Dokunulmazlık tartışması büyürken cemaate yakın isimlerden Gülerce "kaldırılsın" dedi

Gülen Cemaati'nin önde gelen isimlerinden Zaman yazarı Hüseyin Gülerce bugünkü yazısında BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gerektiğini söyledi. Gülerce’ye göre “şımarıklığın envai çeşidini sergileyenlere artık müsamaha gösterilemez.”

Gülen Cemaati'nin önde gelen isimlerinden, Fethullah Gülen’e yakınlığı ile de bilinen Hüseyin Gülerce bugün Zaman’daki köşesinde BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gerektiğini söyledi. BDP’li vekillere “şımarık” diyen Gülerce, dokunulmazlıkların kaldırılması talebini dillendiren ilk isim değil.

“Şımarıklığın envai çeşidini sergileyenler”
Gülerce “BDP’lilerin dokunulmazlığı kalmalı mı?” başlıklı bugünkü yazısında, “Gaziantep'teki katliamdan sonra bir kamuoyu yoklamasında, başlıktaki soru sorulsa, yüzde 90 oranında ‘evet kalkmalı’ cevabı verileceğini zannediyorum” diyerek dikkatleri Antep saldırısına çekmeye çalışarak şu ifadeleri kullandı:

"‘Bu adamların şımartıldığı yeter artık’ diye konuşanlara çok rastladım. Şemdinli'de dağ yollarında PKK'lı teröristlerle sarılıp öpüşen, gözlerinin içi parlayan, baygın bakışlarla ‘bizimle bir şey olmuyor, umudumuz sizsiniz...’ pozları veren ve bütün bunları kabahat, suç kabul etmeyenlere, şımarıklığın envai çeşidini sergileyenlere artık müsamaha gösterilemez. Onlar pervasız, cüretkâr ve meydan okuyan şımarık tavırlarıyla bu milletin tahammül sınırlarını zorladılar. Hele gelen eleştirilere, ‘kuştan korkan darı ekmez’ kabadayılığı ile cevap verenlerin, görülmüştür ki Kürt sorununun çözümü için zerrece samimiyetleri yoktur."

Yazının devamında Gülerce, Ergenekon-PKK benzetmesini kullanarak bilindik PKK, Kürt sorunu ayrımına gidiyor ve PKK-BDP-KCK olarak tarif ettiği çizginin görevini “İttihat Terakki-Kemalist çizginin Kürt versiyonu için sahne almak” olarak tarif ediyor. Gülerce yazısında şunları ifade ediyor:

"Artık şunu herkes gördü ki PKK-BDP-KCK çizgisinin Kürt sorunundan anladığı ile bu ülkenin ayağındaki pranga anlamındaki Kürt sorunundan anlaşılan şey aynı değildir. O çizgi için Kürt sorunu kendisini Kürt halkını yönetmeye ehil tek kadro görenlerin, İttihat Terakki-Kemalist çizginin Kürt versiyonu için sahne almaktır. Türk milliyetçiliği yaptığını söyleyen vesayetçi zihniyetin bir benzerinin, karşımıza Kürt milliyetçiliği iddiasıyla dikildiğini görüyoruz. Veya şöyle söyleyeyim: Kürtlerin PKK-BDP-KCK çizgisinden bir Kürt yönetimi beklemeleri, Türklerin Ergenekoncu zihniyetten yeni bir Türk yönetimi beklemeleri ile aynı şeydir..."

"BDP kendini kapattırmaya çalışıyor"
Dönemsel olarak AKP ve yandaş kalemler tarafından da çözümün adresi olarak gösterilen BDP, bu sefer Gülerce tarafında politik konjonktüre uygun olarak “terör örgütünün kontrolünde” olarak tarif ediliyor. Gülerce yazısının devamında “BDP’nin amacının kendini kapattırmak” olduğu iddiasını yineliyor ve şunları kaydediyor:

"BDP bir siyasi parti görünümünde ama kontrolün terör örgütünde olduğu aşikâr... BDP siyaset yapmıyor, sorunların çözümü için siyaset üretmiyor, Parlamento'yu PKK stratejileri yönünde kullanıyor. BDP Meclis'i, Kürt sorununun demokratik çözümü için meşru bir zemin değil, PKK'nın silahlı mücadelesi için kullanılan bir vasıta olarak görüyor."

…Yine 12 Eylül 2010'daki referandumda boykot uygulayan BDP oldu. PKK, silahlı mücadelesini meşrulaştırmak için tezgâhını BDP üzerinden kuruyor. Siyasi çözüm masalları için mostralık bir parti Meclis'te bulunacak ama sürekli silahlı mücadelenin alanı genişletilecek. Yeni bir ivmelenme için de BDP'nin kapattırılması sağlanacak. İşte ben bunun için BDP'lilerin PKK'lılarla kucaklaşmasına, 'Yeni strateji: BDP'yi kapattırmak' dedim."

“Teröre destek verenler daha fazla şımartılmamalı”
Gülerce “teröre destek verenleri de daha fazla şımartmamalıyız” diyerek BDP’li vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması gerektiğini ima eden ifadelerle yazısını sonlandırıyor:

"BDP kapatılmasın, ama teröre destek verenleri de daha fazla şımartmamalıyız. Şiddeti, nefreti körükleyenler, cüretkâr pozlarla silahlı teröristleri kurtarıcılar olarak kucaklayanlar, Meclis çatısı altında arzı endam edip demokrasiye, hukuka kafa tutmamalı, meydan okuyamamalıdır..."

Dokunulmazlık tartışması
BDP’lilerin dokunulmazlıkları konusundaki tartışma bir süredir devam ediyor. Özellikle üzerindeki sır perdesi henüz aralanmayan Gaziantep saldırından sonra BDP’ye yönelik tepkilerin şiddeti artarken dokunulmazlıklar konusu tekrar gündem oldu.

Geçtiğimiz gün MHP, terör durumunda dokunulmazlığın kaldırılmasına ilişkin anayasa değişikliği önerisini AKP ve CHP'ye sunmuştu. Teklif destek bulursa, BDP'liler, 1990'larda DEP'lilerde olduğu gibi dokunulmazlıklarını kaybetme riski ile karşılaşabilir.

Daha önce de MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da BDP'liler için, "Savcıların hukukun üstünlüğünü ortaya koymaları gerekir. Bunlarla ilgili dosyalar gündeme alınmalı, gereği yapılmalı. Bu konuda yapılması gereken AKP, CHP ve MHP'nin milli duruş ekseninde bir ortak paydada buluşmasıdır. Hukukun getirdiği imkanlar kullanılmalı" diye konuşmuştu.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökhan Günaydın ise milletvekillerinin kürsü dokunulmazlığının korunması gerektiğini ifade ederken, ancak "milletvekili eğer terör faaliyetleri ile birlikte iş yapıyor ise bunun dokunulmazlık kapsamına asla girmemesi gerektiğini" söylemiş, Kılıçdaroğlu ise Afyonkarahisar’da yaptığı konuşmada milletvekili dokunulmazlıklarına genel olarak karşı olduğunu söylemesine rağmen “Bölücü hareketlerle ilgili zaten anayasada özel hüküm var. Onlar zaten dokunulmazlık kapsamında değil. Savcıların görev yapması gerekiyor” demişti.

(soL -Haber Merkezi)