Aydemir Güler soL yazılarına başladı

Bir süredir soL'daki yazılarına ara vermek zorunda kalan Aydemir Güler bugünkü yazısıyla soL okurlarına tekrar merhaba dedi.

Bir sürelik mecburi aradan sonra ilk yazısında "Okurlarımızın bizi buruk bir merhabayla da olsa kucaklayacaklarına eminim" diyen Aydemir Güler "soL okurlarına yeniden merhaba derken, vereceğimiz en büyük müjde likidasyonun geri püskürtüldüğüdür. Geri püskürttük ve yeniden diyor, devam ediyoruz" ifadelerine yer verdi.

İşte Aydemir Güler'in bir sürelik aradan sonraki ilk yazısı:

Yeniden ve devamla

soL okurlarının büyük kısmı biliyorlardır, köşe yazılarındaki eksilmenin nedenini...

Hep dedik ya, soL bir bütünsel pakettir, misyonu vardır, kolektif bir misyonun parçasıdır.

O misyon bize bugüne kadar hep güç kattı.

Ancak tersi de doğrudur. Kolektif misyonda bir arıza ortaya çıktığında ona bağlı parçaların bir şey olmamış gibi yola devam etmeleri zor değil, imkansızdır.

Lafı dolandırmayayım Türkiye Komünist Partisi ağır bir kriz yaşadı. Şimdi çıkıyoruz. Kriz bir ara öyle bir boyuta vardı ki, ben dahil bir dizi yazar geçici bir süreyle eksilmek zorunda kaldık. Elimiz klavyeye gitmediğinden değil. Aklımız durduğundan değil. Siyasete ilgimizi yitirdiğimizden değil... Parti içi bir protokolün çıktısı olarak!

Ne yazık ki, geride kalan aylarda başka şeyler de yapamadık!

Parti güç katar, aklı toparlar, müdahalenizi alır uzaklara taşır, ağızdan çıkan sözü, kalemden çıkan yazıyı, söz veya yazı olmaktan çıkartır, örgütlü siyasete dönüştürür... örgütler!

“Partide kriz” ise bazen konuşamamak, yazamamak olur.

Likidasyon dediğimiz de budur işte.

soL okurlarına yeniden merhaba derken, vereceğimiz en büyük müjde likidasyonun geri püskürtüldüğüdür. Geri püskürttük ve yeniden diyor, devam ediyoruz.

Okurlarımızın bizi buruk bir merhabayla da olsa kucaklayacaklarına eminim. Burukluğu atın üstünüzden derim. soL bundan sonra bugüne kadar olduğundan daha cesur bir yayıncılığa dönecek. Bu söz üstüne burukluğu bırakıp bırakmayacağınızı bilemem. Ama sözümüzü tuttuğumuz ölçüde, yani daha iyisini yaptığımız ölçüde burukluğun yerini devrimci aklın ve coşkunun alacağını biliyorum. Biliyoruz...

soL'un nasıl bir ihtiyacı giderdiğini “tersinden” kanıtladık. Üzücü olan bu. Giderilmeyecek olan, hiç affedilmemesi gereken bir burukluk payı varsa, budur!

soL ülke siyasetine yön veren, ölçüt sunan bir yayın oldu. Yön duygusunun, ölçütlerin devre dışı kaldığı dönemde Türkiye ilericiliği, önce simgesel olarak çok önemli olan bir fırsatı kaçırdı. Mayıs'ın sonuydu ve Haziran Direnişinin yıldönümü, kim bilir kaçıncı kez devlet terörüne sahne olmakla yetindi. Kim bilir kaçıncı kez Haziran direnişçileri gazlarını soludular veya gaz solumayı anlamlandırma zorluğu çektiler. Bir kısmının kuşkusuz morali bozulmuş, enerjisinin bir parçası buharlaşmıştır. Tek başına soL değil, ama soL'un parçası olduğu kolektif buna müdahale etme gücüne sahipti. Edemedik ve tersinden gösterdik önemimizi!

Daha önemlisi, cumhurbaşkanlığı seçiminde sosyalist sol, daha önce sıyrıldığı bir sıkışmaya yeniden itilmiş oldu. Sosyalizm, soL'un koçbaşı rolü oynadığı bir mücadeleyle sosyal-demokrasi ile Kürt ulusalcılığı arasında sıkışmaktan kurtulmuştu. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ise sosyalizm adına bu iki kapı çalınmakla yetinildi. Aralık kapıdan içeri seslendi sosyalistler: “CHP sağa gitmese, HDP daha geniş düşünse...”

Utanç vericidir. Sosyalizm bu mudur! Sosyalizm kendisini nefessiz bırakan komşularının kapısında dilenmek midir!

soL'un temsil ettiği sosyalizm, işçi sınıfıyla, devrimle, iktidar perspektifiyle, son dönemde Haziran direnişiyle anılıyordu. Bu geri çekildiğinde sosyalizmin alanını Erdoğan'ın Yeni-Osmanlı elçisiyle, yine Erdoğan'ın çözüm partnerleri doldurdu. Solun alanı işgal edildi.

Filistin bir dış mesele midir? Türkiye sosyalizminin bir enternasyonal dayanışmadan çok daha içli dışlı olageldiği bir tarihsel gündemden söz ediyoruz. Bizim geri çekilmiş olmamızla ilgilidir, bu alanda temsiliyeti bir kez daha gericilerin kapmaya kalkmaları. Akdeniz heykeli kırıldıysa, bizim yüzümüzden değil kuşkusuz. Ama meydanın boş kalmasında kusurumuz olduğu açıktır.

Suç geçici likidasyona neden olanlardadır. Kusur bu likidasyonu bir süre durduramayanlardadır.

İddialarımızın tersinden kanıtlanmasını hiç istemezdik.

Ama bu kanıtlar omuzlarımızdaki sorumluluğu katladı. Bizim için, omuzdaki sorumlulukla sırttaki yük bambaşka şeyler.

İlkini taşıyabilirsek okurların, dostların koşup ikinciyi telafi edeceklerini biliyoruz. İlkini taşıyabilmek için, okurlarımızı, dostlarımızı yükü paylaşmaya çağırıyoruz.

Yeniden, devam ediyoruz.

Misyonumuzun kanıtlarını bir kez daha ve en kısa zamanda yaratacağız.