Bölgede dini kullanan kullanana...

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, DTP’nin Diyarbakır mitiginde sarık ve cüppe ile kürsüye çıkan ve PKK propogandası yapan imama verilen 3 yıllık hapis cezasını onayladı. Yargıtay'ın kararında “PKK’nın bölgede dini değerleri kullandığı” vurgulandı.

Yargıtay kararında, “sanığın emekli din adamı olması nedeni ile halk üzerinde etkili olduğu bilinciyle bu nüfuzunu kötüye kullanarak ülkenin ve yörenin inancına göre kutsal sayılan Kur'an-ı Kerim'i ve dince kutsal sayılan yüce değerleri istismar ettiği, sanığın işlediği bu suçun son dönemde bölgede yaygın olarak gerçekleştirilmeye çalışılan dini değerlerden istifade ile PKK'nin amacını benimsetme çabalarına destek verilmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği” kaydedildi.

Muhittin Eryılmaz kimdir
Eryılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı olarak Şanlıurfa'daki Birecik Merkez camiinde görev yapmıştı. 2001’de emekliye ayrılan imamın, radikal dinci Vasat örgütü içinde yer aldığı da belirlendi. 1997’de Gaziantep'te açılan kitap fuarının içinde standı bulunan ve İncil satan Müjde Yayıncılık'a bombalı saldırı düzenlenmesi olayıyla bağlantısı tespit edilen Eryılmaz, bu olaydan dolayı 3 ay tutuklu kalmıştı.

DTP'nin 24 Şubat'ta DTP il binası önünde başlayan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Konukevi önünde sonuçlanan “sınır ötesi operasyonu protesto mitingi”nde, elinde Kur'an ile DTP'nin seçim otobüsüne çıkan Eryılmaz, "Allah ve Kur'an hakkı için Müslüman kanı akmasın, kardeş kanı akmasın, asker, polis PKK'nin kanı akmasın. Türk ordusu Güney Kürdistan'da kardeşlerini öldürüyor" demişti.

Bölgede başkaları yok mu?
Bu kararın “Kürt açılımı”nın hararetle tartışıldığı ve bölgede dinci gerici örgütlerin “sivil toplum kuruluşları” kisvesiyle faaliyetlerini rahatlıkla yaptığı bir dönemde alınması ilgiyle karşılandı. Hizbullah'ın yanı sıra, Nur, Nakşibendi ve Fethullah Gülen cemaatleri rahatlıkla faaliyetlerini sürdürürken kararda, “bu suçun son dönemde bölgede yaygın olarak gerçekleştirilmeye çalışılan dini değerlerden istifade ile PKK'nin amacını benimsetme çabalarına destek verilmesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği”nin belirtilmesi farklı yorumlara neden oldu.

Bölgede "dini değerlerden istifade" eden gruplar, Yargıtay kararında ifade edilenin çok ötesinde bir durum arzediyor. AKP'nin bölgede yaptığı “açılımlar” sonucu, birçok dernek ve örgüt başta Diyarbakır olmak üzere, Hizbullah ve Fethullahçı örgütlenmelerin merkezi konumunda bulunuyor. Dernekler dışında, dershane, özel okul ve sağlık merkezleri de mevcut. Bu dernekler, mahalle ve köylerde de benzeri faaliyetlerinin yanı sıra aileler içinde yaşanan sorunlara bile müdahil oluyor ve çözüm yollarını dini kurallarla bezeyerek tabanlarını genişletme imkânı buluyor.

