İstanbul Devlet Konservatuarı önünde eylem: 26 Haziran'da direneceğiz

Bu Düzen Değişmeli Platformu ve Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin çağrısıyla bugün MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuarı önünde okulun tahliye edilmesi kararına karşı basın açıklaması gerçekleştirildi.

soL-İstanbul

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) İstanbul Devlet Konservatuarı'nın yeni yer tahsis edilmeksizin tahliye edilmesi kararına karşı tepkiler bugün eyleme dönüştü.

Bu Düzen Değişmeli Platformu ve Nazım Hikmet Kültür Merkezi'nin çağrısıyla MSGSÜ İstanbul Devlet Konservatuarı'nın önünde buluşan öğrenci, veli ve aydınlar “Sanat düşmanlarına boyun eğmiyoruz” diyerek 26 Haziran'da gerçekleştirilmesi planlanan tahliyeye direnme çağrısı yaptı.

‘GEREKİRSE OKULU İŞGAL EDECEĞİZ, ÇIKMAYACAĞIZ’

Velilerin, akademisyenlerin ve basının yoğun ilgi gösterdiği basın açıklamasında söz alan sanatçı ve İstanbul 2. Bölge bağımsız milletvekili adayı Orhan Aydın, AKP döneminde sanata ve eğitime yapılan müdahalelere dikkat çekerek bu olayın ilk örnek olmadığını ifade etti. 

Marmara Üniversitesi Müzik bölümünün kapatılması, Atatürk Kültür Merkezi’nin yıkılması ile aynı sürece denk gelen bu hamlenin hükümetin sanata olan düşmanlığını açığa çıkardığının altını çizen Aydın, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

"Okulun boşaltılma emrini hiçe sayıyoruz. Salı günü bu okuldan mezun olan bütün sanatçılar ve bütün sanatçı arkadaşlarımız burada olacaklar. Gerekirse bu okulu işgal edeceğiz ve buradan dışarı çıkmayacağız."

Basın açıklaması sırasında sıkça “Mimar Sinan boyun eğmiyor” ve “Boyun eğme sanata, sanatçına sahip çık” sloganları atılırken, "MSGSÜ değil, başbakanlık taşınsın" yazılı döviz dikkat çekti. 

‘DÜNDEN DAHA ÖRGÜTLÜ OLMALIYIZ’

Orhan Aydın’ın ardından söz alan İstanbul 1. Bölge bağımsız milletvekili adayı Aydemir Güler ise Türkiye’nin keyfiyetle yönetilen bir ülke olamayacağını ancak bu ülkenin 16 yılını çalanların böyle düşünerek yanıldığını vurgulayarak “Türkiye boyun eğenlerin ülkesi olmayacak. Bu ülkede keyfiyeti reddediyorum diyen herkes Mimar Sinan’dan başlayarak yaratılan bu çamurun dağıtılacağına bir kez daha söz veriyor” dedi.

Bedeli ne olursa bu diktatörlük günlerinin tarihe gömülmesi gerektiğine işaret eden Aydemir Güler, “Burada, direnen işçi semtlerinde, grevdeki fabrikalarda, direnişteki 3. Havaalanı inşaatında, direnişteki Cargill’de ve memleketin her yerinde dünden daha örgütlü olmalıyız” dedi.

Aydemir Güler konuşmasına şu sözlerle devam etti: 

“Seçimden çıkan hangisi olursa olsun Türkiye’nin ihtiyacı boyun eğmeyenlerin dünden yarına daha fazla örgütlü olmalıdır. Mimar Sinan’a yönelen bu saldırıyı da püskürtürüz. Ülkemizdeki bu karanlık yobaz iktidarına da son veririz. Yeter ki boyun eğmeyenler yalnız olmadıklarını birbirlerine hissettirsin.”

AKP’NİN İLK SANAT DÜŞMANLIĞI DEĞİL

İstanbul Devlet Konservatuarı'nın kapatılması anlamına gelecek karara, sanatseverlerin yanı sıra akademisyen, öğrenci ve veliler de tepkili.

