Eğitimde unutulan deformasyon: Birleştirilmiş sınıflar

Eğitim-öğretim haftasının skandallar eşliğinde başladığı Türkiye'de,öğretmen atamalarındaki ve okul sayılarındaki yetersizlik, sistemin bir diğer deformasyonunu gözler önüne seriyor 'Birleştirilmiş sınıflar'.

2014-2015 eğitim-öğretim yılı, geçtiğimiz hafta zorla imam hatip okullarına yapılan öğrenci kayıtları, TEOG sınavındaki usülsüzlükler yüzünden herhangi bir okula başlayamayan öğrenciler, okulları imam hatibe dönüştürüldüğü için belediye otobüslerinde mağdur edilen çocukların görüntüleriyle başladı.

Eğitim-öğretim haftasının skandallar eşliğinde başladığı ülkede, öğretmen atamalarındaki ve okul sayılarındaki yetersizlik, sistemin bir diğer deformasyonunu da 'Birleştirilmiş sınıflar' olarak gözler önüne serdi.

Türkiye’de her üç ilkokuldan biri ‘birleştirilmiş sınıf’ sisteminde eğitim veriyor. Özellikle nüfusun ve öğrenci sayısının az olduğu bölgelerde uygulanan bu sistemde, farklı yaş grubundaki öğrenciler aynı sınıfın içinde tek bir öğretmen tarafından eğitim görüyor. İzmir’in merkeze en uzak Beydağ ilçesinin tüm köylerinde ise hala birleştirilmiş sınıflarda eğitim veriliyor.

Radikal gazetesinden Fundanur Öztürk'ün haberine göre Milli Eğitim Bakanlığı verileri, Türkiye’deki 27 bin 461 ilkokulun 8 bin 457’si birleştirilmiş sınıflı okullar olduğunu gösteriyor. Buna göre Türkiye’deki ilköğretim okullarının yaklaşık %31’i birleştirilmiş sınıf sistemiyle eğitim veren okullardan oluşuyor.

İzmir’in merkeze 142 km uzak Beydağ ilçesinde birleştirilmiş sınıflarda eğitim veren 9 ilkokuldan biri de Yeşiltepe Köyü İlkokulu. 1,2,3 ve 4. sınıf öğrencilerinin tek bir sınıfta toplandığı okulun nüfusu 18.

Yeşiltepe köyü velileri, okula atanan öğretmenlerin sürekli değişmesi ve okulun fiziki yetersizlikler konusunda endişeli. Bu sene ikinci sınıfa başlayan Ferhat Kuru’nun babası Sebahattin Kuru, “Kadrolu hocamız sene başında gönderilerek yerine ücretli öğretmen ataması yapıldı. Bundan önceki yıllarda da çok fazla öğretmen değiştiği için, okula gelen öğretmen sayısını net olarak biz de hatırlamıyoruz. Ama son 4 yılda en az 6-7 öğretmen değişti diyebilirim. Önümüzdeki 4 yılda ne olur, kaç öğretmen değişir Allah bilir” diyor.

Köy okullarında ücretli öğretmen
2014 Eylül ayı öğretmen atamalarına göre, bu sene en fazla alımı yapılacak ve kadrolu olacak branş 6 bin 152 kontenjan ile sınıf öğretmenliği. Ancak Eğitim-Sen verilerine göre, hala Türkiye’de 11 bin 785 ücretli öğretmen var. İzmir’de görev yapan ücretli öğretmen sayısı ise 2 bin 99.

Veli Ferhat Kuru, Yeşiltepe Köyü İlkokulunda sık sık öğretmen değiştiğini şöyle anlatıyor: “ Beydağ İlçe Milli Eğitim kadrosunun değişmesinden sonra parti zihniyeti güdülerek kadrolu hocamız başka bir köye gönderildi. Bu konuda ilçe Milli Eğitimle görüşmeye gittik ama sonuç alamadık. Ben çocuğumun eğitimi için mücadele ediyorum. Bundan sonrası için endişe duyuyoruz. Ücretli öğretmenlerle nereye kadar gidecek bu iş. Okulumuza kadrolu öğretmenlerin gelmesi bize güven veriyor. Ama ücretli öğretmenler 15 gün de çalışabilir, yarıyıl tatiline kadar da çalışabilir, sonrası hiç belli değil. Ne kadar kalacağını bilmediğimiz hocalar ne yapabilir ki? Çocuklar bir öğretmene alışamadan başkası geliyor, okulun sistemi bir kere daha değişiyor ve o yılları boşa gidiyor.”

