Gazetelerde Ergenekon yorumları

Sürpriz yok. Basın beklenen şekilde, "bölündü".

soL (HABER MERKEZİ) Ergenekon iddianamesinin onaylanmasıyla dava sürecinin başlaması, BirGün hariç tüm ulusal gazetelerde manşetten verildi. Bugün gazetesi "Erdoğan ve Büyükanıt'ı da Vuracaklardı", Sabah "Kan, Kaos, Cunta", Star "Hâkimin Katili Ergenekon" manşetleriyle iddianamedeki suçlamaları sahiplenir göründüler.

Star yazarlarından Mehmet Altan, "Danıştay Baskını'nda ölen yargıcı, Ergenekon Çetesi'nin maktulü olarak belirleyen iddianame ile bu cinayetin 'başörtüsü' için yapıldığını söyleyen mahkeme arasında sıkışmadığımızda, Türkiye daha güvenceli bir ülke olacak" Sabah gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan, "Türkiye, yıllarını, insanlarını, kendilerini tek kurtarıcı, kendi dışındaki herkesi hain, satılmış gören kişilerin kirli emellerinin bedelini ödeyerek geçirdi. Eğer bu tip örgütlenme hevesi içinde olan insanlara bunun bir bedeli olduğu gösterilebilirse Türkiye çağdaş, demokratik bir ülke olma yolunda ciddi bir adım atmış olacaktır" dediler.

"Mustafa Suphi'yi de bu gelenek boğdurdu"
Taraf, "1923'te kuruldu, 2008'de aranıyor" manşetiyle davayı "tehditlere rağmen 'öz'e inen ilk savcı" sözleriyle de Zekeriya Öz'ü övdü. Gazete, Danıştay saldırısında Ergenekon çetesinin imzası olduğu iddiasını da, büyük puntolarla manşetin altına taşıdı: "Şeriat değil, Ergenekon'du".

Taraf başyazarı Ahmet Altan, "Devletin çıkarı" için adam öldürmenin kutsal bir gelenek olarak benimsenmesinin devleti bir suç örgütüne dönüştürdüğünü söylediği yazısında, çeşitli olaylara atıfta bulundu. "Balkanlar'da insanlar bu zihniyetle öldürüldü" diyen Altan, "Balkan diktatörleri" söylemini pekiştirmeyi ihmal etmedi. "Komünist Mustafa Suphi'yi bu gelenek boğdurdu. Üniversite gençliği bu alışkanlıkla kışkırtılıp ölüme gönderildi..." sözleriyle davanın ne kadar büyük bir temizlik olduğunu vurgulama gereği duydu. "Yüz yıl süren İttihatçı cinayet geleneği, şimdi cumhuriyetin ve devletin hücrelerinden siliniyor. Yüz yıllık 'öldürme' geleneği sona eriyor. Şimdi 'yaşatma' geleneğinin bu topluma yerleşeceğini umut edebiliriz" diyen Altan'ın heyecanı satırlarına yansıdı.

"Cumhuriyet tarihinde bir kırılma noktası"
Zaman, "Yüzyılın en büyük davası" manşeti ile iddianamenin geniş bir özetine yer verdi. Gazetede, Ergenekon çetesinin PKK, Hizbullah ve DHKP-C ile derin bağlantıları olduğu, ancak ordu ve MİT ile bağlantısı olmadığı iddiaları öne çıkarıldı. Danıştay saldırısı, Cumhuriyet gazetesine bomba atılması, Necip Hablemitoğlu'nun öldürülmesi gibi yakın tarihteki önemli olayların çetenin işi olduğu, çetenin ayrıca Büyükanıt ve Erdoğan'a suikast hazırlığı yaptığı ve Türk-Kürt çatışması yaratmak amacıyla DTP'ye saldırmayı planladığı gibi noktalar öne çıkarıldı.

Yeni Şafak, köşe yazılarında Ergenekon konusuna en çok değinilen gazete oldu. Ali Bayramoğlu, Ergenekon ve Hrant Dink davalarını birlikte ele alarak, "Türkiye ilk kez hukuk önünde darbe ve çete suçlarını hesaba çekecek. Bu aynı zamanda siyasi bir süreç..." yorumunu yaptı.
Hakan Albayrak "o suçlar söz konusu olmasaydı bile, sanık durumundaki ulusalcı kanaat önderlerinin, darbe çığırtkanlığı yaparak askeri itaatsizliğe teşvik ettikleri ve halkı kin ve düşmanlığa sevk etmeye çalıştıkları için çoktan yargı önüne çıkarılmış olmaları gerekirdi. Darbecilerin, 'derin devlet' komplocularının garip bir dokunulmazlığı vardı. Milletvekillerinin dokunulmazlığı tartışılırken bu dokunulmazlık hiç gündeme getirilmiyordu. Uzun lafın kısası: Ergenekon Davası bir devrimdir, bir milattır, cumhuriyet tarihinde bir kırılma noktasıdır. Neticesi ne olursa olsun, bu davadan sonra hiçbir şey bu davadan önceki gibi olmayacaktır inşallah" dedi.

