Cumhurbaşkanı Gül'ün, Polonya'ya giderken uçakta bir grup gazeteciye yaptığı açıklamalar yankı yarattı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden 367 krizine ve yeni Anayasa'ya kadar çok sayıda konuda konuşan Gül, Gazze'ye ikinci kez gitmeye hazırlanan Mavi Marmara'ya da değindi.

Gül şunları söyledi: "İstanbul Londra, Paris gibi oluyor artık. Nasıl Londra'da, Paris'te başka ülkelerin ilgili sivil toplum kuruluşları bir araya geliyorlar, hükümetleri bağlamayan kendi aralarında kararlar alıyorlar, kendi aralarında çeşitli eylemler gerçekleştiriyorlar, Türkiye'nin siyasi ve demokratik hukuk yapısı bu noktaya gelmiştir. Onun için şu sivil toplum örgütünün şöyle yönlendireyim, bunu böyle yönlendireyim diye bir davranış içinde değil Türkiye. Tabii ki Türkiye'nin çıkarlarına, herhangi bir vatandaşımızın çıkarlarına hukuk dışı herhangi bir saldırı, herhangi bir zarar söz konusu olursa, şüphesiz ki biz buna karşı tavrımızı her zaman alırız. Ama bir hükümet olarak, devlet olarak, sivil toplum örgütlerini yönlendiren, onları organize eden böyle bir yapı söz konusu değil."

Ancak Mavi Marmara'nın İsrail katliamı ile sonuçlanan ilk Gazze seferinde AKP'nin rolü olduğu ortaya çıkmıştı. AKP miletvekillerinin son anda Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın emri üzerine gemiye binmekten vazgeçtikleri anlaşıldı. Ayrıca geminin bandırası yola çıkmadan kısa süre önce değiştirilmiş ve gemi Komor Adaları bandırasına geçirilmişti. Eğer bandıra değişmiş olmasaydı uluslararası sularda gemiye yapılan saldırı Türkiye topraklarına yapılmış sayılacaktı. Öte yandan eylemi örgütleyen İnsani Yardım Vakfı (İHH) hükümetle yakın ilişkileri olan bir İslamcı örgüt.

"Gazeteciler suçlu diyemem ama şiddetin içindeler"
Polonya'daki Natolin Avrupa Koleji'nde Türkiye'nin AB vizyonuna ilişkin konferans verdikten sonra öğrencilerin sorularını cevaplayan Gül, İspanyol bir öğrencinin tutuklu gazeteciler ile ilgili sorusu üzerine çelişkili açıklamalar yaptı.

Ergenekon davasından bahseden Gül, yargılamanın devam ettiği, dava kapsamında şu anda tutuklu bulunanlara şuçlu diyemeyeceğini de belirtti ancak ardından gazetecilerin silahlı illegal örgüt üyesi olduklarını ve şiddete bulaştıklarını savundu.

Gül, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bu kişiler savcıların elindeki deliller çerçevesinde mahkemece tutuklandılar. Her ay itiraz hakları var. İtiraz ediyorlar, mahkeme de reddediyor. Bazı tutuklular dışarıda gazeteci diye geçiyor ama illegal, silah kullanan örgüt üyeleri ve kendileri de şiddetin içinde bulunan insanlar. Bu kişiler yazdıklarından dolayı değil, örgüt içindeki faaliyetlerinden dolayı tutuklular. Kopenhag siyasî kriterlerini yerine getiren bir ülkenin 'basın özgürlüğünü kısıtlayan yüz küsürüncü ülkesi' olarak adlandırılması hiçbir şekilde kabul edilemez, burada bir yanılgı var, bu kampanya şeklinde devam ediyor.''

(soL-Haber Merkezi)