Kendi aralarındaki “uyumlu rekabet bir yana, yeri geldiğinde DTP'nin kimi faaliyetlerine karşı konum alabilen dernekler, “Kürtçü” ama “İslamcı” kimliklerini bölgede rahatlıkla sergileyebiliyor. Son olarak, DTP bünyesindeki Yurtsever Demokratik Gençlik Kadın Komitesi’nin başlattığı, ‘Kadınız, kimsenin namusu değiliz. Namusumuz özgürlüğümüzdür’ kampanyasına öfkelenen Mustazaf-Der Batman üyeleri protesto eylemi yaptı. Kalabalık sık sık tekbir getirip, ‘Halkımızın namusuna uzanan eller kırılsın’, ‘Dursun artık bu hayasızca akın’, ‘Müslümanız ve namusluyuz’ yazılı pankartları açtı. Hizbullah'a yakınlığıyla bilinen Mustazaflar Derneği’nin (Mustazaf-Der) de aralarında bulunduğu ‘Peygamber Sevdalıları Platformu’ adlı grup ‘Kutlu Doğum Haftası’ nedeniyle Diyarbakır’da 35 bin kişinin katılımıyla mevlüt okutmuştu.

Mustazaf-Der'in yanı sıra Muhtaçlar ile Dayanışma Derneği (Umut-Der), Bilim ve Gelişim Derneği (Bilge-Der), Toplumsal Dayanışma ve Şura Derneği, Anadolu İlim Derneği, Şefkat Eli Derneği, Sason Rahmet Pınarı Derneği, Beşiri Hizmet Derneği, İkra Eğitim Derneği, Semere-Der, Sevgi-Der, Hür-Der, İhya-Der, Dost-Der, Akid-Der, İlim-Der, Sahabe-Der, Cami-Der, Köy-Der ve Sağ-Çev-Der, Hizbullah'ın derneklerinden sadece birkaçı.

The Economist dergisi, İslami akımların ve AKP’nin çalışmalarının mercek altına alındığı bir makalesinde, “Güneydoğu'daki çalışmalarda verilen mesajlarda, 'Türklerin ve Kürtlerin İslam dinine göre kardeş olduğu ve Türkçü olsun Kürtçü olsun milliyetçiliğin kötü olduğu'nun altı çizildiği İslamcı tarikatların bölgede güçlü köklere sahip olduğu” belirtiliyor.

Hizbullah ve Fethullahçılar yakınlaşıyor mu?
Bölgede Hizbullahçılar ile Fethullahçılar arasında “buzların erimesi", önümüzdeki dönemde Kürt halkının dinci gerici ideolojiyle daha da kuşatılacağını gösteriyor.

Fethullahçılar'ın Güneydoğu'da örgütlenme çabalarından rahatsızlık duyan Hizbullahçılar, geçtiğimiz Haziran ayında Zaman Gazetesi yazarı Hüseyin Gülerce'yi ziyaret edip, Samanyolu TV'de yayınlanan "Tek Türkiye" dizisinden şikayetçi oluyor. Çünkü dizide Seyda adındaki Hizbullahçı, cani bir ajan olarak gösteriliyor. Seyda, Güneydoğu'da yerel din adamlarına halk arasında verilen bir unvan. Hizbullah'ın lideri Hüseyin Velioğlu'na da bu unvan ile hitap ediliyordu.

Gülerce'yi ziyaret eden Doğru Haber Gazetesi'nin yazarı Mehmet Göktaş, ziyaretleriyle ilgili olarak, "Bizi tanıdı, birinci ağızdan bizi dinledi. Doğu'da olup bitenleri masa başından yazmak gibi bir eksik görüldü" dedi. "Tek Türkiye dizisinde istediğiniz yönde bir değişme oldu mu?" sorusuna Göktaş, "Söz vermedikleri halde düzelme gördük" yanıtını verdi.

Hüseyin Gülerce de şunları söylüyor: "İki-üç arkadaş geldi, görüştük. Ahmet Taşgetiren ve Ali Bulaç'ı da ziyaret etmişler. Tabii ben şikayetleri arkadaşlara ilettim. STV'deki arkadaşlar da eleştirileri dikkate aldı. Dizide son haftalarda bir yumuşama görüyorum. Bir Seyda karakteri var. Çok hain karakterdi. O yumuşadı."

(soL - Haber Merkezi)