlık dışı işkence' gördüklerini ifade eden Teriş, 'Dişleri ile vücudumuzun etlerini çekmeye çalışıyorlardı. Bizden sonra Metris'teki gardiyanlar Engin Çeber'i öldürdü. O davada tanık olmak istiyorum. O gardiyanları teşhis edebilirim. Hatta halen kulaklarımda problem var. Gördüğüm darptan dolayı saçımın hücreleri ölmüş dediler" diye konuştu.

İnşaat işçisi olan tutuklu sanıklardan Şerafettin Kara ise uyuşturucu kullandığından dolayı polis, savcılık ve mahkemelerdeki ifadelerinin hiçbirini hatırlamadığını ve suçlamaları kabul etmediğini söyledi. Sanıklardan Nusret'i inşaattan tanıdığını, Aydın Ağlar'ı ise halasının oğlu olduğu için tanıdığını söyleyen Kara, uyuşturucu kullandığı için gözaltında üç gün kaldıktan sonra Bakırköy AMATEM'e götürüldüğünü ve orda ilaç aldıktan bir gün sonra savcılığa çıkarıldığını o yüzden hatırlamadığını söyledi. Kara'nın avukatları savcılık ifadesi sırasında ve mahkemede bilincinin yerinde olmadığına dair Baro avukatının imzasının da bulunduğunu söyledi.

Tutuklu sanıkrlardan Aydın Ağlar ise hiçbir örgütle ilişkisi olmadığını, polis komplosuna kurban gittiğini iddia etti.

"Telefon tutanakları okunmalı"
Av. Ercan Kanar, mahkeme başkanının duruşmada sanıklara haklarındaki tutuklama gerekçesi olan deliler ve telefon tutanaklarını okunmamasına itiraz etti. Kanar, davanın çok önemli bir dava olduğunu ve sorgulama usulü yönünden delilerin ve özellikle telefon tutanaklarının okunmasını talep etti. İlk duruşması yapılan davanın iddianamesinde, Hüseyin Türeli ve Nusret Teriş "Devletin birliğini ve bütünlüğünü bozmak", "Kasten adam öldürmek" iddiasından 18'er kez ağırlaştırılmış müebbet "Yasa dışı örgüt üyesi olmak", "Bomba patlatmak", "Doksan kez adam öldürmeye teşebbüsten" bin 962 yıldan 4455 yıla kadar hapsi isteniyor. Diğer sanıklar ise "Yasa dışı örgüte üye olmak" ve "bomba imal etmek" suçlarından 7,5 yıldan 45 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaları talep ediliyor.