Batılı sağcılar neden Ukrayna’da savaşıyor?

Geçen Şubat’ta, Rus ayrılıkçıların geri çekilmekte olan Ukraynalı askerlere pusu kurduğu İlovaisk Savaşı’yla ilgili haberleri okuyunca, Lang’ın aklına Ukrayna’ya gitme fikri düştü. Eskiden NATO’da görev yapmış kişilerin, Ukraynalı askerlerin en temel askeri eğitimden bile yoksun olduğu cephede değerli olduğunu zaten duymuştu.

Çeviri: Sebla Küçük

soL'un notu: Alexander Clapp'in Vice'da 20 Haziran'da yayımlanan bu makalesi, Ukrayna'daki faşist örgütlerin tüm Batıdaki sağcı kişi ve kurumlar için bir "deney" tahtası olduğunu tüm açıklığıyla gözler önüne seriyor. Makalede, Batılı sağcıların Kürtlerin IŞİD'le olan savaşına bakışına ve ABD-Kürdistan ilişkisine dair ilginç ayrıntılar da yer alıyor. Öte yandan, şu anda yürürlükte olan ateşkese rağmen, Kiev yönetiminin Donbas'a karşı yeni bir savaş için yığınak ve hazırlık yaptığı da görülüyor.


Ben Fischer, geçen Mayıs’ta Ukrayna’nın Donetsk kentindeki Voloveka Taktik Grubu’nun kışlasında jipinden indiğinde, son üç yılda üçüncü bir kıtada çalışmaya giden bir paralı askerdi. Sağ Sektör adıyla bilinen Ukraynalı ipsiz sapsız milliyetçi grubun ipsiz sapsız biriminin merkezindeki manzara, büsbütün karmaşa ile taşkın bir disiplin arasında gidip geliyordu. Antrasit rengi tozlarla kaplanmış sokak köpekleri, tanksavar barikatların etrafında ağır ağır dolaşıyordu. Paslanmış kamyonetlerin kasalarından uçaksavar roketler havaya doğru uzanmıştı. Bazı Ukraynalılar silahlarını temizliyordu. Bazıları odun kesiyordu. Kimi de şınav çekiyordu. Çoğu sarhoştu. Kışlanın doğuya bakan duvarında büyük, kırmızı bir pankart asılıydı. Üzerinde “KREMLİNLİ İŞGALCİLERE ÖLÜM” yazıyordu.

Kömür ocakları ve sulu çamurla kaplı, boş bir ovada Fischer aradığını bulmuştu: şiddet ve macera dolu bir deneyim. Batı’da İslamcı eğilimlere sahip, avare gençler için IŞİD neyse, milliyetçilik konusunda – yani Rus milliyetçiliği dışındaki her tür milliyetçilik konusunda - antika bir tutkuya sahip Avrupalı ve Amerikalı gençler için Sağ Sektör de o olmuştu. Sağ Sektör, Rus yanlısı ayrılıkçıları Ukrayna topraklarından çıkarmaya çalışıyor. Fischer, Voloveka kışlasına varmadan daha üç ay önce, Ukrayna, Rusya ve Batılı liderler Minsk II diye anılan bir ateşkes anlaşması imzalamıştı. O zamandan beri büyük angajmanlar nadiren yaşanıyordu. Avrupalı yetkililer, cephedeki ekipmanları düzenli olarak denetlemeye başlamıştı. Ancak ülkenin doğusu, bir gölge çatışmayla kaynamaya devam ediyordu; bu, Kiev’in bir dönem açık bir dille kınadığı milliyetçi grupların taşeronuna verdiği bir çatışmaydı. Sağ Sektör’ün 27 kişilik bir birliği olan Voloveka, tek taraflı bağımsızlık ilan eden Donetsk Halk Cumhuriyeti’nin sınırına 6 mil mesafede bir ileri üs kurmuştu. Fischer oraya vardığında, birlik kendinden başka hiçbir talimatı dinlemeyen anarşik bir güç haline gelmişti.

Fischer’ın, nasırlı parmak uçlarıyla kıvırdığı, siyah, fırça gibi bir sakalı var. Sol omzundaki dövmede bir miğferin üzerinde iki kılıç birbirine kavuşuyor. Sağ kolunun dirsekten alt kısmında, Thermopylae’de Kral Leonidas’ın, Spartalılardan silahlarını isteyen Perslere yanıt olarak söylediği “Gelin de alın” sözünün antik Yunancadaki karşılığı olan MOLON LABE yazılı. Tunuslu olan annesi 30 yıl önce Avusturya’ya göç etmiş ve burada, Inssbruck yakınlarındaki bir kayak köyünde Fischer’ın mühendis olan babasıyla tanışmış. Fischer 14 yaşındayken Bregenz’de bir meslek lisesine gönderildi. İlk yılında anne ve babasının sahte imzalarını kullanarak erken yaşta Avusturya Silahlı Kuvvetleri’ne katıldı. “Avusturyalılar hayatlarını dört duvar arasında yaşıyor” diye anlatıyor. “Postacı, belediye başkanı, öğretmen, hepsi dört duvar arasında yaşıyor. Kavgalar dört duvar arasında. Duygular dört duvar arasında. Benimse daha ilk başlardan beri bildiğim şey, dört duvar arasında kalamayacağımdı.” Avusturya ordusunda aradığı ilginç hayatı bulamadı Fischer. Altı ay boyunca Priştina yakınlarında, Kosovalılara yiyecek paketi dağıtan ve onlara nasıl silah tutulacağını öğreten askerleri kamyonetle dolaştırdı. Sonunda süresiz hava değişimi izni aldı. Altı ay sonra, bir konteyner gemisinde güvenlik ekibini yönetmek için Kızıl Deniz’e gitti. İlk durakları olan Mogadişu’da liman yetkilileri, ruhsatsız oldukları gerekçesiyle ekibini dağıttı. Aldığı ufak tazminatla Marsilya’ya bir bilet aldı ancak burada da Fransız Yabancı Lejyonu onu kabul etmedi. Sonraki aylarda Viyana’da bar fedailiği yaptı.

