AKP için bomba ile kitap farksız

İçişleri Bakanı Şahin’in aydınları hedef alan sözleri, daha önce çeşitli aralıklarla gazetecilere ve yazarlara kinini kusan Erdoğan’ın açıklamalarıyla birlikte düşünüldüğünde AKP’nin aydınlara karşı düşmanlığının bir parti politikası olduğu ortaya çıkıyor.

Marmara Yöneticiler Federasyonu'nun İstanbul’da (MAYFED) düzenlediği iftara katılan İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin, yaptığı açıklamalarla BDP’yi ve aydınları hedef aldı.

PKK’nin belirli tarihlerde saldırılar gerçekleştirdiğini söyleyen Şahin, Abdullah Öcalan’ın doğum günü olan 4 Nisan’da eylemler planlandığını, 8 Mart ve 1 Mayıs gibi günlerin de provokasyon için kullanıldığını iddia etti. Şahin ayrıca 5-7 Temmuz tarihleri arasında Lalis Yaylasında yapılan Koyun Kırpma Şenliği’nin PKK’nin dağ yapılanmasına insan kazanmayı amaçladığını iddia ederek bu tür organizasyonlara izin vermeyeceklerini dile getirdi.

Newroz’da yaşattıkları devlet terörünü de meşrulaştırmaya çalışan Şahin, izinsiz gösterilerde 60-70 bin kişinin toplandığını, eğer Newroz’a izin verilseydi, bu rakamın 500 bini bulacağını iddia söyleyerek, "kimin kime kurşun attığı bilinmeyecekti" şeklide iddialarda bulundu.

Şahin: “Havan mermisiyle işime gelmeyen yazıların bir farkı yok”
Konuşmasında BDP’ye ve aydınlara da saldıran Şahin, BDP’yi kukla siyasi parti olarak niteledikten sonra aydınları hedef alan şu sözleri söyledi:

"Ülkenin olağanüstü gündemi sadece çatışma alanı ile ilgili değildir, bu çatışma İstanbul'da kalemle devam ediyor, İstanbul'da kitapla devam ediyor. Geçimli'de atılan havan mermisiyle burada, Ankara'da yazılan yazıların bir farkı yoktur"

Kendisine karşı yapılan eleştirilerin haksız olduğunu iddia eden Şahin, kendisini eleştirenlere şu sözlerle yüklendi:

“Bana, 'edep yahu' diyenler Geçimli saldırısında ne yazdılar, ne dediler merak ediyorum. O zaman ben de diyorum ki 'İnsaf yahu insaf'. Kılın kıpırdamıyorsa sana zavallı desem kopyacılık olur. İnsaf diyorum.”

Saldırgan çizgideki tutarlılık dikkat çekiyor
Şahin’in aydınlara karşı söylediği saldırgan sözlerin, iki gün önce bir televizyon programında açıklamalar yapan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın medyaya karşı yönelttiği suçlamalar ve tehditlerle olan benzerliği, AKP’nin gazetecilere, yazarlara, aydınlara karşı saldırgan çizgisindeki tutarlılığı gözler önüne serdi. Şahin Havan topuyla yazı arasındaki farkı göremezken, Erdoğan da geçtiğimiz yıl yaptığı açıklamalarla bomba ile kitap arasındaki farkı göremediğini ortaya koymuştu.

Erdoğan kitabı bombadan ayırt edemediğini itiraf etmişti
Başbakan Erdoğan’ın aydınlara karşı daha önce de benzer açıklamaları olmuştu. Erdoğan, geçtiğimiz yıl Nisan ayında Strasbourg’ta yapılan Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi Toplantısı’nda Ahmet Şık’ın yazdığı İmamın Ordusu kitabının toplatılmasına ilişkin gelen bir soruyu şu şekilde yanıtlamıştı:

“Bu kitapları toplatan ben değilim. Tutuklanan medya mensuplarının elindeki belge ve bilgilerin ardında bir şey var ki yargı hemen tedbir istiyor. Bakın bir örnek vereyim. Bombayı kullanmak suçtur. Bombanın hazırlanmasında kullanılan malzemeleri kullanmak da suçtur. Bunun ihbarı gelmişse güvenlik güçleri bunu toplamaz mı?”

Daha sonra 2011 Temmuz ayında NTV’de bir programa katılan Erdoğan, bomba benzetmesinden rahatsız olan gazetecilerin “Kitap yazmak nasıl terör olur?” sorusuna “öyle kitaplar vardır ki bombadan daha tesirlidir” sözleriyle yanıt vermişti.

KCK davalarına ilişkin de konuşan Şahin, KCK’nin hafife alınacak bir yapı olmadığını, sivil, düşünsel ve siyasi bir yapılanma diye geçiştirilecek bir yapı olmadığını savunarak şunları dile getirdi:

“Herkes tek başına devlet mi olur, köle mi olur onu bilemeyiz. Bu ülkede KCK'ya karşı yapılan devletin çalışmasıdır, benim şahsımın çalışması değildir. Yargı ve güvenlik güçlerinin ortak çalışmasıdır.”

(soL - Haber Merkezi)