Cumhurbaşkanı Gül: Laiklik halkın değerlerine ters

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül Tunus televizyonuna verdiği mülakatta islamcı partilerin yükselişiyle ilgili öyle bir yanıt verdi ki, bundan "laiklik Arap ülkelerinde halkın değerlerine ters"ten başka sonuç çıkarmak mümkün değil.

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Tunus ziyaretinden önce Tunus TV'sine verdiği mülakat, Cumhurbaşkanlığının internet sitesinde yayınlandı.

Röportajın en dikkat çekici bölümü, "Arap Baharı'nın yaşandığı ülkelerde İslami yönelişli partilerin öne çıkmasına nasıl baktığına" dair soru oldu.

Gül, bu soruya şöyle yanıt verdi: "Aslında her ülke kendi mecrasına kayıyor. Yani halkın değerleri ortada. Halkın değerlerine ters yönetim tarzları vardı. Yani halkın değerlerine ters yönetim tarzları, bir de otoriter anlayışla, zorla ülkeyi yönetiyorlardı. Serbestlik olunca halk kendi mecrasına akıyor."

Bilindiği üzere Tunus'ta daha önce Bin Ali diktatörlüğü zamanındaki rejim, laik bir rejimdi. Tunus, uzun süre Türkiye ile birlikte islam coğrafyasında laik rejime sahip ender ülkelerden biriydi.

Gül, laikliğin sona erip islamcı Nahda partisinin iktidara gelişini, "ülkenin kendi mecrasına kayması" olarak niteledi ve "halkın değerleri ortada" diye ekledi. Gül'ün, Bin Ali yönetiminin "otoriter anlayışını", "halkın değerlerine ters yönetim tarzlarından" sonra "bir de bu var" diye eklemesi, halka ters yönetim tarzından laikliği kastettiğini gösteriyor.

"Türkiye'de islamcı parti yok"
Mülakatının yarısından fazlası dinle ilgili olan Gül, "Ama eğer bir sadece İslam adına, din adına olan parti başarısız olursa o zaman dini de kötülemiş olur, dini de küçük düşürmüş olur. Onun için Türkiye'de din partileri yoktur açıkçası" dedi. Gül'ün konuşması, her zamanki AKP çizgisi ile, "dinin çok doğrudan siyasete karışması kötüdür" retoriği arkasında islam referanslı siyasetin doğru siyaset olduğu kabulüne dayandı.

Komik argüman: Kalkan ülkelere karşı değil, füzelere karşı!
Abdullah Gül'ün mülakatta en fazla zorlandığı başlık ise, Türkiye'de kurulan füze kalkanı oldu. Gül, ABD'nin NATO üyesi değil, ama NATO ortağı olduğu için İsrail'le de istihbarat paylaşacakları açıklamasını yalanladı, "İsrail, NATO üyesi bir ülke değildir. NATO imkânlarından da faydalanamaz. Hele Türkiye olduğu süre içerisinde, böyle bir şey hiçbir zaman mümkün olmaz. Çünkü NATO içerisindeki her türlü izin veya hareket oy birliğiyle alınır. Bunlar sadece İsraillilerin kara propagandasıdır" dedi.

Füze kalkanının İran'a karşı olduğu sorusuna yanıt olarak ise Gül, NATO'nun anti-komünist kimliğini vurgulama ihtiyacı hissetti: "Türkiye'ye yerleştirilmiş olan radar sistemi İran'a karşı değildir. Bunu açıklıkla söylemek isterim. Çünkü biz 1952'den beri NATO'nun üyesi bir ülkeyiz ve NATO'nun en önemli ülkelerinden biriyiz. Biz bütün komünizmi durduran bir ülkeyiz bölgede ama bu radar sistemi, NATO savunması içerisinde füzelere karşı alınan bir tedbirdir."

Gül, ardından şu argümanı öne sürdü: "Bu füze kimde varsa, bu füze bugün bir ülkede yok da yarın başka bir ülkede var olursa, ona karşı toprakları korumak için. Dolayısıyla herhangi bir ülkeye saldırı amaçlı değil. Bu ülkelere değil, tekrar altını çiziyorum, bu ülkelere değil, bu füzelere karşı."

(soL - Haber Merkezi)