'ARAPLARA BENZİYOR' DİYE KOVULDU
Eylül 2014’te Fischer trenle, Ukrayna ordusunun Donbas bölgesini geri almak için büyük bir saldırı düzenlediği Kiev’e gitti. Başkentteki Meydan’da, beyaz ırkın üstünlüğünü savunan ve o dönem yabancı gönüllüleri de saflarına kabul eden az sayıdaki gönüllü milis gücünden biri olan Azov’a adam toplayan birisiyle tanıştı.

Milislere katılmasından çok kısa bir süre sonra, Azov komutanı, Araplara fazla benzediği gerekçesiyle Fischer’ı kovdu. Fischer, Donbas taburuna – “travma sonrası stres bozukluğu yaşayan bir grup alkolik” – katıldı ancak otobüsle Donetsk’e gittiğinde ortalıkta pek bir çatışma olmadığını gördü. Kente varmasından sadece iki gün sonra, ateşkesi başlatan birinci Minsk Protokolü imzalandı.

Bundan sonra ne yapacağını düşünen Fischer, Facebook üzerinden Irak’ın Süleymaniye kentinde Kürt Halk Koruma Birlikleri’ne [YPG] katılan bir Amerikalı ile irtibat kurdu. Hollandalı-Kürt bir motosiklet çetesi, ikiliyi Kerkük yakınlarındaki cepheye kadar götürdü. Burada IŞİD’e karşı olağanüstü operasyonlara tanık oldular. “Kürtleri sevdim, savaşlarına da saygı duyuyorum ama o halkın bir sorunu var: Çevredeki herkesin kendilerine ihanet edeceğini düşünüyorlar” diyor.

ABD-KÜRT İLİŞKİSİ VE MUSUL'A İNEN HELİKOPTER
Kürtler, yabancı savaşçıların bir arada oturmasını engellemek, Müslümanların kendileriyle namaz kılmasını sağlamak ve yabancı gönüllülerin cep telefonlarının ekranlarını yan gözle izlemek için ellerinden geleni yapıyordu. Fischer’ın komutanının “beyni yıkanmıştı.” Yerel bir televizyona verdiği röportaj bir şekilde Avusturya kanallarında yayınlandı, ailesi Fischer’a korku dolu mesajlar gönderdi ancak o bunlara kulak asmadı.

Bir gece, Musul civarındaki bir kamp yerinde yanlarına bir Amerikan Kara Şahin helikopteri indi. Helikopterden bir asker indi ve Kürtlere, birliklerindeki yabancıları göndermelerini, aksi halde Amerika ile işbirliğinin sona ereceğini söyledi. Diğerlerine kıyasla yabancılar sosyal medyada daha aktifti. Bu da operasyon sırlarının dışarı sızması ve Türkiye ile gerilimin artması riskini beraberinde getiriyordu.

BİR KEZ DAHA UKRAYNA
Fischer, Avusturya’ya döndüğünde PKK bağlantılı Kürt gerillaların yanında savaştığı için terör izleme listesine alındığını öğrendi. Hükümet yetkilileri ülkeyi terk etmemesini istedi ama Fischer annesinin ailesinin yaşadığı Tunus’a gitti. “Tunus’ta savaş yok” diyor, “Kimse sizinle uğraşmıyor. Rahat takılıyorsunuz.”

Susa’da kaldığı sırada, Kosova’dan bu yana görmediği asker arkadaşı Alex Kirschbaum, Facebook üzerinden bir mesaj yolladı. “Alex ordudan kaçtığını yazıyordu. Artık Avusturya’ya tahammül edemiyordu. Ukrayna’ya gidecekti.” diye anlatıyor mesajı.

Ertesi gün Fischer da Kiev’e dönmek için yola çıkmıştı. “Bu hayatı bir çeşit gurur meselesi yüzünden seçiyorsunuz, yaşıtlarınız gibi olmayı reddediyorsunuz” diyor. “Ama bir noktadan sonra, artık geri dönemeyeceğiniz için öyle yaşamaya devam ediyorsunuz ve artık sadece sivil olarak var olabileceğinizi kabul ediyorsunuz.”

UKRAYNA: MİLLİYETÇİLİĞE AÇILAN KAPI
Fischer kışlaya vardığında Kirschbaum karşıladı onu. “Evet, Avusturya’da arkadaştık, birlikte bira içmeye giderdik. Ama onu orada, Donetsk’in ortasında görmek şaşırtıcıydı” diyor Kirschbaum. Kirschbaum ince yapılı ve ince, siyah bir sakalı var. Gözleri, koyu renkli kestanelere benziyor ve ne zaman silahlardan bahsetse ışıldıyor. Hem Kirschbaum hem de Fischer için Ukrayna, Avrupa’nın diğer ülkelerinde fena halde kıtlığı hissedilen milliyetçilik için bir kapı.

