Ergenekon sanığına muhbir suçlaması

Dün 13'üncü duruşması gerçekleştirilen Ergenekon Davası, sanıkların savunmaları ve sorgularıyla devam ediyor. Dünkü duruşmada sanıklardan Ali Yiğit ve Muzaffer Tekin'in savunmalarına geçildi. Yiğit'in ifadeleri diğer sanıklar tarafından "çelişkili" olarak nitelendirildi. Muhbirlikle suçlanan Ali Yiğit, "tehdit ediliyorum" dedi.

soL (HABER MERKEZİ) İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Silivri Cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülen Ergenekon Davası'nda, 11 Kasım Salı günü başlanan sanıkların ifadelerinin alınmasına, dün yapılan 13'üncü duruşmayla devam edildi. Salı günkü duruşmada sanıklardan Oktay Yıldırım ve Mehmet Demirtaş'ın ifadeleri alınmıştı. Dünkü duruşmada da sanıklardan Ali Yiğit savunma verdi. Muzaffer Tekin'in savunması, zaman yetmediğinden tamamlanamadı.

"Oktay Yıldırım'i iyi tanırım"
Ali Yiğit, savunmasında, Emniyet'te ve Savcılık'ta verdiği ifadelerin doğru olduğunu söyledi. Ümraniye'deki gecekonduda bulunan el bombalarının sahibi olduğunu ileri sürdüğü Oktay Yıldırım'ı, dayısı Mehmet Demirtaş'ın işlettiği LPG istasyonundan ve kendi işlettiği manav dükkanından tanıdığını ve bunu ispat edebileceğini belirtti. Yiğit, Muzaffer Tekin'i tanıyıp tanımadığıyla ilgili olarak da, "Önceki ifademde siyah bir otomobil ile gelen ve manavda beş dakika kalıp ayrılan kişinin Muzaffer Tekin olduğunu söylemiştim. Tekirdağ Cezaevi'nde kalırken, bu kişinin Tekin olmadığını, simasını görünce hatırladım. Tekin manava gelmemiştir" dedi.

Yiğit, bir süre kaldığını söylediği Ümraniye'deki gecekonduda bulunan el bombalarıyla ilgili olarak da, el bombaları bulunmadan üç ay önce babasının çatıda askeri sandık gördüğünü, bunu da dayısı Mehmet Demirtaş'a söylediklerini anlatarak, "Dayım bunların Oktay Yıldırım'a ait olduğunu ve kimseye bir şey söylemememizi istedi. Bir şey olursa içeriden çıkamayacağımızı da söyledi. Babamın da memlekete gitmeden önce el bombalarını ihbar ettiğini bilmiyordum" dedi. Birkaç ay önce taşındığı evde bombaların bulunuşunu, "Taksiyle bu gecekondunun önünden geçerken polisleri gördüm. 'Bu evde ben duruyordum' diyerek ne olduğunu sordum. Bana ihbar olduğunu, arama yapacaklarını söylediler. Evin anahtarını dayım bana güvenmediği için ağabeyime vermişti. Polislerin arabasına binerek, ağabeyimden anahtarı almak için yanına gittik. Daha sonra eve geldik, polisler arama yaptı. Bu sırada ben de yanlarındaydım. 'Eve zarar verilmediği ve bombaların bulunduğu' şeklindeki tutanağı imzaladım. Karakolda da bütün bildiklerimi, dayımın bana söylediklerini anlattım" sözleriyle aktardı.
Oktay Yıldırım ve dayısı Mehmet Demirtaş tarafından tehdit edildiğini ve baskı gördüğünü ileri süren Yiğit, Bayrampaşa Cezaevi'nde bulunduğu sırada, kendisine üstü kapalı şekilde, "Bu el bombalarını polis koydu diyeceksin" denildiğini iddia etti.

Diğer sanıklar: "Yiğit'in ifadeleri çelişkili"

Ali Yiğit'e, savunmasının ardından mahkeme heyeti, savcılar ve sanıklar tarafından sorular yöneltildi. Oktay Yıldırım, Yiğit'e, Muzaffer Tekin ismini nereden bildiğini sordu. Yiğit, "Danıştay saldırısı olduğunda televizyonda görmüştüm" diye cevap verdi. Oktay Yıldırım bunun üzerine, "Danıştay nedir, orada ne oldu?" diye sordu. Yiğit de "Ben edebiyat falan yapamadığım için bilemeyeceğim. Danıştay'a saldırı yapılmıştı. Televizyonda ne duyduysam odur" dedi.

Sanıklardan Hayrettin Ertekin, Yiğit'in "polis muhbiri" olduğunu, kullandığı ticari taksinin de istihbarat şubesine ait olduğunu iddia etti. Yiğit ise bunu yalanladı ve arabayı kendi olanaklarıyla satın aldığını savundu.

Kemal Alemdaroğlu da Yiğit'in ifadesi için, "Şimdi Ali Yiğit de ifade veriyor. Onun da hukuki ceza ehliyeti tartışılır. Çünkü başından beri Emniyet ve Savcılık'ta çelişkili ifadeler veriyor. Ben Emniyet'te saygıyla karşılandım. Savcılık'ta ise saygıyla karşılanmadım. Nasıl oluyor da hukuki ve cezai ehliyeti tartışılan bu kişiyle, polisler İstanbul'da arabayla dolaşıyor. Lokantada yemek yeniyor. Ben bu sanıkların bu şekildeki ifadeleriyle örgüt yöneticisi olarak suçlanıyorum" dedi.

Tekin: "Ergenekon adını Danıştay saldırısı ile duydum"

Yiğit'in ardından savunma sırası kendisine gelen Muzaffer Tekin, Ali Yiğit'i dinlerken "Asrın Davası" denilen iddianamenin "ne kadar trajikomik olduğunu gördüğünü" söyledi ve iddianame ile ilgili olarak "kin, öfke, para, iftira, porno, biraz darbe, biraz da cinayet söylentilerinin" olduğu nitelemesinde bulundu.

Tekin, bombalarla ilgili olarak da "Ümraniye'de ele geçirilen el bombalarıyla hiç alakam yok. Bombalarla aynı evde aylarca yaşayan Ali Yiğit'in aleyhime ifade vermeye zorlanmasıyla gözaltına alındım, tutuklandım. Yiğit'i ilk kez Bayrampaşa Cezaevi'nde gördüm. İfadesini polisin hazırladığını bana defalarca söyledi" dedi.

"Ergenekon" örgütünün adını da Danıştay saldırısından sonra duyduğunu söyleyen Tekin, bu örgütle anılmanın kendisini hayrete düşürdüğünü belirtti.

Salı günkü duruşmada ifade veren Oktay Yıldırım, Ali Yiğit'in ve davada "ihbarcı" olarak yer alan babası Şevki Yiğit'in ifadelerinde tutarsızlıklar olduğunu savunmuş, el bombalarıyla ilgili olarak da "Ne daha önce ne Emniyet Müdürlüğü'nde, ne avukatım ne ben o bombaları gördük. O bombaları imha kararı veren mahkeme de görmedi" demişti. Aynı duruşmada, Mehmet Demirtaş da, savunmasında "Tamamen mesnetsiz olan iftiraları dinlemek istiyorum" diyerek, Ali Yiğit'in de mahkemede olmasını istediğini belirtmişti.