Türkiye’nin Avrupa Birliği(AB) üyeliğini destekleyenlerin oranı azalmaya devam ediyor. Müzakerelerin başladığı dönemde zirve yapan destek, aradan geçen yıllarda hızla eridi. O dönemde AB’ye karşı çıkanlara neredeyse deli muamelesi yapılırken, AB ile ilgili eleştiriler de görmezden geliniyordu.
Destek yüzde 38
Akdeniz Üniversitesi Avrupa Birliği Araştırma ve Uygulama Merkezi (AKVAM) Müdürü Doç. Dr. Erol Esen, Anadolu Ajansı’na 9 Kasım’da açıklanması beklenen İlerleme Raporu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Yapılan yasal düzenlemeler nedeniyle raporun olumlu olacağını söyleyen Esen, ''Müzakerelere açılan toplam 13 başlıktan şimdiye kadar sadece bir tanesinin kapatılabilmiş olması ne Türkiye için, ne de AB için bir başarı sayılmamalı'' dedi.
Bu tablonun, AB üyelik sürecine halkın desteğini de etkilediğini belirten Esen, “Merkezi ABD'de bulunan düşünce kuruluşu Marshall Fonu'nun yaptığı bir araştırmaya göre Türkiye'nin AB hedefine destek giderek düşmekte, Türk halkı bu konudaki ümidini de yitirmek üzere. Sözü geçen araştırmaya göre Türkiye'de AB üyeliğini destekleyenlerin oranı bugün ancak yüzde 38 civarında bulunuyor. Oysa müzakerelere giden yıllar olan 2004-2005'te bu destek yüzde 80'lere ulaşmaktaydı. Türkiye'nin bir gün AB üyesi olacağına inananların oranı ise çok daha düşük görünüyor” dedi.
Girileceğine inananlar daha da düşük
AB’yi destekleyenlerin oranının hızla düştüğüne dikkat çeken Esen, AB’ye girileceğine inananların oranının ise daha düşük olduğunu belirtti. Esen, “Aynı araştırmaya göre Türkiye'nin bir gün AB üyesi olacağına inananların oranı ise sadece yüzde 26” dedi.
“Dış destek de düşüyor”
Türkiye’nin AB üyeliğine AB üyesi ülkelerin verdiği desteğin de düşmekte olduğunu belirten Esen, “Alman halkının Türkiye'nin AB üyeliğine verdiği destek ise bugün yüzde 16 ile yeni bir taban yapmış görünüyor. Bu oran müzakerelere başlamadan önceki dönemde yüzde 56'lara kadar ulaşmaktaydı” dedi.
“Yasal düzenlemeler olumlu”
İlerleme Raporu’nun olumlu olacağını söyleyen Esen, bunun nedeninin de yapılan yasal düzenlemeler olduğunu belirtti. Türkiye'nin bu süreçte basın ve ifade özgürlüğünün yanı sıra yargının tarafsızlığı konusunda da önemli eleştirilere hedef olmasının beklendiğini kaydeden Esen, son bir yılda ancak iki yeni başlıkta müzakerelerin açılabildiğini de hatırlattı.
Eleştirenlere saldırılıyordu
AB ile müzakerelerin başlamasına karar verildiği dönemde Türkiye’de AB’ye verilen destek en üst seviyeye çıkmıştı. Bu dönemde neredeyse bir hezeyana dönüşen AB süreci, her derdin çözümü olarak sunuluyordu. AB’ye karşı çıkanlar ise bu argümanların gerçekçi olmadığı, yasal düzenlemelerin bir demokratikleşme anlamına gelmeyeceği, AB’nin tarımda bir yıkım anlamına geleceği, müzakere sürecinin ne zaman biteceğinin belli olmadığı gibi eleştirilerde bulunuyorlardı.
(soL - Haber Merkezi)