28 Şubat Aczmendiler'i bile geriletemedi

28 Şubat sürecinde "öcü" ilan edilerek sürekli gündemde tutulan Aczmendiler, müdahaleyi yapanların dincilikle yüzeysel mücadelesinin sembolü oldular. Sözde dincilikle mücadele adına düzenin "direksiyonunu toparlayan" 28 Şubatçılar, Aczmendiler'i bile geriletemedi.

28 Şubat müdahalesine giden süreçte sürekli ülkenin gündeminde tutulan Aczmendiler, Ankara Adliyesi'ne yürüyerek 28 Şubat davasına müdahil olmak istediler. Ancak savcılık ve polisin izin vermemesi üzerine bu taleplerinden vazgeçerek geri döndüler.

Türkiye'nin çeşitli illerinden otobüslerle Ankara'ya gelen ve aralarında çocuk ve kadınların da bulunduğu yaklaşık 300 kişilik grup, 28 Şubat süreciyle ilgili açılan soruşturmaya müdahil olmak için Ankara Adliyesi'ne yürümek istedi. Hacı Bayram Camii'nde namaz kıldıktan sonra yürüyüşe geçen ve aralarında Müslüm Gündüz'ün de bulunduğu grup, polis tarafından durdurulunca bir süre oturma eylemi yaptı, sonra da taleplerinden vazgeçerek geri döndü.

"Mağdur biziz"
Müslüm Gündüz, konuyla ilgili yaptığı açıklamada davaya müdahil olmak için avukatları aracılığıyla gönderdikleri dilekçeyi savcının kabul etmediğini belirterek, "Kimin savcısı, kimden maaş alıyor? Demek ki 28 Şubat süreci devam ediyor. Şimdi de polis barikatıyla karşılaştık. Zorluk çıkartmayacağız. Kendilerine söyledik, ister onların otobüsleriyle ister bizim kendi araçlarımızla adliyeye gitmemize izin vermelerini istedik. Bizim amacımız burada olay çıkarmak değil, 28 Şubat mağduruyuz" dedi.

Aczmendiler, 28 Şubat'ta düzenin kendine çekidüzen vermesi için yapılan müdahale öncesinde sürekli gündemde tutulmuştu. 12 Eylül'de güçlendirilen islamcı hareketle yüzeysel bir hesaplaşma yapılmıştı. Bu yüzeysel hesaplaşmanın en önemli aktörlerinden biri Aczmendiler'di. Giyim kuşamları, zikirleri ve sakınmadan dile getirdikleri şeriat çağrısıyla "öcü" olarak sunuldular. Fakat onlar "öcü"leştirilirken, islamcı akımlarla toplumsal ve siyasal alanda hesaplaşma bir kez daha rafa kaldırıldı. Siyasal islamcı hareketin içerisinden batıyla çok daha uyumlu ilişkiler kurabilecek olan "yenilikçiler" hareketi çıktı ve zaman içerisinde AKP'yi oluşturdu. Gülen hareketi, en başından itibaren müdahaleye destek verir bir görüntü çizdi. Müdahale sonrasında dincilikle mücadele de, tıpkı Aczmendiler örneğinde olduğu gibi, toplumsal yaşamda aydınlanma mücadelesi verilmesi yerine, dinciliğe karşı biçimsel ve yüzeysel önlemlerle sürdürüldü.

Aczmendiler'i bile geriletemediler
Said-i Nursi'den esinlenen, peygambere öykünerek onun giydiğini iddia ettiklerine benzer kıyafetler giyen Aczmendi tarikatı üyeleri, 28 Şubat öncesinde sık sık televizyonlara çıkıyordu. Korkutucu zikir görüntüleri ekrana gelen tarikatın lideri Müslüm Gündüz, televizyon ekranlarında açık ve sert sözlerle şeriat çağrısı yapıyor, "Hamle sırası bizde" diyordu.

28 Şubat müdahalesi siyasal islamı değil, Aczmendiler'de temsil edilen bir karikatürü hedef tahtasına oturttu. Bu zihniyetin getirdiği yüzeysel mücadele ve biçimsel yasak ve kısıtlamalar, toplumun dincileşmesinin önünü kesmedi. Aksine 28 Şubat süreci, düzen açısından "makul" bir islamcı hareketin yaratılmasının ilk adımı oldu. Siyasal islamla hesaplaşma o kadar kof bir söylemden ibaretti ki, 28 Şubatçılar hedef tahtasına oturttukları Aczmendiler'i dahi geriletmeyi başaramadılar.

(soL-Haber Merkezi)