Kararın beklenmedik bir durum olmadığını söyleyen MSGSÜ öğrencisi Fatih Şahinbaş, bunun AKM’nin yıkılması ve üniversitelere süren sistematik saldırıların bir sonucu olduğunu ancak karara boyun eğmeyeceklerini söylüyor. 

soL'a görüş veren bir başka MSGSÜ öğrencisi Halil İbrahim Çiçek ise, böylesi köklü bir sanat kurumunu ortadan kaldıracak kararın doğru olmadığını, AKP’nin sanatın dönüştürücü gücünden rahatsız olduğu için bu kararları aldığına dikkat çekiyor. Kararın ardından okulun nereye ve ne ölçekte yeterli bir binaya taşınacağı hakkında bilgilendirilmediklerini söyleyen bazı veliler ise tahliye kararına direneceklerini belirtti.

'EĞİTİME VERİLEN DEĞER BU MU?'

Eylem sırasında soL'a konuşan öğrenci ve veliler AKP iktidarı döneminde hem eğitim hem de sanatın hedef haline getirildiğini vurguladılar. 

Eyleme katılan MSGSÜ öğrencilerinden biri “Biz böyle bir şey zaten bekliyorduk, çünkü yapılan şeyler ortada. Akademisyenlere yapılan baskılar ortada, üniversitelerin başka üniversitelere geçirilen fakülteleri var... Bu bütün üniversitelere yapılan bir şiddet, bir saldırı, sermayenin bütünlüklü olarak yaptığı bir saldırı, yeni bir şey değil. Ötesinde sanata bir saldırısı var AKP'nin. Bugün bizim okulumuz Türkiye sanatı için önemli, önemli sanatçılar yetiştiriyor, önemli sözler söylüyor. AKP'nin bundan rahatsız olması normal, bizim de AKP'den rahatsız olmamız normal” dedi.

Çocuğu piyano bölümünde okuyan bir veli “AKP'nin uyguladığı politikalarda hem eğitimin hem de sanatın çok büyük bir hedef haline geldiğini görüyoruz. Yanda Cumhurbaşkanlığı Ofisi var. Bu okulu kaldırıp, ayda yılda bir geldiği ofise dahil etmek istiyorlar. Bu, İstanbul'un yağma ve talan planlarından da bir parçası, ama eminim bu plan hayata geçmeyecek, çünkü gidecekler” değerlendirmesinde bulundu.

Bir başka veli de “Burası bir eğitim kurumu. 'Eğitime verilen değer bu mu?' diye kafamda sorguluyorum ve bunun için buraya geldim. Buna bir çözüm bulmamız gerekiyor. Bir yer gösterilmeden bir eğitim kurumunun boşaltılması, sanata ve sanatçıya verilen değeri bir yana koyuyorum, bence çok içler acısı bir durum. Ben gerekenin olacağına inanıyorum. Bu, olumlu bir şekilde çözümlenecek, mutlaka. Burada birçok çocuk okuyor. Türkiye'nin yetenekli sanatçıları burada yetiştiriliyor. Yıllardır eğitim veren bir kurum” sözleriyle tepkisini özetledi.

26 HAZİRAN'DA KONSERVATUAR BİNASINDA BULUŞULACAK

Sosyal medyada okul öğrencileri, veliler ve mezunların yoğun tepkisine neden olan karara ilişkin, Rektörlük, dün yaptığı açıklamada devletin üst kademelerine gerekli itirazların yapıldığı ancak buna rağmen 26 Haziran 2018 gününe kadar bina tahliye edilmezse elektrik ve suyunun kesilip, öğrenci ve öğretim üyelerinin polis zoruyla binadan çıkarılacağını duyurmuştu. 

Rektörlük açıklamasında, 26 Haziran günü yapılacak Senato toplantısının ardından, İstanbul Devlet Konservatuarı'nın tahliye edilmek istenen binasında öğrenci ve velilere bilgi verileceği duyurularak çağrı yapılmıştı.

TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı ise sürecin tamamen hukuki olduğunu iddia ederek binanın kullanımdan kaynaklı olarak tarihi dokusunun bozulduğu için tahliye edileceğini iddia etti. Konservatuar binasının yanında bulunan Başbakanlık Çalışma Ofisi’nin 24 Haziran sonrası Cumhurbaşkanlığı Ofisi’ne dönüştürüleceği, bu sebeple binanın konservatuarı da kapsayarak genişletileceği edinilen duyumlar arasında.