Göstermelik eğitim
Mesleğe 1968’de ilkokul öğretmeni olarak başlayan ve beş buçuk yıl birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapan Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekan Yardımcısı Yrd. Doç. Dr. Mustafa Güvendi, birleştirilmiş sınıfların Türkiye şartlarında öteden beri bir zorunluluk olduğunu ama bu sistemin sadece göstermelik olarak eğitim verdiğini ve verimsiz olduğunu ifade ediyor. Güvendi “Öğretmen farklı seviyelerdeki 3 ya da 4 sınıf bir arada okutmak zorunda kaldığında bir grupla Türkçe dersi işlerken öbür gruba sessiz okuma yap, diğer gruba Matematik çalış diyor. Bu sistemde sadece eğitim veriyor gibi gözüküyoruz ama verim olarak düşünüldüğünde savunulacak, eğitsel değeri olan bir uygulama olamaz. Zihinsel gelişim olarak farklı özelliklere sahip öğrenciler aynı derslikte ders yapıyorlar” diyerek birleştirilmiş sınıflarda eğitimin değersizliğine vurgu yapıyor.

Nüfus azlığından dolayı ortalama bir sınıf mevcudu yakalayamayan ve taşımalı sisteme elverişsiz fiziki şartlara sahip köy okullarında, sınıfları birleştirme yoluna gidilerek normalinden daha az ve genellikle ücretli öğretmen ataması yapılıyor. Güvendi, bunun köy okulları için dezavantajını şöyle açıklıyor: “Özellikle de kırsal kesimdeki birleştirilmiş sınıflara ücretli öğretmenleri atıyorlar ama ücretli öğretmenler öğretmenliği bilmiyor, formasyon almamış ki. Oradaki zor koşullarda ne yapabilir? Bakıyorsun şehir atamalara kapalı çünkü öğretmen sayısı 3 bin-5 bin fazla gözüküyor ama kırsalda öğretmen yok. Dengesiz dağılım konusunu Türkiye’deki öğretmen atamalarında da görüyoruz. Bir taraf varlıklar, diğer taraf ise yokluklar içerisinde.”

'Taşımalı eğitim çözüm değil'
Türkiye’deki birleştirilmiş sınıflar üzerine kapsamlı bir inceleme yapan Kilis 7 Aralık Üniversitesi Araştırma Görevlisi Ebru Külekçi’ye göre, birleştirilmiş sınıflar özellikle kız çocuklarının okuyabilmesi için bir zorunluluk. Külekçi “Birleştirilmiş sınıfların kaldırılması bazı öğrencilerin, özellikle de kız çocuklarının eğitimden yararlanmaması anlamına geliyor. Taşımalı sistem köylüler tarafından çok tercih edilen bir şey değil. Eğer kız çocuklarının okumasını istiyorsak köyün içerisinde ya da köye yakın bir okulun olması gerekiyor” diyor.

Eğitim Fakültesi öğrencileri dört yıl boyunca birleştirilmiş sınıflarla ilgili sadece iki kredilik bir ders görüyor ve birçoğu köylerde staj yapmadan mezun oluyor. Eğitim fakültesi lisansına sahip öğretmenlerin bile bu bölgelerde deneyimsizlikten kaynaklı sorun yaşadığını belirten Külekçi, “Dört ya da iki yıllık herhangi bir fakülte okuyan, hatta açık öğretim okuyan birisi dahi bu okullarda belirsiz sürelerde ücretli öğretmenlik yapabiliyor” diyor ve bunun yarattığı olumsuzlukları şöyle anlatıyor: “Sadece eğitim fakültesi mezunu olan kişiler ücretli öğretmen olabilse belki verimlilik artırılabilir. Çünkü ücretli öğretmenlerin bir okulda ne kadar süre kalacağı belli olmuyor. Bir öğretmene alıştıktan sonra sık sık öğretmen değiştirmek çocuğun başarısı olumsuz etkiliyor. İlköğretim yaşlarındaki çocukların alışkanlıklarını sürdürme özelliği var. Bu eğilim öğretmenlerine karşı da böyle. Sürekli öğretmen değiştirmek, kolay kolay alışkanlıklarından vazgeçemeyen o yaş grubundaki çocukların gelişimine uygun değil.”

Öğretmenler mağdur
Köy koşullarında ve birleştirilmiş sınıflarda öğretmenlik yapanların sadece öğretmenlik yapmadığını, o okulun aynı zamanda hem müdürü hem de hizmetlisi olduklarını vurgulayan Külekçi’ye göre, merkezlerdeki öğretmenlerle aynı maaşı alan köy okulu öğretmenlerini, birleştirilmiş okullarda çalışmaya motive edecek hiçbir neden bulunmuyor. Güvendi ise bu konu hakkında, “Öğretmen işten ayrılıp eve gittikten sonra, “Bugün sınıfa ne öğretebildim” sorusunu yanıtlayamıyor” diyor.