Kirschbaum, “Avusturya’da anti-faşist birlikler, terörle mücadele birliklerinden daha büyük” diyor. Ona göre Avusturya “kısırlaştırılmış” bir ulus. Yetiştirdiği tek milliyetçiler futbol holiganları ve Eurovision tutkunları. Sağ Sektör üyeleri ise futbol maçlarını ya da Eurovision’u izlemiyor.

Hakiki vatanseverler ve aşırı milliyetçilerin bu pek münasip düşen formülasyonunda, hükümetten nefret ettiklerini ama ülkelerine sevdalı oldukları öne sürüyorlar. Ne Fischer ne de Kirschbaum milli tutkularını bir ulustan diğerine kolayca nakletmelerinin bu kadar tuhaf olduğunu belirtiyor.

SAĞ SEKTÖR'ÜN TUTUMU
Sağ Sektör’e göre, Meydan devrimi henüz tamamlanmadı. Grubun silah kullanması yasa dışı ancak Voloveka ve benzeri birlikler, Ukrayna egemen bir devlet olana kadar silahlarını bırakmayacak. Yani, hem Rusya’dan – “Putinist imparatorluktan” – hem de Avrupa Birliği’nden – “liberal homo-diktatörlükler” diyarından – tamamen bağımsız bir Ukrayna kurulana kadar.

Mukaçevo’da Sağ Sektör’ün komutanlarından olan Prut, “Dünya, Ukrayna’yı istedikleri gibi kullanamayacaklarını anlamalı” diyor. (Voloveka’daki Ukraynalı savaşçılar sahada kendilerine has takma isimleriyle tanınıyor.) Onların modelindeki Ukrayna için bazı Sağ Sektör üyeleri, Kazakların yüzyıllar süren inişli çıkışlı yönetimine işaret ediyor.

Bazıları, Sovyetlere karşı Ukrayna direnişinin kahramanı olan Stepan Bandera’nın kurduğu Batı Ukrayna Halk Cumhuriyeti’nden bahsediyor. Bandera’nın Nazilerle kısa süreli işbirliği, Sağ Sektör’ün bazı üyelerinin kendi milliyetçiliklerini eksik bir Nazizm anlayışıyla harmanlamalarına neden oldu. Tanıştığım bazı Sağ Sektör mensupları Nazi selamı çaktı ve Hitler’e övgüler düzdü. Birkaçı, bunu sırf Putin nefret ettiği için yaptıklarını ve onu kızdırmak için ne gerekirse yapacaklarını itiraf etti.

KIRIK DÖKÜK FAŞİZM
Sağ Sektör üyeleri, kurtuluşu memnuniyetle karşılayacak olan ancak buna ulaşmak için gereken cesaretten yoksun olan, büyük ve cahil bir Ukrayna toplumu adına savaştıklarını söylüyor.

Örgüt, 2014 yılı başında bir avuç aşırı sağcı siyasi partinin ve Meydan’daki öz savunma birliklerinin arasında bir araya geldi. Irkçı veya yabancı düşmanı olmadıklarını öne sürüyorlar ancak onlar Ukrayna milliyetçiliğini “etnik değil sivil anlamda” yorumluyor.

Onlara göre devlet kurumları güçlü olmalı. Ulusal sınırlar korunmalı. Benzer düşüncedeki kişiler, Ukraynalı olmasa da, örgüte katılmaya teşvik ediliyor. Sağ Sektör’ün kurucusu Dimitri Yaroş, Ukrayna’nın orta kesiminde bir dönem yabancı dil öğretmenliği yapmış biri. Tüm üyelerin neredeyse yarısı Rusça biliyor.

Sağ Sektör kırık dökük bir örgüt. 10 binin üzerindeki üyelerinden hiçbiri parti kimliği taşımıyor, düzenli toplantılara katılmıyor veya sistematik örgütlenme çalışması yürütmüyor. Sağ Sektör’ün siyasi kaygıları olan üyeleri, yaklaşık 3 bin savaşçıdan oluşan silahlı kanadını kontrol etmeye çalışıyor.

Birçoğu, sokak savaşının temel kurallarının öğretildiği ve Kiev hükümetine, Rus ulusal bayramlarına ve eşcinsellere karşı protestolara otobüslerin kaldırıldığı Sağ Sektör kamplarında haftalar geçirmiş.

Sağ Sektör’ün savaşçıları 26 bölüğe ayrılmış durumda. Bu bölüklerin her biri Ukrayna’nın bir ilinde görevlendiriliyor. Cephelerde iki tabur nöbet tutuyor. Hiçbiri merkezi bir komutadan talimat almıyor. Silah alışverişi veya hükümetle irtibat nadiren yaşanıyor.

HÜKÜMETLE İHTİLAF
İki yıl süren iç çekişmeler ve hükümetin baskıları, zaten bölünmüş olan Sağ Sektör’ün daha da küçük birliklere ayrılmasına neden oldu. Bunların çoğu birbirinden habersiz faaliyet yürütüyor.

