AKP başkansız kalacak

AKP yerel seçimlere hazırlık sürecinde adaylık kritelerini açıklamaya devam ediyor. Adaylık kritelerine ise AKP'liler bile uymuyor.

soL (HABER MERKEZİ) AKP'nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Tanrıverdi, geçtiğimiz gün il başkanlarıyla yapılan toplantıda, 2009 yerel seçimlerindeki oy hedefinin yüzde 60 olduğunu ifade etti. Aynı toplantıda, AKP'den aday olmak isteyenlerde aranan özellikler, "iyi bir görüntü vermek ve güven telkin edici olmak"tan "misyon ve vizyon sahibi" olmaya, "kendini değil kenti düşünen bir yapı"dan "demokratik kültüre sahip" olmaya dek, 14 madde halinde sıralandı.

AKP'li yetkililerin açıkladığı adaylık kriterleri gözönüne alınır ve yeniden aday gösterilecek mevcut belediye başkanlarının beş yıla yaklaşan kent yönetimi pratiğine bakılırsa, bu "temiz" kriterlerle "AKP başkansız kalacak" demenin bir sakıncası kalmıyor. Belediye başkan adaylarının anket yapılarak halka sorulacağı söylense de, "yeni" adayların AKP çatısı altında yerel yönetimlere gelmeye çalışmakla, mevcutlardan "farklı" olduğu da iddia edilemiyor.

Yerel yönetimlerde güç merkezi iktidarda
AKP'nin 2002 genel seçimlerinde yüksek oy oranıyla iktidar olması ve takip eden 2004 yerel seçimlerinde 3 bin 225 belediyenin yarısından fazlasını ele geçirmesiyle birlikte, yerel yönetimler daha da fazla önem kazandı. Özellikle son bir-iki yıl içerisinde yaşanan ve şimdilerde hem mevcutların hem de yavaş yavaş belirginleşmeye başlayan adayların üzerinden girilen ve önümüzdeki dört ay boyunca artacağı öngörülen partiler arasındaki yerel seçim savaşları ise, zeminin AKP iktidari ile birlikte daha da fazla kirlendiğinin göstergesi oldu.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın geçtiğimiz günlerde, belediye başkanlarının görevden alınması konusunda AKP hükümetine ve bakanlığa yönelik eleştirileri yanıtladığı konuşması, bu kirli zeminin varlığına bir kez daha işaret etti. Atalay'ın konuşmasında dikkat çeken nokta, "seçilmiş" belediye başkanını görevden almanın vatandaşı cezalandırmak anlamına geleceğini belirterek AKP'nin "adaletli" davrandığına özel bir vurgu yapması oldu. Atalay bu vurguyu, İçişleri Bakanlığı'nın görevden aldığı belediye başkanlarının çoğunluğunu AKP'lilerin oluşturduğunu belirterek güçlendirmeye çalıştı.

Oysa, iktidar partisinin yerel yönetimler üzerindeki belirleyici gücünün göstergelerinden biri olan "görevden alma" yetkisi, sınırlı sayıda örnekte, AKP'nin "siyasi" davrandığı eleştirilerini haklı kılacak şekilde kullanıldı. Geri kalanlarsa, ortaya serilen kirlilerin "seçilmiş"e karşı "merkez"in gücüyle, gözönünden uzaklaştırılması çabası oldu.

İçişleri 23 belediye başkanını görevden aldı
Belediye başkanlarını kolay kolay görevden almadıklarını ifade eden Atalay, "kılı kırk yardıklarını" iddia etti. Bakan Atalay, 2008'in ekim ayı itibariyle 23 belediye başkanının açığa alındığını belirterek, "belediye başkanlarının 16'sı tutuklama, beşi müfettiş veya kontrolör teklifi üzerine, ikisi hakkında yürütülen yargılama nedeniyle görevden uzaklaştırılmıştır. 11 belediye başkanının tutukluluk hali devam ediyor, beşi tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı" dedi.

Muhalefet milletvekillerinin, görevden alınan belediye başkanlarının partilere göre dağılımını sorması üzerine Atalay, AKP'den sekiz, ANAP'tan dört, CHP'den üç, MHP'den üç, DYP'den üç ve DTP'den de iki belediye başkanının açığa alındığını söyledi. Atalay ayrıca, bakanlığının belediye başkanları hakkında 2004'te 907, 2005'te 586, 2006'da 432, 2007'de 866, 2008'de ise 399 araştırma ve inceleme yaptığını söyledi.

Hangi "seçilmişler" ayıklandı?
Belediye başkanlarının İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alınma tarihlerine bakıldığında son iki senede artış olduğu gözleniyor. Nedenler ise çoğunlukla yolsuzluk, rüşvet, irtikap, evrakta sahtecilik, kayırmacılık, devlet malını kötüye kullanma olarak ortaya çıkıyor.

Seçimin yapıldığı 2004 yılında belediye başkanları hakkında yapılan şikayetlerin zirve yapmasının, yerel seçim sonuçlarının değişik kesimler tarafından kabullenilmeyip "açık arama"yla açıklanması mümkün olsa da, aslında "seçilmişler"in daha en başından "iyi yönetmek" üzere gelmediği sonucuna da işaret edebiliyor.

İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın dediği gibi, tabloya bakıldığında büyük oranda belde belediye başkanlarının görevden uzaklaştırıldığı görülüyor. Rant olanaklarının beldelere oranla çok daha fazla olduğu ilçe, il ve büyükşehir belediyelerinde neler olup bittiği ise gizli kalıyor.

Yolsuzluğun kalesi AKP kimleri feda etti?
AKP'li belediye başkanları genellikle yolsuzluk yapma suçlarıyla görevden alındı.

-Van'a bağlı Edremit İlçesi'nin AKP'li Belediye Başkanı Hecer Bayram, "çıkar amaçlı suç örgütü kurmak, yönetmek ve silahlı isyan çıkarmak" gerekçesiyle tutuklandı ve 2004 yılının Ağustos ayında İçişleri Bakanlığı tarafından belediye başkanlığı görevinden uzaklaştırıldı.

-İstanbul'un Büyükçekmece İlçesi'ne bağlı Tepecik Beldesi'nin AKP'li Belediye Başkanı Rafet Yıldız, görevini kötüye kullandığı ve "irtikap" suçu işlediği gerekçesiyle yargılanarak
10 ay hapis cezasına çarptırıldı. 2006 yılının Eylül ayında görevden uzaklaştırılan Halil Yıldız'ı tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk eden Büyükçekmece Savcısı, olayın üzerinden bir hafta geçmeden Mardin'e tayin edildi.

-Bursa'nın Osmangazi İlçesi'ne bağlı Emek Beldesi'nin AKP'li Belediye Başkanı Yakup Aktaş, "ihaleye fesat karıştırmak" ve "rüşvet almak" suçlamasıyla gözaltına alındı. Üç dönemdir aynı beldede belediye başkanlığı yapan Aktaş 2007 yılının Ekim ayında görevden alındı.

-Mersin'e bağlı Dorukkent İlçesi'nin AKP'li Belediye Başkanı Şükrü Kartal, "rüşvet almak", "zimmet", "görevi kötüye kullanmak", "dolandırıcılık", "ihaleye fesat karıştırmak" ve "uyuşturucu ve uyarıcı hap bulundurmak" suçlarından tutuklandı. Jandarma marifetiyle yapılan tutuklama sonrasında, parti çevrelerince "AKP'ye Ergenekon mesajı veriliyor" söylentileri çıkarıldı. Şükrü Kartal 2008 yılının Mart ayında görevden alındı.

-Antalya'nın Korkuteli İlçesi'ne bağlı Bozova Beldesi'nin AKP'li Belediye Başkanı Halil Okutan, "ihaleye fesat karıştırmak" ve "zimmete para geçirmek" suçlamalarıyla tutuklanarak cezaevine konuldu. 2008 yılının Nisan ayında görevden alınan Okutan, 2004 seçimlerinde yüzde 46 oy oranı ile seçilmişti.

-İzmir'in Buca İlçesi'ne bağlı Kaynaklar Beldesi'nin AKP'li Belediye Başkanı Mustafa Karagülmez "ihaleye fesat karıştırmak", "yolsuzluk", "rüşvet almak", "görevi kötüye kullanmak", "silah kaçakçılığı", "ateşli silahlar kanuna muhalefet", "resmi belgede sahtecilik" ve "dolandırıcılık" suçlamalarıyla tutuklandı. İncelemelerde, 22 ayrı ihalede yolsuzluk yapıldığı saptandı. Başbakan Tayyip Erdoğan'ın İzmir ziyaretinde düzenlenen toplu katılım töreniyle ANAP'tan AKP'ye geçen Karagülmez 2008 yılının Temmuz ayında açığa alındı.

Atalay başkanları kimden saydı?
İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın verdiği bilgilerden, görevden alınan kimi belediye başkanlarını hangi partinin üyesi olarak kabul ettiği belirsizliğini korudu.

Kütahya'nın Simav İlçesi'ne bağlı Kalkan Beldesi Belediye Başkanı Zafer Yumuk'un "rüşvet almak" suçlamasıyla tutuklandı. 2007 yılının Mart ayında görevden alınan Zafer Yumuk 2004 seçimlerinde seçildiği parti olan AKP'den istifa ederek MHP'ye katılmıştı.

İstanbul'un Ümraniye İlçesi'ne bağlı Yenidoğan Beldesi Belediye Başkanı Hakan Örüng, imar planlarında usulsüzlük ve milyarlarca dolarlık yolsuzluk yaptığı için 2007 yılının Aralık ayında İçişleri Bakanlığı tarafından görevden alındı. İşin ilginç tarafı, İçişleri'nin müdahalesinden kısa bir süre önce AKP'den ihraç edilmesi ve parti yetkililerin "zaten ihraç etmiştik" diyebilmesi oldu.

