Apaydın kampında kapkaranlık işler

Davutoğlu, Apaydın kampında barınanların kanuna uygun şekilde burada bulunduğunda söylese de ilgili kanunda alternatif bir ordu çatısı altında birleştirilerek askeri tüm yardımlar sağlanan militanların geldikleri ülkede silahlı çatışmalara devam etmelerine ilişkin esas ve usuller tespit edilmiyor!

Hatay’da bulunan Apaydın kampı başta olmak üzere, Suriyeli silahlı unsurların barındığı kamplar hakkındaki tartışma devam ediyor. Son olarak konuyla ilgili eleştirilere yanıt veren Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Apaydın kampının “Muharip Ordu Mensuplarından Türkiye’ye Kabul Edilenler Hakkında Yönetmelik”e ve ilgili kanuna uygun olarak düzenlendiğini söylemişti.

Avukat Canel Durak o yönetmeliği yazdı
Adalet İçin Hukukçular tarafından yayımlanan Adalet ve Sosyalizm portalında Davutoğlu’nun bu iddiasını değerlendiren Avukat Canel Durak, şunları yazdı:

Ancak Davutoğlu şu sıralar müneccimliği bırakıp Apaydın Kampı’ndaki rezaletin ayyuka çıkmasının yarattığı basıncı ortadan kaldırmak için işbirlikçi politikalarına kılıf aramakla meşgul. Dışişleri Bakanı, 29 Ağustos günü New York’a hareketinden önce Apaydın Kampı’nın askeri bir kamp olduğunu, Suriyeli askerlerin de ‘Muharip Yabancı Ordu Mensuplarından Türkiye’ye Kabul Edilenler Hakkında Yönetmelik’ ve bağlı kanuna göre kaldığını söyledi.

“Türkiye, 1991 yılında Saddam’dan kaçan 500 bin peşmergeyle yüzleşince, sığınmacıların durumunu yasal bir statüye bağlamak için 26.10.1995 tarihli bu kanunu ve bağlı yönetmeliği çıkardı. Söz konusu yönetmeliği inceleyince Davutoğlu'na “özrü kabahatinden büyük” demek gerekiyor. Zira bu yönetmeliğin amacında “Türkiye'ye kabul edilen muharip yabancı ordu mensuplarının paramiliter güçlerle birlikte alternatif bir ordu çatısı altında birleştirilerek finansal, lojistik ve askeri tüm yardımların sağlanmasına, eksik görülen hususlarda gerekli eğitimlerin verilmesine ve geldikleri ülkede silahlı çatışmalara devam etmelerine ilişkin esas ve usulleri tespit etmektir.” yazmamaktadır. Yazmış olsaydı Davutoğlu Apaydın kampındaki faaliyetler için en azından yasal bir kılıf bulmuş olurdu. Ayrıca yönetmeliğin kampların kurulması ve yönetimini düzenleyen dördüncü bölümünde “Kabul edilenlerin barınmaları için kullanılacak geçici konaklama yerleri ile kamplar, Milli Savunma Bakanlığı ile koordine edilerek Genelkurmay Başkanlığı’nca tespit edilir ve kurulur.” denmektedir ve yönetmeliğin 13. maddesi “kampların Türk Silahlı Kuvvetleri’ne mensup bir subay tarafından yönetilmesini” söylemektedir. Bu durumda Davutoğlu'nun askeri bir kamp olduğunu kabul ettiği Apaydın kampı kılıf olarak ileri sürdüğü kanuna ve yönetmeliğe açıkça aykırı. Yönetmeliğin 18. maddesi ise “Geçici konaklama yerleri ile kampları, Dışişleri Bakanlığı’nın uygun görüşü üzerine Milli Savunma Bakanlığınca izin verilmek koşuluyla talep eden yabancı devletler ile milletlerarası kuruluş temsilci ve delegeleri ziyaret edebilirler.” şeklindedir. Ancak Apaydın kampının kapısına bu ülkenin milletvekilleri dahi yanaşamamaktadır. Kısacası birileri Davutoğlu'na fazla çırpınmaması gerektiğini hatırlatmalıdır.

Av. Canel Durak'ın makalesinin tamamını http://www.adaletvesosyalizm.org sitesinden okuyabilirsiniz.

TCK 306. Maddesine göre suç işleniyor
Avukat Canel Durak makalesinin sonunda ise AKP hükümetinin Türk Ceza Kanunu’nun 306. Maddesi uyarınca suç işlediğini şu şekilde ifade etti:

Antakya sokaklarında iki saat dolaşmak, AKP'nin uluslararası hukukun yanında kendi yasalarını da çiğnediğini anlamaya yetecektir. AKP Anayasa’yı yok saymakta, Türk Ceza Yasası’nın 306. maddesinde düzenlenmiş bulunan ‘Yabancı Devlet Aleyhine Asker Toplamak’ suçunu alenen işlemektedir. Ancak adaletin mumla arandığı bu ülkede eşitlik, özgürlük, parasız eğitim taleplerini dile getirenler için Cumhuriyet Savcıları “burada biraz kovuşturmaya yer kalmış buyrun gelin oturun, olmadı biraz sıkışırsınız” diyerek binlerce kişiyi sanık sandalyesine oturturken bizzat AKP politikalarıyla hayata geçirilen tüm hukuksuz uygulamalar için kovuşturmaya yer bile olmuyor!

(soL-Haber Merkezi)