Adını Donetsk’te bir mayının patlaması sonucu ölen bir Sağ Sektör üyesinden alan Voloveka Taktik Grubu da bunlardan biriydi. Ukrayna’nın doğusuyla, Kiev yönetimiyle ve örgütün geçen Kasım’da hükümetin denetimine giren diğer yarısıyla savaş halinde olan Sağ Sektör’ün savaşçıları, savaştan önce kömür madencilerinin kaldığı, beton tuğladan bir binada yaşıyordu.

Geçen sonbaharda bir gün Voloveka’nın adamları çıkageldi ve silah zoruyla onları binadan çıkardı. Binanın çevresine bir hendek ve esirleri tutmak için de bir çukur kazdılar. Üstüne bir de dikenli telli çit kurdular. Sebze bostanlarına kara mayınları ve tanksavar bariyerler döşediler. Çatıya, Alman işgali altında Ukrayna direnişinin simgesi olan siyahlı-kırmızılı flamalar ve 1918’da kurulan ancak ömrü kısa olan Bağımsız Ukrayna Cumhuriyeti’nin standart sembolü olan ters Ukrayna bayrakları astılar.

Hatta bir seferinde, Sağ Sektör üyelerinin, ayrılıkçıların kontrolündeki Donetsk havalimanına birkaç gün boyunca RPG fırlattığı cepheleri ziyaret etmek için bölgedeki ortaokula ait sarı bir otobüse el koydular. Kışlaya giden küçük toprak yolda iki gözcü kulesi vardı. Kulede her zaman bir gözcü nöbet tutuyordu. En yakındaki köy olan Novogrodovka’nın sakinlerinin, Donbas’taki taburlarla düzenli iletişim halinde oldukları biliniyordu. Her an bir saldırı meydana gelebilirdi.

KULLANIŞLI 'TERÖRİSTLER'
Voloveka’nın komutanlığı, Meydan’da bir polisin otomatik silahını alarak polislere ateş açan ilk sivil olan Simeon’daydı. Ukrayna’da tanınmış biriydi, Sağ Sektör içindeyse bir efsaneydi. Meydan’dan sonra, İlovaisk’te Ukrayna ordusunun talihsiz kuşatmasından sağ kurtulmuştu. Minsk II’nin imzalanmasından önceki günlerde Donetsk havalimanını isyancı kuşatmacılara karşı savunan ve aralarında Sağ Sektör üyelerinin de olduğu, sayıca az durumdaki Ukraynalı askerler ve gönüllülerden oluşan kyborg’lardan biriydi.

Simeon, TOW adı verilen silahı kullanmada ustaydı. Bu füze, iki mil uzunluğundaki bir kabloya takılıydı; Simeon, bir çift küçük direksiyonla füzeyi düşman topraklarına yolluyordu.

2015’in sonlarında, Ukrayna devleti onu terörist ilan etti. Resmi Kiev’in dört bir yanındaki duyuru panolarına asıldı. Sağ Sektör üyeleri, Simeon’un İvano-Frankivsk’teki evini cephaneliğe dönüştürmüştü. Verandasının altına Claymore mayınları döşenmiş, daha onlu yaşlarındaki oğluna da polis gelirse cihazları devreye sokmasını tembihlemişlerdi.

'SOVYET YANLILARINI ÖLDÜREBİLİRİZ'
Simeon’un kışladaki varlığı, oraya fazlaydı. Her sabah, duvarları ailesinin birkaç fotoğrafı ve Rus ordusuna ait miğferlerle süslü, kasvetli beton odasından çıktıktan kısa süre sonra içmeye başlıyordu. Yapmacık bir Amerikan aksanıyla “Kardeşlerim!” diye bağırıyordu. Sivil kıyafeti yoktu, kamuflaj üniforması kurumuş çamur ve motor yağıyla öylesine keçeleşmişti ki, tıpkı bir karton gibi sertleşmişti.

Simeon için Donetsk’teki savaşın amacı, Ruslarla savaşmaktan çok, Kiev’deki Ukraynalılara bir şeyi kanıtlamaktı. Bir gece nöbetteyken bana “Ukraynalıların yüzde 60’ı Avrupa’ya katılmak istiyor” dedi. Doğu tarafından aralıklarla silah sesleri geliyordu. “En büyük kaygıları kablosuz internet bağlantılarının çalışması. Yüzde 20’lik bir kesim daha var, onlar zaten Rusya yanlısı çöpler. Onlara kalsa Sovyetler Birliği iyi bir şeydi. Ama bu tipler, sizin sandığınız kadar büyük bir mesele değil. Onları öldürebilirsiniz. Sağ Sektör olarak biz, Ukrayna’daki meseleyi kendi elimize almamız gerektiğine inanan yüzde 20’lik kalan kesimin bir parçasıyız. Ancak birey olarak kendimizi düzeltebilirsek ülkemizi de düzeltebiliriz.”

Simeon, yurttaşlarının ulusun davasına bağlılık göstermemesine sitem etse de, Voloveka’daki Ukraynalıların çoğu da Sağ Sektör’ün siyasetine pek hakim değil. Çoğu devlet tarafından terörist ilan edilmiş durumda ve genellikle Kiev’de hakim karşısına çıkmak istemedikleri için Voloveka kışlasında kalıyorlar. Komutan yardımcısı Colibian, Novogrodovka’da olmak için büyük fedakarlıklar yapan tek Ukraynalı, zira Kiev’deyken bir oto galerisi varmış.