"Bilgilerin sürpriz kaynağı"
Yasin Aktay, "Büyük yalan makinesinin sonu" başlıklı yazısında, dava boyunca ortaya dökülecek bilgilerin "süreç içinde ayrı ve zengin bir sürpriz kaynağı olacak gibi göründüğünü" söyledi. "Bu noktaya gelmiş bir davada uyandırılan kamu merakı ve tecessüsü, devamını kendisi getirir" diyerek, davanın içeriğinden bağımsız olarak sahnelenişindeki başarının önem taşıdığını kabullenmiş oldu. Aktay, henüz kanıtlanmamış iddialara dayanarak yazdığı yazısında, "Danıştay cinayetini işleyenler, toplumu kendilerince ideolojik kamplara ayırmış, kendi kamplarından saydıkları birini hunharca katlederek kendi ideolojilerine de hiçbir saygıları olmadığını göstermiş, arkasından bu cinayetin suçunu belli bir kesimin üzerine yıkarak toplumun farklı unsurlarını birbirine karşı kışkırtarak bir çatışma veya gerilim ortamı doğurmuş, doğacak kargaşa ortamından kendine bir iktidar fırsatı hazırlamaya çalışmış..." sözlerine yer verdi.

"Dava 20 yıl sürebilir"
Cumhuriyet'in "Av tüfeğiyle darbe" manşetli baş sayfasında, iddianamenin tutarsız olduğu düşünülen noktalara değinildi. Ayrıca, hukukçuların yaptığı bir hesaba göre, davanın yaklaşık 20 yıl sürebileceğinin söylendiği yazıda, sürecin belirsizliğine ve sanıkların haksızlığa uğrayabileceğine dikkat çekildi. Cumhuriyet başyazarı İlhan Selçuk için, örgüt yöneticilerinden olduğu suçlamasıyla 500 yıl hapis istendiğinin de altı çizildi.

"Şok şok şok..."
Doğan Grubu gazeteleri Hürriyet, Milliyet, Radikal ve Vatan, iddianameden satırbaşlarını "şok suçlamalar", "vahim iddialar" gibi başlıklarla verdi.

Milliyet yazarı Derya Sazak, "bu davayla Susurluk'ta yarım kalan 'derin devlet' örgütlenmesini açığa çıkarma, Danıştay saldırısı başta olmak üzere karanlık bir dizi suikastı aydınlatma ve sorumlulardan hesap sorma fırsatı doğuyor" dedi ve "Baykal'ın Ergenekon'un avukatlığına soyunmasını" eleştirdi. Sazak, "CHP liderinin, 'Ergenekoncu paşaları' terörle mücadeleye adanmış askerlik geçmişleri nedeniyle savunan sözleri, Tansu Çiller'in 'Devlet için kurşun atan da, yiyen de şereflidir!' sözlerini çağrıştırmıyor mu?" diye yazdı.

"Devlete sızmamış bir derin devlet"
Hürriyet'ten Erdal Sağlam, "bugünden itibaren iddiaları tefrika biçiminde okumaya başlayacağız" diye başladığı yazısında, iddianameden önce zaten var olan senaryo bolluğunun daha da artacağına işaret etti. Sağlam, senaryolardan bağımsız olarak, özellikle de ekonomide büyük bir belirsizlik süreci yaşanacağını, bundan tüm Türkiye'nin zarar göreceğini söyledi ve erken seçim ihtimalini de dillendirdi.

Melih Aşık ise, Milliyet'te, CHP'nin hukukçu milletvekili Şahin Mengü'nün iddianame ile ilgili eleştirilerine yer verdi. Sanıklara yöneltilen temel suçlama AKP hükümetini cebir ve şiddet yoluyla devirmek amacıyla örgüt kurmak iken, TBMM'ye yönelik bir plandan söz edilmemesinin tutarsız olduğunu söyleyen Mengü, örgütün MİT, TSK ve Emniyet'e sızamadıkları yönündeki ifadeleri de 'devlete sızmamış bir derin devlet örgütünü ilk kez duyuyorum' diye eleştiriyordu.

"TEKEL soygunu, Ergenekon kadar önemli"
Vatan gazetesinden Necati Doğru, davadaki iddialara şüpheyle yaklaşanlardandı: "İktidar yandaşı gazetelere sızdırılan haberlerin ne kadarının tutarlı, ne kadarının yalan ve kirli, çamur atma, leke sürme, çürütme niyetli olduğunu göreceğiz. Söylendiği gibi geçmiş 40-50 yıl içinde sisle örtülen cinayetlerin, katliamların, bombalamaların, darbe niyetlerinin aydınlatılması ve 'demokrasi düşmanı çetelerin kökünün kazınması' mı yoksa 'Kemalizm ve Atatürk milliyetçiliği ile laik anlayış Türkiye için bir deli gömleğidir' diyenlerin levye, kaldıraç, dayanma değneği yaptıkları kocaman propaganda balonu mu olacak bunu da göreceğiz" dedi ve yazısına "Danıştay'ın 'TEKEL soygununa' dur demesi, Ergenekon kadar önemli" başlığını.