AKP hep iyi çocuk

Vaşington senaryolarında AKP'ye mutlaka yer açılıyor.

soL (HABER MERKEZİ) Türkiye'deki siyasiler de Türkiye için yazılan senaryolarda kendilerine rol kapma telaşında. Özellikle AKP kadrolarının bu düşünce kuruluşlarıyla yakın ilişkide olduğu biliniyor. 22 Temmuz seçimleri öncesinde AKP'li milletvekilleri Egemen Bağış, Reha Denemeç ve Mevlüt Çavuşoğlu'dan oluşan AKP heyeti Vaşington'da Brooking Institute, Ulusal Demokrasi Enstitüsü (NDI), Uluslararası Etüdler Merkezi (CSIS) gibi kuruluşların yetkilileriyle toplantılar gerçekleştirmişti.

Demokratlara yakınlığıyla bilinen ve Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'ın da çalıştığı düşünce kuruluşu Brooking Institute, geçen ay düzenlediği konferansta AKP'nin kapatılmasının darbeden farksız olduğu ve ABD ile AB'nin bu duruma kayıtsız kalmayacağı yorumunu yaptı. Toplantıda konuşan ABD Dışişleri Bakanlığı eski yetkilisi Nicholas Burns de, Cumhurbaşkanı Gül ve Başbakan Erdoğan'ın güvenilir ortaklar olduğunu ve Türkiye'nin dünyadaki görünürlüğünü artırdıklarını söyledi.

Türkiyeli yazarlar rapor kovalıyor
Vaşington merkezli Türkiye senaryolarının üretilmesi ülkemizde olağan karşılanıyor. Hatta bunların "uçuk"luk seviyesiyle orantılı olarak rağbet görmesi, bu fikir üretim merkezlerinin para karşılığında yaptığı işin önemine atfediliyor. Türkiye'de söz konusu raporların bu kadar önemsenmesine yol açan asıl faktör ise çeşitli kuruluş ya da kişilerin Türkiye bayiliğini üstlenmişe benzeyen gazeteciler. ABD ya da İngiltere'de hazırlanan raporları kimi zaman kendi takipleri sonucu kimi zaman da kurdukları özel ilişkiler sayesinde gündemimize taşıyan yazarlarımız var.

Bu köşe yazarlarının önemli bölümü AKP'nin düşünce kuruluşlarıyla kurduğu organik bağın dışardan destekçisi görevini üstleniyor. Bugünlerde sıklıkla başvurdukları malzemeler arasında AKP'nin kapatılması, buna bağlı olarak AB üyeliğinin gecikmesi, demokrasinin geri plana atılması, yargının siyasete müdahil olması ve AKP'nin ılımlı islam formatı üzerinden yazılan senaryolar bulunuyor.

Gündem oluşturmak değil, meşrulaştırmak
Serdar Turgut ve Cengiz Çandar gibi liberal yazarlar, bu senaryoları ABD'nin dış politikasının olmazsa olmazı olarak kabul edip, demokrasi ve ABD'nin hakim dış politikasının 'acı ama gerçek' olarak kabullenilmesi gereken uzantıları olarak destekliyorlar. Yazarlar, Türkiye için yazılan bu senaryoların gerekli olduğu konusunda hemfikir. Çandar, Hudson Institute'un geçen yılki raporunu ciddiyetten çok zevzeklik üzerine kurulu olduğunu teslim etmesine rağmen, bütün bu senaryolara Türkiye şartlarının izin verdiğini teslim ediyor. Beyoğlu'nda çok sayıda insanın hayatına mal olacak bir eylemi ya da Anayasa Mahkemesi başkanına suikasti Türkiye`de yaşanmakta olan gerçekler olarak lanse ediyor.

AKP'nin kadrolu gazetecileri olarak çalışan Yeni Şafak gazetecilerinden İbrahim Karagül de Vaşington'dan gelen yorumlara ve senaryolara en çok kulak verenlerden. ABD Başkanı George Bush'un "Üçüncü dünya savaşının çıkmasını istemiyorsak, İran'ın nükleer silaha sahip olmasını engellemeliyiz" sözünü bölgenin ve dünyanın ne vahim tehditlerle yüz yüze olduğunun açık kanıtı olarak kabul ederek "Biz bunu abarttıysak dünyanın en güçlü ülkesinin başkanı da abartmış" demektir diyerek senaryonun gerçekliğine dikkat çekmiş ve "sessiz ve derinden devam eden küresel bölünmeyi" meşrulaştırmıştı.

Fehmi Koru ve Yasemin Çongar gibi yazarlar da, AKP'nin kapatılmasından doğacak marazların dile getirilmesinde senaryolardan fazlasıyla yararlanıyor. Özellikle bir ülkede yaklaşık yüzde 50 oy almış bir partinin kapatılmasının demokrasiye vereceği darbeyi vurgulayan yazarlar buna işaret eden her analizi Türkiye gündemine taşıyorlar.

Akşam Gazetesi yazarlardan Güler Kömürcü ise Vaşington imzalı senaryoların daha çok TSK ile bağlantılı kısımlarıyla ilgileniyor. En son TSK bünyesinden yeniden şekillenen Gayrı Nizami Harp konusuna değinen Kömürcü, Pentagon'un gayri nizami harp koşullarında savaşa hazırlandığını yeni global koşulların bunu gerektirdiğini ilan ettiğini bu çerçevede TSK'nın da bu yeni konsepte uygun hazırlık yapmasının neden tuhaf karşılandığını sorguluyor. Kömürcü'ye göre, Türkiye'yi ABD'ye AKP'nin projeleri değil, stratejik ortaklığın temelinde duran TSK'nın bölgesel açılımları bağlamalı.