ABD ORDUSUNDA GÖREV YAPMIŞ OLANLAR
Bu yönden bakıldığında, Voloveka saflarında savaşan yabancı paralı askerlerin çoğu da, Ukraynalı kardeşlerinden pek farklı değil. Ben Fischer IŞİD’e karşı savaştığı sırada, Craig Lang, Kuzey Dakota’daki petrol kuyusunda çalışırken işten atılmış. “Kahrolasıca kuyu sonunda kurudu gitti” diyor kışladaki koğuşunda. Yatağının üstünde bir Amerikan bayrağı sallanıyor. Lang bir deri bir kemik, köşeli yüzü dağınık, koyu sarı bir sakalın arkasında gizleniyor. Onun da sağ kolunda Molon Labe dövmesi var. Uzun, ince bir ağzı, çukura kaçmış gözleri ve Güneylilere has yavaş bir konuşma üslubu var. Donetsk’e Dawntesk diyor. Afganistan’da görev yaptığı sırada, yol kenarına yerleştirilen bir bombanın patlamasıyla Lang’ın Humvee aracı havaya uçuyor, bu yüzden sağ kulağı sağır oluyor, gözündeki iris tabakasını beynine bağlayan bazı sinirler de tahrip oluyor. Lang, insanların doğrudan gözlerine bakamıyor.

Lang 12 yaşındayken, babası sarhoş olup üvey annesini öldürmeye çalıştı. Baba Lang hapsi boylarken oğlu üvey annesiyle yaşamak zorunda kaldı. O zaman kurtulmanın tek yolunun orduya katılmak olduğuna karar verdi; 17 yaşında orduya girmek için liseyi bitirdi. 22 yaşına geldiğinde iki kez Irak’ta, bir kez de Afganistan’da görev yapmıştı. Lang, ordudaki hayatından hararetli bir dille bahsediyor. Novogrodovka’da kışla çevresinde NATO’nun saldırı pozisyonlarını taklit ederek dolaşıyor – koşarken silahını dolduruyor, binaların çevresinde koşarak dolaşıyor – ve boş zamanlarında akıllı telefonunda ABD ordusunun el kitaplarını saplantılı bir şekilde karıştırıyor.

EŞİNİ ÖLDÜRMEYE ÇALIŞAN BİR 'AKIL HASTASI'
İki yıl önce Lang, hamile eşi başka erkeklerle yatakta çektiği videoları kendisine gönderince El Paso’daki Fort Bliss üssünden kaçarak yerel haberlerde manşetlere konu olmuştu. Lang arabasına savaş zırhı, gece görüş gözlüğü ve iki saldırı tüfeği yüklemiş, hiç mola vermeden Kuzey Carolina’ya giderek karısının evinin etrafına mayın döşeyip onu öldürmeye çalışmıştı.

Birkaç ay hapis cezasıyla kurtuldu çünkü ona göre, ABD ordusu Lang’ın akli sorunları olduğunu biliyordu ve bunları çözmek için bir şey yapmamıştı. “Komutanlarıma defalarca karımı öldüreceğimi söyledim” diyor, “Herifler blöf yaptığımı sandı”.

Lang cezai ihraçla ordudan atıldı, böylece eski muhariplere sağlanan imkanlardan, sağlık sigortasından ve silah ruhsatından mahrum kaldı. Çocuğun nafaka ödemeleri de birikiyordu – hala 92 bin dolar borcu var – ve daimi bir iş bulamıyordu. Arada hapse girip çıkıyordu. Karısı kamyonunu ve evini almış, Lang için sınırlama emri çıkarttırmıştı. Lang, yaklaşık üç yıldır iki çocuğunu da görememiş.

BLACKWATER'A GİREMEYİNCE...
Lang, ordunun kendisine ihanet ettiğini düşünüyor. Sabıkan var, iyi maaşlı bir iş bulamıyorsun, çocuğun nafakasını ödeyemiyorsun, tekrar hapse atılıyorsun. Sonra tekrar başa dönüyorsun.” Ama hala savaşma konusunda tutkulu. Yarı kör olduğu için Blackwater’ın kendisini reddettiğini söylüyor. (Sabıkasının iş başvurusunu etkilemiş olabileceği konusunda bir şey söylemiyor.)

Geçen Şubat’ta, Rus ayrılıkçıların geri çekilmekte olan Ukraynalı askerlere pusu kurduğu İlovaisk Savaşı’yla ilgili haberleri okuyunca, Lang’ın aklına Ukrayna’ya gitme fikri düştü. Eskiden NATO’da görev yapmış kişilerin, Ukraynalı askerlerin en temel askeri eğitimden bile yoksun olduğu cephede değerli olduğunu zaten duymuştu.

İki nedenle Suriye yerine Ukrayna’yı seçtiğini söylüyor. Birincisi, Meydan’ı haber bültenlerinde gören Lang, Ukraynalıların ulusal kurtuluş savaşı konusunda ciddi olduklarına ikna olmuştu. “Bu insanlar gerçekten değişim istiyor.” Irak’ta görev yapmış biri olarak, Iraklıların egemenlikleri konusunda ciddi olmadıklarını düşünüyordu. “Iraklıların umurunda bile değil” diyordu. İkincisi, Putin’i komünist olarak görüyor. Kendisini katı bir meşrutiyetçi olarak tanımlayan Lang, komünizmden nefret ediyor.

