'77 1 Mayıs'ı tanığı Mehdi Beşpınar: 'Solcular arasında önemli bir olay yaşanmadı'

1 Mayıs 1977'de DİSK görevlisi olan ve Saraçhane tarafındaki kortejin güvenlik sorumlusu olarak miting sırasında Maocu gruplarla görüşmeler yapan Mehdi Beşpınar, konuyla ilgili sorularımızı yanıtladı. Beşpınar, DİSK ile Maocular arasında önemli bir sorun çıkmadığını, olayların sol içi şiddet olmadığını belirtti.

Halil Berktay'ın 1 Mayıs 1977 katliamını "sol içi şiddet" olarak gösterme çabalarının yankıları sürüyor. İktidar yanlısı köşe yazarları bugün de katliamın devlet tarafından tertiplendiğine ilişkin açık kanıtları yok sayarak, olayları bir "sol içi şiddet" meselesi olarak gösterme çabalarını sürdürdüler.

soL olarak, 1977 1 Mayıs'ında DİSK kortejinin güvenlik sorumluluğunu üstlenen Mehdi Beşpınar'a o günü sorduk. İşte aldığımız yanıtlar:

"Değil çatışma, gerilim bile yaşanmadı"

1977 1 Mayıs mitinginde DİSK size ne görev verdi?
Miting öncesinde Maocu grupların toplanacağı Saraçhane tarafında güvenlik sorumlusu olarak görevlendirilmiştim. Miting öncesinde bu gruplar bildiri yayınlamıştı, Saraçhane'de toplanacaklarına dair. DİSK yönetimi de, bu gruplarla geçmişten, 68 döneminden olan diyaloğum nedeniyle onlarla görüşmem ve olaysız bir şekilde 1 Mayıs'a katılmaları için beni görevlendirmişti.

Olay çıkmasını beklediğimiz yer Saraçhane'ydi, DİSK'in de bazı sendikaları, Maden-İş ve Tekstil sendikaları örneğin, o taraftan katılacaktı. Sonuçta miting için toplanmalar başladıktan sonra birkaç laf atma oldu ama anlaşma yoluyla halletik. Maocu gruplarla görüşüp olay çıkmadan yürüyüşe başladık, onlar da arkamızdan yürüyüşe başlayarak katıldılar. Değil çatışma, bizimle Maocular arasında hiçbir önemli olay veya gerilim bile yaşanmadı.

"Polis paniği büyütmek için kitleye saldırıyordu"

Peki olaylar nasıl çıktı?
Olaylar tam biz Taksim'e giriş yaparken oldu. Biz yürüyüşe başladıktan sonra, güvenlik sorumlusu olduğum için ben bir öne bir arkaya doğru yürüyordum. Tam meydana giriş yaparken bir silah sesi geldi. Basında bazıları sanki kortejin içinden ilk silah sesi gelmiş gibi anlatmış. Bu kesinlikle doğru değil. Silah sesi kortejin sağ tarafından ve yukarıdan geldi.

Yani Sular İdaresi'nden oluyor galiba...
Tam Sular İdaresi mi bilemiyorum ama onun bulunduğu adadan geldi. Sonra çok sayıda silah sesi gelmeye başladı. Taksim'e bizim girdiğimiz yerde Aksaray dolmuşları kalkar, ben tam orada kendimi yere attım. Yaklaşık otuz santim önüme otelin bulunduğu yönden bir mermi geldi, kitleyi otelden de taradılar.

Bulunduğunuz yerden otel görünüyor muydu?
Evet, otel net bir şekilde görünüyordu. Mecidiyeköy yönünden gelen insanlar da kendini yere atmıştı. Üç taraflı ateşle insanları Kazancı tarafına doğru sürüklemeye çalıştılar. Biz arkadaşlarımızla kalktık ve kürsüye doğru koşalım dedik. Tam Şişli otobüs duraklarının orada bir kadın yerde yatıyordu. Biz onu kurtarmak için oraya doğru koştuk. Ama tam o sırada bir panzer hızla geldi ve kadını ezdi, bağırsaklarını dışarı çıkardı, korkunç bir katliam yaşandı... Yani sadece binalardan ateş edenler değil, polis de paniği büyütmek için kitleye saldırıyordu. Sonuçta olaylar bir sol içi çatışma değildi. Öyle olsa sol ile bu kadar uğraşan emniyet yıllardır ortaya çıkarmaz mıydı?

"20 bin İGD'li alana silahlı gelmiş olsaydı, bambaşka bir şey olurdu"
Solun "silahsever" olduğunu iddia eden yazarlar var. Fehmi Koru solun 1 Mayıs'a tepeden tırnağa silahlı geldiğini iddia ediyor, örneğin Yıldıray Oğur'un yazısında da İlerici Gençlik Derneği'nin 20 bin kişiyle mitinge katıldığı ve hepsinin silahlı olduğunu iddia ediliyor. Bu konuda ne diyeceksiniz?

TKP, İGD o dönemin en güçlü örgütlerindendi ve silah kullanmıyordu. 20 bin İGD'li alana silahlı gelse bambaşka şeyler olmaz mıydı...

Peki bugün bu tartışma niye tekrar ortaya çıkarılıyor? Galiba 12 Eylül davasıyla birlikte darbenin de suçunu sola atmaya çalışıyorlar, darbe için uygun ortamı sol hazırladı demeye getiriyorlar...
1 Mayıs'ta sol giderek daha güçlü kendini gösterince ve bir şeylerin hesabını sormaya başlayınca, gerçeklerin ortaya çıkmasını engellemek isteyenler panikledi. 12 Eylül'ün suçunu ise asla solun üzerine yıkamazlar.

(soL-Haber Merkezi)