Cezaevleri İzleme Koordinasyonu: 'Açlık grevleri son bulsun, talepler dikkate alınsın'

Cezaevleri İzleme Koordinasyonu bugün 43. gününe giren açlık grevlerinin bitirilmesi ve tutsakların taleplerinin dikkate alınması için basın toplantısı gerçekleştirdi. Toplantıda tutsakların yakınları, avukatlar ve hekimler gözlemlerini aktararak açlık grevlerinde kritik eşiğe gelindiğini vurguladı.

Açlık grevinde olan tutsakların durumuna dikkat çekmek için oluşturulan Cezaevleri İzleme Koordinasyonu bugün basın toplantısı gerçekleştirdi. Kitle örgütlerinin bir araya gelerek oluşturduğu koordinasyon yaptığı açıklamada açlık grevindeki tutsakların taleplerinin dikkate alınarak çözüm bulunması ve açlık grevlerinin kalıcı sakatlanmalar olmadan, ölümler yaşanmadan bitirilmesi gerektiğini ifade etti.

Cezayir Toplantı Salonu’nda gerçekleşen basın toplantısında açlık grevindeki tutukluların yakınları, avukatları ve İstanbul Tabip Odası’ndan hekimler gözlemlerini ve süreç içerisinde olabileceklere dair öngörülerini aktardı.

Cezaevlerini İzleme Koordinasyonu’nda DİSK, KESK, Eğitim-Sen, İstanbul Tabip Odası, ÇHD, Özgürlükçü Hukukçular, TKP, Halkevleri, HDK, EHP, Mezopotamya Kültür Merkezi, İHD, TUHAD-Der, 78’liler Girişimi olarak sendikalar, siyasi partiler ve kitle örgütleri yer alıyor.

"Sağlık ve yaşam hakkı tehlikede"
Cezaevlerini İzleme Koordinasyonu adına basın açıklaması yapan İHD İstanbul Şube Başkanı Ümit Efe, açlık grevlerine her hafta yeni katılımların olmasıyla binlerce kişinin sağlık ve yaşam hakkının tehlikeye gireceğini ve Adalet Bakanlığı’nın tabip odalarının cezaevlerini ziyaret etmesine izin vermesi gerektiği ifade edildi.

Efe, “43. gününe gelen açlık grevinin ölümler yaşanmadan ve kalıcı sakatlanmalar oluşmadan bitirilmesi için talepler dikkate alınarak çözüm yılları bulunmalıdır. Duyarlı kişilerin arabuluculuğuna başvurulmalıdır ve sorun, diyalog ve müzakere yöntemi ile çözülmelidir” dedi.

"Cezaevlerine giremiyoruz, tıbbi bakımda bulunamıyoruz"
İstanbul Tabip Odası hekimlerinden Nevin Küçükçağlı, “Tutukluların taleplerine bir an önce kulak verilmeli, girişimlerde bulunulmalı” diyerek sürecin kötüye gittiğine dikkat çekti. Açlık grevindeki tutsaklarda yoğun halsizlik, bulantı, kusma, titreme, yürüme güçlükleri, kanama, ses ışık hassasiyeti gibi semptomların başladığını belirten Küçükçağlı, cezaevlerine giremediklerini ve tıbbi bakımda bulunamadıklarını ifade etti.

"B1 vitaminleri açlık grevcilerine ulaştırılmalıdır"
Bakırköy Cezaevi’nde hekimin izne ayrıldığını ve şu anda tutukevinde herhangi bir sağlık görevlisi bulunmadığını belirten Küçükçağlı, “Acil olarak sağlıklı içme suyu, tuz, şeker ve B1 vitaminleri açlık grevcilerine ulaştırılmalıdır. Kendi başlarına bedensel ihtiyaçlarını gideremeyecek durumdalar. Tutuklularla görüşlere izin verilmelidir” diye konuştu.

Cezaevleri avukatların getirdiği vitaminleri kabul etmedi
Marmara Bölgesi’ndeki cezaevlerinde açlık grevinde olan tutsaklarla görüşen avukatlardan Gülizar Tuncer gözlemlerini aktardı. Tuncel, “İlk grupta yer alanlar kritik eşiğe ulaştı, kas eklem ağrıları, baş dönmesi, kulak uğultuları, titreme, kusma, ağız burundan kan gelme gibi rahatsızlıklar yaşıyorlar” dedi. B1 vitaminlerini cezaevlerine götürdüklerini ancak yönetim tarafından “Her mahpusa ihtiyacı kadar veriyoruz” denilerek kabul etmediğini söyleyen Tuncel, cezaevlerinin tutsaklara B1 vitamini vermediğini görüşlerde öğrendiklerini ifade etti.

Açlık grevcilerine işkence, kötü muamele
Tekirdağ 2 no.lu cezaevinde açlık grevinde olan Mazlum Diken’in çıplak arama dayatmasını kabul etmediği için infaz koruma memurlarının saldırısına uğradığını söyleyen Tuncel, açlık grevcilerine birçok işkence ve kötü muamele örneği yaşandığını, Silivri Cezaevi’nde de 17 tutsağın tek kişilik hücrelerde tutulduğunu ifade etti.

"Tıbbi müdahale yapılmaması ağır insanlık suçudur"
Aile Hekimliği uygulamasından ötürü doktorların belirli günlerde cezaevlerine gittiğini ve tıbbi kontrol yapmadıklarını söyleyen Tuncel, “Tedaviyi açlık grevinde kabul etmeyebilirler ama tıbbi kontrol yapılmaması ağır insanlık suçudur. Adalet Bakanlığının açıklamasında da zorla müdahalede bulunacağı sinyali verildi. Bu müdahaleler ölüm ve kalıcı sakatlıklara yol açacak” diye konuştu.

"Çocuklarımızın hayatlarından endişeliyiz"
Dicle Üniversitesi Makine Mühendisliği bölümü öğrencisi oğlunun açlık grevinde olduğunu söyleyen Hasan Şen de aileler adına söz alarak, “Çocuklar görüşe çıkmadıkları için seslerine bile duyamıyoruz, hayatlarından endişeliyiz. Medya yaşadıklarımıza öldükten sonra mı yer verecek? Bizim çocuklarımızın suçları neydi? Anadilde savunma istiyorum diyorlar. Başbakan’a, Adalet Bakanı’na sesleniyorum, bu sefer koster bozuk demeyin. Bu insanların taleplerini karşılayın” diye konuştu.

Barış Anneleri adına konuşan Döndü Ergin de, “30 senedir dökülen kan artık dursun, gençlerimiz ölmesin. Bizim çığlığımıza kulak versinler” dedi.


(soL - İstanbul)