SAĞ SEKTÖR VE AMERİKALILAR
Novogrodovka’yı ziyaret etmeden üç hafta önce, Kiev’de iki Amerikalıyla tanıştım. Illinois’li Quinn Rickert ve California’lı Santi Pirtle, 20’li yaşlarının başlarındaydı ve kaldıkları Delil Hostel’de Sağ Sektör’e katılma planlarını tartıştıkları sırada ikisine kulak misafiri oldum. Grup hakkında, kötü nama sahip olduğu dışında bir bilgileri yoktu. Ama örgüt Ukrayna’da hala yabancıları kabul eden tek taburdu ve Rickert’ın Facebook üzerinden tanıştığı Lang, Novogrodovka’ya hangi trenle gidebileceklerini onlara anlatmıştı.

Rickert birkaç hafta Paris’te Pirtle ile tanışmıştı. Fransız Yabancı Lejyonu ikisini de reddetmişti. “Lejyon sabıkalıları almıyor, ama benim dürüstlüğüme saygı duyacaklarını sanmıştım” diyor Rickert. Rickert 18 yaşındayken ABD ordusuna katıldı ancak hiçbir yerde görev yapma şansı bulamadı ve çoğu zaman Georgia ve Virginia’da masa başı işler yaptı. Aldığı bir izin sırasında, Rickert ve bir arkadaşı Chicago’nun banliyölerinde oto galerilerinden araba parçaları çalarken yakalandı. Bir yıl cezaevinde kaldı, ardından şartlı tahliye koşullarını çiğneyerek Ukrayna’ya gitti. “Amerika’ya dönersem yedi yıl daha hapis yatarım” diyor.

Pirtle, “Özel cezaevi sistemindeki sorun bu” diye ekliyor. Yarı Filipinli, yarı siyahi Pirtle, gözlüklü ve çenesinde kirli sakalı var. “Para kazanmak için insanları içerde tutmak zorundalar.” Pirtle Ukrayna’ya gitmişti çünkü fazla ciddiyetsiz ve ünlülere fazla düşkün bulduğu Amerikan kültüründen nefret ediyordu. Pirtle ve Rickert, Paris’ten Suriye’ye gitmeyi düşündü ancak uçak biletine paralarını yetmiyordu. Kalan son paralarını birleştirip Paris’ten Kiev’e tren bileti aldılar.

Ukraynalılar, ikiliyle konuşurken Amerikan silah yasasına söz gelince coşuyordu – “Ülkenizdeki herkes silah alabiliyor. Muhteşem!” – ama burada o hayal gerçeğe dönüşmüştü. Ayrılıkçıları öldürmede tercih edilen yöntemler konusunda muhabbetler dönüyordu. Russell Bentley adlı bir Teksaslının Donetsk’teki taburlardan birinde savaştığı biliniyordu.

Lang, “O Teksaslı değil. Austin’den beş para etmez komünistin biri.” diyor.

Rickert “Onu öldürmek ABD yasalarında suç sayılır mı?” diye soruyor.

“Hayır” diye cevap veriyor Lang.

CEVİZ KIRMAK İÇİN EL BOMBASI KULLANMAK...
Voloveka’da öğle yemekler genellikle yumruk büyüklüğünde bir parça çiğ domuz yağından ibaret. Akşam yemeklerinde patates çıkıyor; bir merdiven boşluğunda ceset torbaları içinde patatesler duruyor. Her tür malzeme – palto, gazlı bez, su kapları – Kiev’deki gönüllülerden geliyor ya da yerel halktan “talep ediliyor.” Kalın bulutlar halinde zehirli dumanlar saçan bir ocakta çalıntı kömür ve odun, çöplerle birlikte yakılıyor. Deri üstüne benlere benzer topaklar halinde düşüyor. Voloveka, bu kömür-çöp karışımını tuğlalar halinde pişirip Ukrayna’nın dört bir yanına satarak kendi sigara ve internet parasını çıkarıyor.

Voloveka’da insani olan tüm dürtüler abartılıyor. Anahtarlar kaybolunca, kapılar dinamitle havaya uçuruluyor. Ceviz kırmak için el bombası kullanılıyor. Genellikle köprü yıkmada kullanılan ağır patlayıcıların dizildiği kışla koridorlarında sokak kedileri birbirlerini kovalıyor. Sağ Sektör üyeleri, kedileri gülle atıcısına benzer bir hareketle ikinci kat balkonundan atıyor. Kediler yere düşerken iç parçalayan bir çığlık atıyor. Ben oraya varmadan birkaç hafta önce, Geronimo adlı bir Ukraynalı, yatağına işeyen bir kedinin kafasını kesmiş. Simeon, travma sonrası stres bozukluğunun yaygınlaşmasından korktuğu için herkesin silahlarını toplamaya kalkışmış ancak başaramamış. Voloveka’da bir de köpek vardı. Fly adlı köpeğin asıl sahibi bir mayının patlaması sonucu ölmüştü. Ne zaman bir asker tüfeğinin horozunu kaldırsa, Fly tuhaf, hızlı hareketlerle titremeye başlıyordu.

ÇEÇENLERLE FAŞİSTLERİN BAĞLANTISI
Voloveka’nın üyeleri sıklıkla, Ukrayna’da küçük bir ili haritadan silmeye yetecek kadar çok patlayıcıları olduğunu söylüyordu. Tabur, tüm bu patlayıcıları yasa dışı yollarla Ukrayna’nın dört bir yanından bıkmadan usanmadan getirmişti – altı tane zırhlı kamyonet, miğferler ve tıbbi malzemeler, yüzlerce kutu mühimmat.

