Ergenekon İddianamesi tartışılıyor

Ergenekon iddianamesi, davanın kabul edilmesiyle, resmi olarak kamuoyuna açıklandı. Hemen ardından, iddianamenin içeriği ve iddianameye gerekçe oluşturan deliller tartışılmaya başlandı.

soL (HABER MERKEZİ) Ergenekon soruşturmaları sonrası İstanbul Cumhuriyet Savcısı Zekeriya Öz'ün hazırladığı 2 bin 455 sayfalık iddianame, dün itibariyle13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edildi ve 47'si tutuklu 86 sanık hakkında "terör" suçundan kamu davası açıldı. İddianamenin içeriği daha önce de basına yansımış olmakla beraber, tam metninin kamuoyuna açıklanmasıyla, iddianame üzerine tartışmalar da alevlendi. Sanıklara ve örgütün eylem planına ilişkin çok sayıda isnat içeren iddianamenin bütününe bakıldığında, delillerin ve suçlama kurgusunun sağlamlığı, ne tür bir yapılanmayı ortaya çıkardığı, net olarak tanımlanamıyor.

"NATO eliyle kurulan örgüt"
İddianamede, Ergenekon örgütünün varlığı temel olarak "İstanbul 29 Ekim 1999 Ergenekon Analiz Yeni Yapılanma Yönetim ve Geliştirme Projesi" isimli belgeye dayandırılıyor. Ancak, savcılık, örgütün varlığının 1999'un öncesine dayandığı görüşünde. İddianame, örgütü, "Ergenekon terör örgütü en başta, 'derin devlet' ifadesi ile anılan, ülkemizde birçok kanlı eylemler gerçekleştiren, gerçekleştirdiği bu eylemlerle ciddi kriz, kargaşa, anarşi, terör ve güvensizlik ortamı oluşmasını amaçlayan ve bunu kısmen de olsa başararak ülkemizin gelişme ve kalkınmasının önünde engel olan bir örgüt" olarak tanımlıyor ve "çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre, NATO'nun komünizmle mücadele amacıyla birçok ülkede kurduğu bu örgütler, zaman içerisinde amaçları dışına çıkmış ve bir kısım kişi ve zümrelerin kendi amaç ve ideolojilerini gerçekleştirmek için kullandıkları birer terör örgütüne dönüşmüştür" diyerek, bir kontrgerilla örgütlenmesi olan Gladio'ya dayandırıyor. Bu haliyle, NATO tarafından kurulan bu örgütlenme hakkındaki iddianamede NATO üslerine suikast planlarının da yer alması, nasıl bir örgütlenmenin "deşifre" edildiği konusunda soru işaretleri uyandırıyor.

Derin Devlet, Derin Ergenekon
Ergenekon iddianamesinin ilgi çekici yönlerinden biri de "derin devlet" tanımına sayfalarında yer vermesi. Konuyla ilgili bölümde, "yönetici ve üyelerinin örgütü 'Derin Devlet' kabul edip dışa karşı da bu şekilde gösterdikleri anlaşılmıştır" denilen ve "Derin Devlet" nitelemesine sıkça yer veren iddianamede, "Ergenekon Örgütünün Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT ile ilgisinin bulunmadığı" tespiti de yapılıyor. Bu tespitin, Genelkurmay Başkanlığı ve MİT Müsteşarlığı'na bünyelerinde böyle bir örgütlenme bulunup bulunmadığının yazılı olarak sorulmasına ve bu kurumlar tarafından da yazılı olarak "bulunmadığı" cevabının verilmesine dayandığı ifade ediliyor.

İddianamede, "Derin Devlet"in yanı sıra, "Derin Ergenekon" isimli bir belge de mevcut. Örgütün "Türk Ordusuna sızmaya çalıştığı" ibaresi kullanılan bu belgede, iddianamede yer aldığı haliyle, "Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün dahi kendi örgütlerinin tarikatvari ve dini yapısının içersinde olduğu ancak bunun henüz açıklanmasının zamanı gelmediğinden açıklanmaması gerektiği"nden bahsediliyor.

Suikast listesi kabarık
İddianamede ayrıca Ergenekon'un uzun bir suikast listesi olduğu ve farklı kesimlerden birçok kişiye suikast planlanmakta olduğu ileri sürülüyor. Örneğin Kuvva-i Milliye Derneği'nin genel merkezinde bulunduğu söylenen bir belgeye göre, "Başbakan Recep Tayyip Erdoğan veya AKP'den herhangi birinin Cumhurbaşkanı olması durumunda" Fener Patriği Bartholomeos, Ermeni Patriği Mutafyan ve İshak Alaton'a suikast düzenlenmesinin planlandığı söyleniyor. Yine iddianameye göre, Ergenekon operasyonuna misilleme olarak da, Tayyip Erdoğan'a ya da Emniyet İstihbarat Daire Başkanı'na suikast düzenlemesi planlanmış. Suikast yapılacağı iddia edilen diğer kişiler ise şunlar: Orhan Pamuk, Osman Baydemir, Ahmet Türk, Sebahat Tuncel ve Fehmi Koru.