İstanbul'un Tuzla İlçesi'ne bağlı Akfırat Beldesi Belediye Başkanı ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'e yakınlığıyla bilinen Hilmi Yıldız "orman arazisini imara açmak", "kendisi ve çevresine arazi rantı sağlamak", "kamu arazilerini yakınlarına vermek" ve "evrakta sahtecilik yaparak ihale düzenlemek" iddiaları üzerine İçişleri Bakanlığı tarafından 2008 yılının Ağustos ayında görevden alındı. Hilmi Yıldız'ın AKP'den de ihraç edildiği belirtildi. AKP ağırlıklı Belediye Meclisi'nin seçtiği yeni başkan AKP'li Muhammet Sakıp Kurt'un hakkında da kesinleşmiş hapis cezası olduğu biliniyor.

Sıradaki AKP'li belediye başkanları
Atalay'ın 11 Ekim 2008 tarihi itibariyle verdiği bilgilerden sonra da suç işleyen veya suç işledikleri belirlenen belediye başkanları oldu.

İzmir'e bağlı Buca İlçesi'nin eski DSP'li yeni AKP'li Belediye Başkanı Cemil Şeboy hakkında, 17 Ekim 2008 tarihinde "görevi kötüye kullanma" suçlamasıyla ayrıca soruşturma açıldı.

Ordu'nun Akkuş İlçesi'ne bağlı Seferli Beldesi'nin eski DSP'li yeni AKP'li Belediye Başkanı Kaya Filiz, uyuşturucu madde imalatı ve kenevir ekimi suçlamasıyla 1 Kasım 2008 tarihinde tutuklandı. Kaya Filiz tutuklanarak Ünye Kapalı Cezaevi'ne gönderildi.

Sıralanan bu örnekler dışında, şikayetlere rağmen haklarında soruşturma açılmamış, açıldığı halde sonlandırılmamış sayısız belediye de AKP'nin kadroları tarafından yönetiliyor. Diğer partilerden seçilmiş belediye başkanlıkları için de sayısız yolsuzluk haberleri basına yansıyor.

Dişli gitti, belediye başkanının akıbeti ne oldu?

İçişleri Bakanı Atalay, en çok AKP'li belediyelerin üzerine gidildiğini söyleyerek AKP'nin "adaleti"ni kanıtlamaya çalışırken, kimi başka gerçekler de ortadaydı.

AKP Genel Başkan Yardımcısı Şaban Dişli'nin istifasına neden olan İstanbul'a bağlı Silivri İlçesi'ndeki arsa skandalının kilit ismi olan işadamı Mehmet Karasu'nun Silivri Belediye Başkan Yardımcısı Namık Öndeş'e 80 bin YTL gönderdiğini gösteren banka havalesi geçtiğimiz Eylül ayında ortaya çıkmıştı. İnşaat mühendisi AKP'li Silivri Belediye Başkanı Hüseyin Turan, kaçak yapılaşmaya göz yumduğu gerekçesiyle TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası tarafından geçici süreyle meslekten men edildi, fakat İçişleri Bakanlığı Turan hakkında soruşturma izni vermedi.

Beşir Atalay zanlı belediye başkanı ile ortak çıktı. Görevden alabilecek mi?
27 Ekim 2008 tarihinde basına yansıyan bir habere göre, Almanya'daki Deniz Feneri e.V davasının ilişkiler zincirinde bir halka daha açığa çıktı ve İçişleri Bakanı Beşir Atalay'ın, Almanya'daki soruşturma kapsamında aranan AKP'li bir belediye başkanıyla ortak olduğu belirlendi. 2004 yılında Alman Darmstadt Savcılığı'nın yürüttüğü dolandırıcılık soruşturması kapsamında Yimpaş Yönetim Kurulu Başkanı Dursun Uyar'la birlikte arananlar listesinde yer alan ve halen Kırıkkale İli Belediye Başkanlığı görevini sürdüren AKP'li Veli Korkmaz'ın, 1998 yılında İçişleri Bakanı Beşir Atalay, RTÜK Başkanı Zahid Akman ve Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman'la iş ortağı olduğu öğrenildi.

Akman ve Karaman, Alman mahkemesi tarafından Deniz Feneri e.V davasında "yolsuzluğun Türkiye'deki asıl failleri olarak" gösterilmiş, Bakan Atalay da hem Yimpaş soruşturmasında hem Deniz Feneri soruşturmasında hemen harekete geçmemekle eleştirilmişti. Bakan Atalay, Nehir Medya Yayıncılık Filmcilik Tanıtım Sanayi ve Ticaret AŞ'nin RTÜK Başkanı Akman ve Kanal 7'nin sahibi Karaman'la birlikte hem kurucu ortağı hem de yönetim kurulu üyesiydi.

Kırıkkale Belediye Başkanı Veli Korkmaz, Almanya'daki soruşturmanın yürütüldüğü tarihlerde belediye başkanı olabilmek için seçim kampanyaları yürütüyordu. Veli Korkmaz, arandığı tarihten bir ay sonra, 2004 yerel seçimlerinde AKP'den Kırıkkale belediye başkanı oldu.