Grup, Kanada’daki Ukrayna diasporasının “tıbbi malzeme” için yolladığı bağışlarla, Viyana’daki Çeçen silah kaçakçılarından Kalaşnikof alıyor, bu silahlar birkaç ayda bir taburun kamyonetleriyle batı Ukrayna’ya giden Voloveka üyeleri tarafından Karpat Dağları üzerinden bölgeye kaçırılıyordu.

Öldürülen ayrılıkçılardan da çok sayıda silah ele geçirmişlerdi. Bir gün, Fischer beni taburun cephaneliği olan, ikinci kattaki penceresiz altı odaya götürdü. Hava, hafif kedi çişi kokusu nedeniyle ağırlaşmıştı. Uçaksavar füzeler ve RPG’ler, etrafta odun keresteleri gibi rasgele atılmış halde duruyordu. Fischer küflü bir karton kutudan iki tane paslı ve siyah havan mermisi çıkardı. “Bunları bize Lviv’de bir savaş müzesi verdi” derken mermileri hafifçe parmaklarının arasında salladı. “İkinci Dünya Savaşı sırasında Kızıl Ordu kullanmış bunları. Ukrayna’da savaş cephesini yönetenlerin çoğu burada çıkardığımız işi çok beğeniyor. Bize sürekli böyle antika parçalar gönderiyorlar.” dedi. Mermileri kutuya geri koydu. “Tek son şu ki otobüste bir kasisin üzerinden hızlı geçersen hemencecik patlayıveriyorlar.”

DEVLETTEN UZAK, DEVLETE YAKIN
SBU – Ukrayna Güvenlik Servisi – istediği zaman gelip Voloveka’nın tüm üyelerini tutuklayabilirdi. Bu grubun cephede faaliyet göstermesi yasa dışı. Ancak Sağ Sektör üyeleri bunun asla olmayacağına garanti veriyor. Donetsk’e malzeme ikmali taşıdıklarından şüphelendikleri kamyonları kovalamak için yardım gerektiğinde SBU kışladan takviye kuvvet istiyor.

İlin çoğunluğu Rusya yanlısı, bu yüzden işgal havasını vermek için, yerel yöneticiler Sağ Sektör üyelerinin araçlarıyla köylerden yavaşça geçmelerini ve sokaklarda ellerinde suikast silahlarıyla dolaşmalarını salık vermiş. (Novogrodovka sakinleri Sağ Sektör’den nefret etse de, gururları geceleri yiyecek istemek için kışlanın kapısına dayanmalarını engellemiyor. İsteyene de her zaman yiyecek veriliyor. Sarhoş olanlar sık sık hendeğe düşüyor.)

ORDU İLE SAĞ SEKTÖR ARASINDAKİ KİRLİ İLİŞKİ
Ukrayna ordusu teknik olarak da cephede gördüğü Sağ Sektör üyelerini tutuklamak zorunda ama bunu yapmıyor. Geceleri, Sağ Sektör’e sempati duyan subaylar, Voloveka’nın kullandığı okul servisini roketlerle ve Avrupalı gözlemcilerin yasakladığı diğer büyük kalibreli silahlarla dolduruyor.

Sağ Sektör, Ukrayna ordusu için, uluslararası örgütleri siperlerine yaklaştırmayan ayrılıkçılara karşı ateş açarken Minsk II’yi de baypas etmenin bir yoluydu: Ukrayna, denetimcilere Sağ Sektör’ü kontrol edemediklerini söylüyordu. Yerel polis de, terör faaliyetlerini taşeron olarak yaptırdıkları Voloveka’nın hiçbir üyesini tutuklamıyordu.

Elbette Sağ Sektör’le ilişkileri sorulduğunda, Ukrayna SBU’su, ordu ve polis böyle bir ilişkinin olduğunu şiddetle reddediyordu. Ancak cephede gördüğüm şeylerin, aktif işbirliğinden geri kalır yanı yoktu. Voloveka’daki savaşçılar kendi paylarına Kiev’le her tür işbirliğine karşı çıkıyorlardı. Fakat Ukrayna’ya karşı savaş başlatmadan önce daha yakında olan Donbas tehdidinin ortadan kaldırılması gerekiyordu.

AYRILIK YANLISINA İŞKENCE
Voloveka’ya ziyaretimden birkaç hafta önce, bir gece sarhoş halde Novogrodovka sokaklarında dolaşan bir adam alıkonmuş. Polis telefonuna el koymuş ve Rusça konuşanların yaygın olarak kullandığı sosyal paylaşım sitesi VK’da adamın Donetsk tankları önünde poz verirken çekilmiş fotoğrafları bulunmuş.

Adamı Sağ Sektör üyelerine teslim etmişler, onlar da adamı oturacak yer olmayan bir odada duş kabininin içine kilitlemişler. Haftalarca ışıklar açık halde orada tutulmuş. Adamı, keskin kenarlı taşlarla doldurulmuş bir çorapla dövmüşler. Tüm kıyafetlerini çıkarmışlar ve o halde kışlayı dizlerinin üstünde temizletmişler. Art arda Guantanamo Körfezi’ne gönderilme tehditlerinin de savrulduğu sorgulama sırasında tek öğrenebildikleri, adamın bölgedeki bir köyde yaşadığı ve isyancılarından faaliyetlerinden bihaber olduğuymuş.

