Devrimci Karargah iddianamesi kabul edildi

Devrimci Karargah ile ilgili hazırlanan ikinci iddianame mahkemece kabul edildi.

İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ana dava ile birleştirilmesi talebiyle mahkemeye sunulan iddianamede, örgütün ülkede kaos ve kargaşa oluşturmak amacıyla karanlık kişiler tarafından oluşturulan taşeron bir yapılanma olduğu belirtiliyor. İddianamede, Ergenekon tarafından yönlendirildiği ifade edilen örgütün JİTEM'le bağlantıları da yer alıyor, talimatların yurtdışından 'Serdar Kaya' isimli şahıstan geldiği söyleniyor.

Geçtiğimiz yıl kabul edilen Devrimci Karargah örgütüyle ilgili ilk iddianamede 16'sı tutuklu 17 sanık hakkında 7,5 yıl ile ağırlaştırılmış müebbet arasında değişen hapis cezaları talep ediliyordu. Örgütün Türkiye lideri olduğu ileri sürülen Ulaş Erdoğan'ın da aralarında bulunduğu 8 kişi tutuklanarak cezaevine gönderilmişti.

Özel yetkili İstanbul Cumhuriyet Savcısı Kadir Altınışık' tarafından hazırlanan ve 59 sayfadan oluşan ikinci iddianame de mahkemeye sunuldu. İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'ne, mahkemedeki diğer “Devrimci Karargah” dosyasıyla birleştirilme talebiyle gönderilen iddianame, kabul edildi. İddianamede, “sansasyonel eylem hazırlığında oldukları” iddiasıyla 5 ilde yapılan operasyonlarda yakalanan 18 kişi sanık olarak yer alıyor. Sanıklar hakkında 7,5 ile 47,5 yıl arasında değişen hapis cezaları talep ediliyor.

“Talimatlar yurtdışından geliyor”
İlginç noktalara değinilen iddianamede, örgütün lideri olduğu iddia edilen ve Erdoğan'ın geçen yıl çatışmada öldürülen Orhan Yılmazkaya'dan sonra yeni yapılanma için görevlendirildiği sanılan Ulaş Erdoğan'ın, Sabiha Gökçen Havalimanı'nda uçak temizleyicisi olarak da bir süre çalıştıktan sonra pasaport çıkarıp buradan Hırvatistan'a gittiğini, havaalanında kendisini alan Serdar Kaya'nın da aralarında bulunduğu üç kişiyle görüştüğünü, bir gün boyunca kendisine yeni bir oluşum olan Devrimci Karargah'tan bahsedildiğini söylediği belirtiliyor. Erdoğan'ın örgütle irtibatını, babasının arkadaşı olan ve yurtdışında bulunan Serdar Kaya vasıtasıyla sağladığı ve e-mail yoluyla görüştükleri söyleniyor.

“Ergenekon için kuruldu”
Erdoğan'ın, Türkiye'ye döndükten sonra İzmir, Denizli ve Aydın'da devrimci görüşleri bulunan liseli gençlerle irtibata geçerek altışarlı gruplar halinde görüştüğünün belirtildiği iddianamede “kendisine e-mail yoluyla gelen talimat doğrultusunda, Kartal'da 70 yaşlarındaki bir adamla buluştuğunu, adamın hafıza kartını eline tutuşturduğunu, evde bu kartı incelediğinde, örgütün bazı eylemlerinin yer aldığını gördüğünü dile getirdiği” aktarılıyor.

“Son Tezgah” isimli gizli tanığın iddianameye giren ifadesinde ise PKK, DHKP-C ve Hizbullah Ergenekoncu olarak nitelendiriliyor ve bu örgütlerin Ergenekon'la bağlantısı çıkınca Devrimci Karargah örgütünün kurulduğu söyleniyor.

“Yatları ve lüks araçları yakacaklardı”
İddianamede, Devrimci Karargah terör örgütünün faaliyetlerinin deşifre edilmesi amacıyla yapılan istihbari çalışmalar neticesinde, sanıklardan Ulaş Erdoğan, Cenk Büyükkahraman ve Zafer Kaygın'ın İstanbul Pendik'teki bir evi hücre evi olarak kullandıkları ve eylem hazırlığı içinde olduklarının anlaşıldığı ifade ediliyor. Ulaş Erdoğan'ın 29 Eylül 2009'da üzerinde sahte nüfus cüzdanı ve pasaportla yakalandığı, bomba yapımı ve eylemlerle ilgili belgelerin bulunduğu, Ulaş Erdoğan'dan ele geçirilen hafıza kartında, örgütün, işçi ölümlerini bahane göstererek tersane sahiplerine yönelik eylemler yapılmasını, demokratik açılım konusuyla ilgili olarak Ege'de limanlarda bulunan yatların kundaklanarak yakılmasını planladığı savunuluyor.

Örgütün Türkiye lideri olduğu ileri sürülen Ulaş Erdoğan'ın Serdar Kaya'ya, “istedikleri takdirde uzun namlulu silahla, uzun mesafeden eski Demokrat Parti Genel Başkanı Mehmet Ağar'ı vurabileceğini” söylediği belirtilen iddianamede, Kaya'nın bu teklifi kabul etmediği ve bunun yerine lüks araçların yakılmasını önerdiği ifade ediliyor.

“JİTEM bağlantısı olabilir”
İddianamede, söz konusu eylemlerin Kürt açılımı sürecinde yapılmasının istenmesi ve Devrimci Karargah örgütü ile 'Ergenekon' arasında kurulan bağlantılarının basında devamlı yer almasının Erdoğan'da, çelişkilere sebep olduğu öne sürülüyor. Erdoğan'ın “Serdar Kaya ile 1990'lı yıllardan beri derin ve karanlık bağlantılarının olduğu yönünde kuşkularının olduğu, Kaya'nın JİTEM yetkilileriyle görüşürken görüldüğünü babasından duyduğu, Sarp Kuray'ın Beşiktaş'ta MİT görevlileriyle birkaç kez görüşürken görünmesi ve bu görüşmelerden birinin video kaydının derin ilişkiler kanalıyla Serdar Kaya'ya ulaşması gibi konuları bildiği” ifadesi yer alıyor.

(soL - Haber Merkezi)