Bu dizi tutmaz!

Ergenekon iddianamesi çok uzun. Bağlantılar zayıf, olay örgüsü ve karakterler tutarsız. Aksiyon çok, dramatik yapı sıfır!

soL (HABER MERKEZİ) Ergenekon soruşturmasında nihayet dava açıldı, iddianame ortaya çıktı. 2 bin 455 sayfalık hacmi ile başlangıçta özenli, detaylı ve inandırıcı bir çalışma izlenimi veren iddianame, çok kısa bir sürede, hukuki yapısı açısından uzmanlarca tartışılır oldu. Birçok hukukçu, iddianamenin "saşılacak derecede" zayıf olduğunu belirtirken, bazıları da oldukça sağlam buldular.

İddianamenin yalnızca hukuki çerçevesi değil, kurgusu da tartışılıyor. Konuyla ilgisi olmayan kayıt ve belgelerin araya serpiştirildiğini, bağlantıların kurulamadığını, ciddi mantık hatalarının yer aldığını söyleyerek, iddianamenin zaman zaman bir senaryoyu andırdığını ileri sürenler, metni bu açıdan da eleştiriyorlar. "Bu senaryodan film olmaz, polisiye roman da çıkmaz" diyenler, yanıtlanmayan soruların fazlalığına işaret ediyorlar. İşte bu sorulardan bazıları:

Derin devlet, devlete sızamamış!
İddianameye göre, "Ergenekon terör örgütü" MİT ve TSK içinde örgütlenmemiş. Yalnızca TSK içine sızmaya çalışmış ve başarısız olmuş. MİT ve TSK'sız bir devlet örgütlenmesi olamayacağına ve Ergenekon soruşturmalarında hep "derin devlete ulaşıyoruz" havası yaratıldığına göre, Türkiye'de derin devlet, devletin dışında mı örgütlenmiş?

Her şeyi yazmışlar, kıyamayıp imha etmemişler!
"Ergenekon terör örgütü"nün yöneticileri, savcının işini kolaylaştırmak için sürekli not tutmuş. Böylece senaryonun yazımı hızlanmış, aksiyon bollaşmış. İşlenen cinayetler, planlanan suikastler, bombalamalar, tehditler, darbe planları, hemen her şey, ince ayrıntılarına varıncaya kadar kaydedilmiş. Hepsi özenle korunmuş, hatta Ergenekon operasyonu başladıktan sonra da, en küçük not parçası bile kıyılıp imha edilmemiş, saklanmış... Bu koşullarda kalpazanlar için işletilen "hazırlanan paranın sahte olduğu hemen anlaşılıyor" indirimi, neden "Ergenekon terör örgütü" sanıklarından esirgeniyor? Kendi elleriyle tuttukları not ve günlükler, terör örgütünü gerçek olamayacak kadar karikatür haline getiriyorsa, savcı neden cezada indirim istemedi?

1 Numara olmadan olmaz!
"Ergenekon terör örgütü"nün sözde lideri, "Kod 1 Numara"nın eşgali belirlenmiş ama adı öğrenilememiş. Sanıkların her hareketi izlenmiş, bütün telefon konuşmaları, yaptıkları toplantılar kayıt altına alınmış, ama "1 Numara" bulunamamış! Dava açıldığına göre, davanın 1 numaralı sanık sandalyesi boş kalacak. Peki, bu dava nasıl sonuçlanacak? Devlet "1 Numara"nın üstüne su mu içecek?

Gazi olaylarını DHKP-C başlatmış. Dilovası öyle diyor!
İddianameye göre, 1995 Gazi olaylarının başlamasına neden olan kahvehane saldırısı, "Ergenekon terör örgütü"nün icraatlarından. Örgütün sözde yöneticilerinden Veli Küçük, DHKP-C'ye talimat veriyor ve olaylar başlıyor. Savcı bunu nereden öğreniyor? "Dilovası"ndan. "Dilovası", gizli tanığın kod adı. Bir şeyler anlatmış, ama kim olduğunu bilmediğimiz için, neyi ne kadar anlattığını da bilmiyoruz. Ancak tahmin yürütüyoruz. "Dilovası" adlı şahıs, bir kanser hastası olabilir. Dilovası'nda kanser vakalarının sık görülmesinden hareketle. Ancak iddianamede yazılanlar Gazi olaylarını DHKP-C'nin başlattığına ilişkin bir kanıta işaret etmiyor. Gizli tanık "bana öyle geliyor ki" diyor. Eğer "bana öyle geliyor ki" yeterliyse, o zaman gizli tanığa filan gerek yok. Savcılar derhal harekete geçebilir, on binlerce kişi tutuklanabilir. Ne bekliyorlar?

Rapor Başbakan'da Ergenekon nerede?
Uğur Mumcu'nun 1993'te öldürülmesinden hemen sonra MİT tarafından hazırlanan bir rapor, olayda "Ergenekon terör örgütü"nün parmağı olduğunu gösteriyormuş. İyi de, raporda Mumcu'yu ABD ve İsrail istihbarat birimlerinin öldürdüğü yazıyor. Peki rapor kime iletilmiş? Dönemin başbakanı Süleyman Demirel'e. Demirel nerede? Evinde... İsrail ve ABD makamlarına dönük bir işlem yapılmış mı? Hayır. Ergenekon nereden çıkıyor? Raporun bir kopyası Ergenekon'da! MİT raporlarını bulundurmak suçsa, Türkiye'deki bütün gazete genel yayın yönetmenlerinin tutuklanması ve yargılanması gerekmiyor mu?

Cumhuriyet ve Danıştay saldırıları çok amatör!
"Ergenekon terör örgütü"ne yönelik iddianamede en "sağlam" kanıt, Danıştay ve Cumhuriyet gazetesi saldırılarında mevcut gözüküyor. Ancak, her iki olay, eğer iddianamedeki gibi gerçekleştiyse, yani saldırılar hükümeti ve İslamcıları güç duruma düşürmeye dönük provokasyonlarsa, o zaman gerçek olamayacak kadar kötü kurgulanmışlar. Hiçbir provokasyon, bu kadar iz bırakarak, bu kadar kör gözüm parmağına gerçekleştirilmez. Oysa burada deliller neredeyse altın tepside sunuluyor. Bu mümkün mü?