Ezidiler yardım bekliyor, devlet seyrediyor

Türkiye’ye Habur'dan geçişleri artarak devam eden Ezidiler'in yerleştirildiği yerlerden biri de, Cizre’de kurulan kamp alanı. Barınakları yaşanılır hale getirmek için hummalı bir çalışma sürerken bölgede “devlet yardımı” esamesi okunmuyor.

Selin Asker - soL

Şengal’den kaçan Ezidiler için yerleşime açılan bir diğer kamp alanı ise Şırnak Cizre’de. Suriye’yle sınırı paylaşan Cizre’de halk, gelen Ezidileri büyük bir özveriyle karşılarken sınıra yakın olan sanayi bölgesinde kamp alanı açma ihtiyacı doğdu. Pasaportla Habur Sınır Kapısı’ndan giriş yapabilen Ezidiler için güzergah olarak daha yakın olan Silopi’nin ardından Cizre’de açılan kamp alanının yanı sıra Mardin Midyat ve Şanlıurfa Viranşehir’de de barınma koşulları yaratılmaya girişildi.

Ancak “kamp alanı” olarak ifade edilen yerlerin devletin afet bölgelerine kurmakla mükellef olduğu “çadır kentler” olmadığı için bu süreç yoktan varetme üzerine gelişiyor.

Şırnak’ta devlet yok
Devletin henüz Türkiye’ye gelen Ezidiler için yaşam alanı ve yardım olanakları tanımamasından ötürü bölge halkı ve belediyeler yarattıkları imkanlarla Ezidileri ağırlıyor.

Bu nedenle bölge halkı devletin Ezidilere duyarsız kalmasına bir yandan da öfkeli. Halkın Ezidilere evlerini açması, yemeğini, giysilerini paylaşması ise güçlükle ayakta kalan Ezidiler için adeta merhem niteliğinde. Neredeyse her Ezidi yaptığımız sohbetlerde mutlaka bölge halkına duydukları sevgiyi ve şükranı dile getiriyor.

Ezidilerin güncel yaşama uyum sağlamalarına yönelik kimi aktiviteler de yapılmak isteniyor. Psikologlar da kamp alanında bulunurken Ezidi çocukların boyalarla resim yapmaları sağlanıyor.

Ancak Ezidiler için “travmayı atlatmak” eşiği henüz çok uzakta. Yüzlerce kilometre yürüyen ayaklarındaki yaralar bile hala iyileşmemişken yaşama adapte olmaları da bir o kadar zaman ve dayanışmayla aşılabilecek görünüyor.

‘Felç eşimi üç gün sırtımda taşıdım’
Gelgelelim, Cizre’de sohbet ettiğimiz Ezidiler’in “neler oldu” sorusuna verdikleri yanıtlar birbirini tamamlasa da, yaşananların her biri kendi içinde ayrı bir trajedi içeriyor. Rojava’dan yürüyerek Türkiye sınırına ulaşan Sado Hasan, “Yürüyemeyenleri geride bırakmak zorunda kaldık” diyerek biraz gerisindeki iki kadını gösteriyor. “Komşum iki engelli kızını da sınıra ulaştırmamı istedi, kendisi geride kaldı.” diyor. Hasan, “Can güvenliğimiz olmadan asla geri dönmeyiz, evimizi yaktılar, her şeyimizi aldılar, artık orada kime güveneceğiz?” diye soruyor.

Bir grup genç de hararetle yaşadıklarını anlatıyor yanımıza gelerek. IŞİD’in amcasının başını kestiğini, cesetleri ortada kalan ölülerin çoğunu hayvanların yediğini gördüklerini anlatıyor bir Ezidi, bir diğeriyse Şengal dağında yürürken sıtma nöbeti geçirip düşen eşinin omuriliğinin sakatlanması nedeniyle felç kaldığını ve üç gün sırtında taşıdığını anlatıyor. Keza, diğer hikayelerin de her biri tarifsiz dehşet içerirken yaşadıklarının halen etkisinde oldukları belirgin olarak görülüyor.

‘Ezidilere sahip çıkacağız’
Görüştüğümüz Cizre Belediye Başkanı Kadir Konur, kamp alanının 2015 Mart ayına kadar kooperatiften tesis edildiğini söylerken yardımların yetersizliğinden şikayetçi.

“Devlet Ezidilere elini uzatsın istiyoruz, AFAD burada olsun, bölge belediyelerinin kolektif çalışmasıyla yardım sağlamaya çalışıyoruz ancak yetişemiyoruz. Yine de her şeye rağmen biz Ezidilere sahip çıkacağız” diyor. Konur, iktidarın IŞİD’i bölgede Kürtleri tasfiye etmek için desteklediğini düşünüyor, bu nedenle “AKP cebinde akreple geziyor, o akrep bir gün onu da zehirleyecek” ifadelerini kullanıyor.

Kampta en acil ihtiyaçlar arasında hava sıcaklığının yüksek olması nedeniyle su soğutucu, vantilatör başta gelirken temizlik malzemeleri, bebek maması gibi temel gereksinimlerin de sağlanmasına çabalanıyor. Sağlık taramasından geçirilen Ezidiler arasında kalp, şeker, tansiyon ve kanser hastası olan da bulunurken ilaç ihtiyacı da öne çıkıyor. Yapılan yardımların yetersiz kalması nedeniyle Cizre Belediyesi sürekli olarak yardım çağrısını yineliyor.

Fotoğraflar: Selin Asker