Bir hafta sonra polis adamı geri almış ve onu Kiev’e geri götürmüş – hapis cezasına çarptırıldığı tahmin ediliyor ama kimse adama gerçekte ne olduğunu bilmiyor. Kirschbaum “Bu insanları dövmek zorunda kalmamız çok yazık” diyor. “Ancak Donetsk’te de buna benzer bir muamele yapsalar onlara daha fazla sempati duyardım. Orada yakalanan Sağ Sektör üyelerinin burunları ve kulakları kesiliyor.”

KENDİ KENDİSİNİ PATLATAN 'EFSANE'
Bir gece kışlanın girişinde büyük bir gürültü koptu. Ardından feryat figan haykırışlar yükseldi. Birisi “Ayrılıkçılar!” diye bağırdı. Fischer sigarasını söndürdü, ardından kesintisiz tek bir hareketle duvardan bir RPG kaparak omzuna attı. Lang, elinde pimleri çekilmiş iki el bombasıyla odadan dışarı fırladı. Koridorda on kadar Ukraynalı ağır silahlı bir kalabalık halinde sabırsızlıkla bekliyordu. Bir tanesi keskin nişancı tüfeğinin dürbününden etrafa bakıyordu.

Kapının ağzında bir el bombasının geride bıraktığı duman yavaşça dağılırken, yerde köpürmüş bir kan gölü içinde yatan Simeon’u gördük. Morumsu siyah parçalar – Simeon’un bağırsakları – duvarlara yapışmıştı. Sol elinin kopan parmaklarından kalan avuç içi, yakınındaki bir lastik yığınının üzerinden sarkıyordu. Simeon, savaşa katılmasının ikinci yıldönümünü kutlamak için kasaba meydanında birkaç el bombası patlatmak üzere Novogrodovka kışlasından çıkarken merdivenlerde kayıp düşmüş, yanlışlıkla kendi kendisini patlatmıştı. Kafasını bize doğru çevirdi, son birkaç nefesini verdi ve öldü.

Ertesi gece Simeon için cenaze töreni düzenledik. İvano-Frankivsk’ten annesi, oğlu ve karısı arabayla geldiler. Sağ Sektör’ün iki üyesi onları hızla yandaki bir kapıya götürerek, Simeon’un son nefesini verdiği giriş kapısından uzaklaştırdı. O sabah Voloveka’nın yeni komutanı ilan edilen Colibian, Simeon’un ailesine “Donetsk havalimanına doğru saldırıya geçtiği sırada Simeon’un altında iki mayın patladı” dedi. Aile ağlıyordu. “Ardından makineli tüfekle tarayarak onu öldürdüler. Onu biz bulduk ve siperimize taşıdık. Hala nefes alıyordu. Ölüme direniyordu.” Colibian sağ elini Simeon’un annesinin omzuna koydu. Çevrelerinde olan biteni izleyen Sağ Sektör üyelerinin çoğu sarhoştu. Simeon’un fıçısında kalan votka o gün dibine kadar içildi.

Ardından, Krasnoarmiisk’ten yerel ekümenik görevlisi Peder Pavel geldi. İnce çerçeveli gözlüklü, siyah astragan şapkasıyla geride tutturduğu yağlı saçlarıyla, iri yarı bir adamdı. Pavel, kehribar taşlarıyla süslü altın rengi bir tütsü kabını sallayıp dualar okuyarak hızla kışlanın etrafını dolaştı. Simeon’un iç organlarının kokusunun yerini yavaşça misk kokusu aldı. “Büyük Tanrım, büyük Tanrım.”

Cenazeye en son gelen Simeon oldu. Sağ Sektör’ün altı üyesi, Simeon’un naaşını, önceki gece morga taşımak için kullandıkları bir soğuk hava depolu kamyondan indirdi. Mor bir tabut içinde beyaz bir bezin üzerine yatırıldı. Bir eldivenin içi toprakla doldurularak kaybettiği elinin bir kopyası yapılmış ve kolunun diğerinden daha kısa olan kökünün ucuna dikkatle yerleştirilmişti. Simeon’un sol yanağında hala birkaç parça şarapnel vardı. Morg görevlisi, parçaları çıkarırsa yüzünün daha fazla tahrip olabileceğini söylemişti.

Sağ Sektör üyeleri, Simeon’un ikinci kattaki kantine çıkardı ve naaşı yemek masasının üzerine koydu. Domuz yağlarının olduğu kavanozları ortadan kaldırdılar. Herkes tabutun etrafında toplandı. Pavel, “Simeon, sen savaştan gerçekten anlıyordun. Dinyeper’in sadık evladıydın” dedi. Simeon’un annesi “Slava Ukrayna!” diye bağırdı. Sağ Sektör üyeleri de “Geroyam slava!” diye karşılık verdi. “Zafer Ukrayna’nın! Zafer kahramanların!” Dışarıda, Simeon’un naaşı kamyona geri konduktan sonra, Voloveka’nın 26 adamı bir sıra halinde dizildi ve izli mermi yüklü AK silahlarını havaya doğru ateşledi. Mermiler, kırmızı çizgilerle göğü kesti ve Novogrodovka’ya düştü.