Adil Kurt: 'Blöf yapmıyoruz ölümü göze aldık'

Açlık grevine neden başladığını açıklayan BDP Hakkari Milletvekili Kurt, Erdoğan'ın blöf suçlamasına "umudun, sözün bittiği yerdeyiz. Biz burada ölümü göze alarak başladık. Blöf yapmıyoruz" sözleriyle karşılık verdi.

Radikal Gazetesi'nden Rıfat Başaran'ın haberine göre cezaevlerinde açlık grevleri 62. gününde sürerken, “onların yükünü biz alıyoruz” diyerek süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan BDP Hakkari Milletvekili Adil Kurt, açlık grevine neden başladığını açıkladı.

Kurt, parti olarak eylem kararı almalarının ardından ilk gönüllü olanlardan birisi olduğunu belirterek, bunun nedenini şöyle anlattı:

“Son 15 gün içerisinde benim de içinde bulunduğum milletvekilleri, Hükümet üyeleriyle onlarca görüşme yaptı, çözümü konuştu. Ama bu görüşmeler sonucu edindiğim izlenim şudur: Hükümet herhangi bir adım atma niyetinde değil. Adalet Bakanı Sadullah Ergin, her görüşmemizde ‘Çözmemiz gerekiyor, ama zamana ihtiyacımız var’ dedi. Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, ‘Bizim de elimiz kolumuz bağlı’ dedi. Sorunun Bakan Ergin’in veya Atalay’ın nezdinde kilitlendiğini düşünmüyoruz. Ama söylesinler, ellerini kollarını kim bağlıyor? Hiçbir bakan, Başbakan Erdoğan’a rağmen inisiyatif geliştirmiyor.

Görüştüklerimiz, ‘Sayın Başbakan’ı ikna etmemiz gerekiyor’ diyor. Hükümet ısrarla BDP’nin bu süreçte etkili bir söz söyleyebilme kanallarını tıkadı. Adalet Bakanı, ‘anadilde savunma için Hükümet tasarısını hazırladık Meclis’e gönderiyoruz’ diyor. Ama biz bazı bakanların imza atmaktan imtina ettiğini biliyoruz. Biz cezaevindeki insanlara dönüp nasıl ‘Biz görüşüyoruz, bize güvenin’ diyeceğiz. Bir çok tecrübemiz vardı. Ama son açıklama, son tecrübemiz oldu. Hükümet sözcüsünün açıklamasının ardından iki avukat başvurdu, niye koster onarılmadı? Söylediğini yapmayan bir hükümet var ve o tutum bizi bu noktaya taşıdı. Son bir yılda öyle şeyler yaşadım ki ölü insan bedenlerine dokundum. Roboski’de, Kazan’da yanmış ceset parçalarını elbiselerinden ayırmak zorunda kadım. Bunu milletvekili olarak yaptım. Bu etkinin altında siyaset yapmak çok zor. Biz açlık heveslisi değiliz. Eğer buna mecbur kalmışsak, bir milletvekili olarak artık sözün anlamsızlığını düşündüğümüz içindir. Kürt Sorununu çözmek için başka yollarda vardır illa ki... Bu yolu bugüne kadar hiç denemedik. Denenmemiş yolları açabilmek için biz bu eylemdeyiz. Türkiye’de sağduyunun galip geleceğini ifade ediyoruz.”

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın açlık grevlerini "blöf" olarak değerlendirdiği açıklamasına da cevap veren Kurt şunları söyledi:

“Bir milletvekili niye böyle bir eyleme başvursun. Umudun, sözün bittiği yerdeyiz. Biz burada ölümü göze alarak başladık. Blöf yapmıyoruz. Açlık grevine katılmak için sabah erken evden çıkarken, çocuklarım uyuyordu. Onları uyandırmadım. Saçlarını okşadım ve yola koyuldum. Onlara bişey anlatamadım çünkü, benim dahi anlayamadığım bu akıl tutulmasını onlara nasıl anlatacağımı bilemedim..”

"Sorumluluğu üzerimize alıyoruz"
Eyleme başlamalarının kaçınılmazlığını vurgulayan Kurt şöyle devam etti:

“Umudun, sözün bittiği yerdir burası. Bir milletvekili bedenini ölüme yatırıyorsa, bunun nedeni iyi düşünülmeli. Biz siyaset yapmak için bu yola başvurduk. Ankara’nın, Kürt Sorununun çözümünde temel aktör olduğunu düşündüğümüz için Meclis’teyiz. Buraya gelerek Ankara’yı terk etmiyoruz. Halen Ankara sözünü söylesin ve çözümün merkezi olsun istiyoruz. Cezaevindeki Kürt tutsaklar, ikna edilip eylem sona ererse, biz de eylemi bırakacağız ve Meclis’te siyasete devam edeceğiz. Ama çözüm gelmezse biz de sonuna kadar gideceğiz. Biz cezaevlerinde ölümlerin çıkmaması için sorumluluğu üzerimize alıyoruz. Bu talepler için ölmesi gereken biri varsa milletvekili olarak biz hazırız.”

"Çok sigara içme olur mu"
Eyleme katılacağını eşiyle paylaştığını anlatan Kurt, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Evden çıkarken çok duygusaldım. Niye bu kadar büyük bir akıl tutulmasının içerisindeyiz, anlamakta zorluk çekiyorum. Biz çok mu olmayacak şeyler istiyoruz. Bir insanın kendi anadilini istemesinden daha makul, daha insani ne olabilir. İnsanlar ölmesin ‘Kürt sorununu müzakere yoluyla çözelim’ demek niye bu kadar zor? Evden erken saatlerde çıktım, çocuklarım daha uyuyordu. Uyandıramadım. Çocuklarıma baktım, saçlarını okşadım ve çıktım. Bu akıl tutulmasını nasıl anlatacağımı bilemedim. Eşime söylediğimde gülerek karşıladı. Evden çıkarken telkini ‘Çok sigara içme’ oldu. Biz ailece bu siyasetin bedel gerektirdiğinin farkındayız. Ama tabi ki herkes üzülüyor. Çünkü bu işin hangi sonuca götüreceği konusunda bir belirsizlik var. Ama bu riski de göze alıyoruz. Biz, Kürt Sorununa mahallesinden veya köyünden bakan birisi değiliz. Bunun sorumluluğunu hissediyoruz. Bir asker cenazesi, polis cenazesi veya gerilla cenazesiyle ilgili haber duyunca, sorumluluğumuzu bir kez daha anımsıyoruz. Sabah uyandığımda ilk işim, dün gece ne olmuş diye internete bakmak oluyor. Çoğu zaman gece uyurken ‘bu gece ölüm yaşanmasın’ diye dua etmişimdir.”

Komisyon arkadaşlarım üzüldü
Kurt, eyleme başlamadan bir gün önce, geç saatlere kadar TBMM’de üyesi olduğu siyasi etik komisyonu çalışmalarına katıldığını belirterek şöyle konuştu:

“Toplantıdan çıkarken, komisyon arkadaşlarıma açlık grevine başlayacağımı anlatarak vedalaşıp çıktım. Birisi AKP’li, diğeri CHP’li, bir diğeri MHP’li... Üzüldüklerini hissettim. Beni ‘yakında görüşmek umuduyla’ diyerek yolcu ettiler. Bu akıl tutulmasının neye malolacağının idrakı içinde olduklarını biliyorum.”