AKP paketi işçiye patladı

AKP’nin Anayasa değişiklik paketinin tartışıldığı şu günlerde TEKEL işçilerinin eylemi için alınan 'önlemler', demokrasi tartışmalarını bitirdi.

Gerçekleştirdikleri 78 günlük direnişten sonra 1 Nisan günü yeniden Ankara'ya gelen TEKEL işçilerine, kent açıkhava hapishanesi haline getirildi. Anayasa paketini "demokratikleşme" adımı olarak sunan AKP hükümeti, başkentte bir günlük sıkıyönetim ilan ederek faşizan bir uygulamaya daha imza attı.

TEKEL işçilerinin gerek otobüslerle Ankara'ya girişlerinin engellenmesi, gerekse Türk-İş binasına gitmesinin Valilik emriyle yasaklanması hukuka aykırı bir karar olmasına rağmen dün işçiler yasaklamanın yanında tehdit, zor kullanma, fiziki müdahaleyle karşılaştılar.

Sakarya Meydanı'na çıkan 25 yolda polisin yığınak yapması, işçilerin otobüslerine el konulması, sıkıyönetim görüntüsü, AKP’nin Anayasa değişiklik paketinin 12 Eylül Anayasası’ndan daha gerici olduğu yönünde kamuoyunda yürüyen tartışmalara bir kanıt niteliğindeydi.

“Valiliğin kararı Anayasa’ya aykırı”
Konuyla ilgili görüş aldığımız Avukat Özgür Urfa, TEKEL işçilerinin Valilik emriyle eylem yapmasının engellenmesini şu sözlerle değerlendirdi: "Temel hak ve özgürlükler anayasa ile güvence altına alınmıştır. Temel hak ve özgürlüklerin sınırlanması ise Anayasanın 13. maddesinde belirtildiği üzere, bu hakların özüne dokunulmaksızın ve anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplerle ve ancak kanunla mümkün olduğu hükmü yer almaktadır. Valiliğin emri ile yasaklama kararı açıkça anayasaya aykırıdır."

Urfa, “Yapılması planlanan eylemin valilik tarafından “kamu güvenliği” gerekçe gösterilerek yasaklanması da hukuka, yasalara ve anayasaya aykırıdır. Yasaklama kararında eylemin hangi nedenlerden ve şartlardan dolayı kamu güvenliğini etkileyeceği ve güvenliğin neden sağlanamayacağı konusunda ise hiçbir gerekçe ve açıklama bulunmamaktadır” dedi.

Görüntüler engellendi
Yaşananların kamuoyuna yansımamasına özen gösterilirken Anayasa'nın 28. maddesi "Basın hürdür, sansür edilemez. Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti" ve 26. maddesi de "Düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti resmî makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar" çiğnendi. Ankara'nın bir bölümüne gazeteciler sokulmadı. Gazeteciler özellikle sabah saatlerinde yaşananları 3G ile yayınladılar. İşçilere müdahale görüntülerinin basına bir şekilde yansıması ve tepkiler üzerine gazeteciler bir süre sonra görevlerini yapabilir hale geldiler.

“Seyahat hakkı engellendi”
TEKEL işçilerinin eylemine dönük hukuksuzluklar işçilerin eylem yapma hakkının ellerinden alınmasıyla bitmedi, Ankara’ya gelen işçilerin otobüsleri durduruldu, araçlar şehre sokulmayarak bazı araçlara el konuldu.

Sabahın erken saatlerinde polislerin, işçileri taşıdığı tespit edilen ve plakaları önceden bildirilen otobüsleri durdurmasının ve araçları şehre sokmamasının yasal bir dayanağı bulunmadığını ifade eden Urfa “Anayasanın, seyahat özgürlüğünü düzenleyen 23. maddesi açıkça herkesin seyahat hürriyetine sahip olduğunu, bu hakkın ancak suç soruşturma ve kovuşturma sebebiyle ve suç işlenmesini önlemek amacıyla kanunla sınırlanabileceğini belirtmiştir. TEKEL işçilerinin Türk-iş binasına gitmesi herhangi bir suç ve kovuşturma sebebi konusu oluşturmayacağına göre valiliğin yazılı emrinin herhangi bir yasal ve hukuki dayanağı bulunmadığı gibi tamamen keyfi ve siyasi bir karar olduğu anlaşılmaktadır” ifadelerini kullandı.

“İşçiler düşünceleri nedeniyle suçlanamaz”
Çeşitli engelleme girişimlerinin ardından Sakarya Meydanı’na giren işçiler açık bir şekilde provokasyona maruz kaldı. Sabah saatlerinde Ankara’ya giriş yapması engellenen, kahvaltı yaptıkları sırada polis tacizine maruz kalan, sonrasında polis müdahalesi yapılan işçiler Sakarya Meydanı’na girdikleri andan itibaren de açıklama yapmaları engellenmeye çalışılmıştı.

Meydanda toplanan işçilerin dağılması yönünde sık sık uyarı yapan polis, “ciddi” ihbar aldıklarını belirterek, kitle arasında kötü niyetli, elinde molotof kokteyli olan kişiler olduğunu iddia ederek esnafa ve eyleme katılan “meraklı kişiler”e eyleme destek vermemesi için çağrı yapmış ve işçileri fiziksel müdahaleyle tehdit etmişti.

“Anayasanın “Düşünce ve kanaat hürriyetini” düzenleyen 25. maddesi, “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetini” düzenleyen 26. maddesi ve “toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkını” düzenleyen 34. maddesi hükümleri açıkça ihlal edilmektedir” diyen Urfa, 25. maddenin herkesin düşünce ve kanaat hürriyetine sahip olduğunu ve bu nedenle suçlanmayacağını, 26. maddenin ise kişilerin düşüncelerini tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkını koruma altına aldığını kaydetti.

Anayasanın 34. Maddesi’nin herkesin önceden izin almaksızın silahsız ve saldırısız toplantı ve gösteri yürüyüşü yapabileceğini düzenlediğini belirten Urfa, “Yine bu hakkın kullanımının sınırlandırılması ancak anayasada sayılı olarak sayılan nedenlerle yapılabileceği hükmündedir. Kaldı ki TEKEL işçilerinin kendi sendika konfederasyon binası önüne gitmek istemesi, Ankara valiliğinin belirttiği gibi gösteri yürüyüşü kapsamında da değerlendirilemez, bu nedenle de herhangi bir yasal bildirime tabi değildir” açıklamasında bulundu.

(soL - Haber Merkezi)