Yeni Küba Anayasası’nda sağlık

Akif Akalın

Blog: Sınıfın Sağlığı

Küba geçtiğimiz 24 Şubat’ta, 1976 Anayasası’nın yerine yeni bir Anayasa kabul etti. Bu yazımızda yeni Anayasa’nın sağlıkla ilgili maddelerini ve sağlık hakkına yaklaşımını ele alacağız.

Yeni Anayasa’da “sağlık hakkı” düzenlemesine 46. maddede, diğer haklarla birlikte yer verilmiş: “Bütün yurttaşların yaşam, fiziksel ve moral bütünlük, adalet, güvenlik, barış, sağlık, eğitim, kültür, dinlenme, spor ve holistik gelişme hakkı vardır.”

Benzer ifadelerin başka ülkelerin anayasalarında da bulunduğunu fakat “hakların” genellikle kağıt üzerinde kaldığını biliyoruz. Küba Anayasası’nı “farklı” kılan, bu ifadenin “altını doldurmasıdır”. Küba Anayasası sağlık hakkının altını, sağlığın sosyal belirleyicilerine ilişkin kapsamlı düzenlemelerle doldurmuştur.

SAĞLIĞIN SOSYAL BELİRLEYİCİLERİ

Dünya Sağlık Örgütü sağlığın sosyal belirleyicilerini, “insanların doğduğu, büyüdüğü, yaşadığı, çalıştığı ve yaşlandığı koşullar” olarak tanımlıyor. Biz de yeni Küba Anayasası’nı sağlığı belirleyen faktörler bağlamında değerlendireceğiz.

GELİR

İnsanların bir gelire sahip olmaları ve bu gelirin insanca bir yaşam sürdürebilecek düzeyde olması, sağlığın en önemli belirleyicisidir. Gelirin sağlık üzerine doğrudan etkileri yanında, sağlığı belirleyen diğer faktörlerin çoğunun da belirleyicisi olması nedeniye dolaylı bir etkisi de vardır.

Küba sosyalist bir ülkedir. Anayasa’nın 65. maddesi, “herkesin sosyalist dağıtım ilkesinin ifadesi olan herkesten yeteneğine göre, herkese emeğine göre çerçevesinde emeğinin niteliğine ve niceliğine göre ücretlendirilme hakkı vardır” hükmüyle ücretler için genel bir çerçeve çizmiştir.

Küba Anayasası’nın 31. maddesi, “Çalışmak, çalışabilecek herkes için bir hak, sosyal ödev ve onur kaynağıdır. Ücretli emek, düzgün yaşam koşulları sağlayan, maddi ve manevi iyiliğin geiştirilmesine ve bireysel, kolektif ve sosyal projelerin gerçekleştirilmesine izin veren birincil gelir kaynağı olmak zorundadır” biçiminde düzenlenerek, bütün Küba yurttaşlarına “gelir olanağı” sağlamakta ve sağlığın en önemli belirleyicisini garanti altına almaktadır.

Yine aynı maddede “Harcanan emeğe göre yapılan ödeme, evrensel sosyal hizmetler ve diğer sosyal yardımların adil ve eşit sunumuyla tamamlanır” ifadesiyle gelirin devlet tarafından da ayrıca destekleneceği belirtilmektedir. Ayrıca 70. maddede “devlet çalışamayanları, kendisine bakacak ailesi olmayanları, geliri veya barınağı olmayanları sosyal yardımla korur” denilerek bu kesimlerin geliri de garanti altına alınmıştır.

ÇEVRE

Sağlığın en önemli belirleyicilerinden biri olan çevre, Küba Anayasası’nda çeşitli maddelerde ele alınmıştır. 75. madde “herkesin sağlıklı ve istikrarlı bir doğal çevreye sahip olma hakkı vardır. Devlet çevreyi ve ülkenin doğal kaynaklarını korur. Devlet çevrenin ve doğal kaynakların insan yaşamını daha akılcı kılmak ve şimdiki ve gelecek kuşakların güvenliğini garanti altına almak için ekonomi ve toplumun sürdürülebilir kalkınmasıyla yakından bağlantılı olduğunu kabul eder” ifadelerine yer vermiştir. Anayasa’nın 16/f. maddesinde Küba devleti “çevrenin korunmasını ve muhafaza edilmesini teşvik eder, insan türünün bekasını tehdit eden iklim değişimine yanıt verir” denmektedir.

Anayasanın 90/i. maddesi “Küba yurttaşları çevre sağlığı ve hijyenin korunması için tesis edilen şartlara uymak zorundadır” derken 90/j. maddesi “Küba yurttaşları doğal kaynakları, florayı, faunayı korumak ve temiz çevrenin muhafazasına yardımcı olmak zorundadır” ifadesine yer vermektedir.

EĞİTİM

Hemen bütün araştırmalar eğitim ile sağlık arasında çok yakın bir ilişki bulunduğunu ortaya koymaktadır. Bireylerin sağlık düzeyleri, eğitim düzeyleriyle birlikte yükselmektedir. Özellikle annenin eğitim düzeyi, bebeğinin sağlığının en önemli belirleyicilerinden biridir.

Küba Anayasası’nın 73. maddesi, Kübalıların “eğitim hakkını” garantiye almaktadır: “Eğitim insanların hakkı ve devletin sorumluluğudur. Devlet, okul öncesiden doktora düzeyine kadar eğitimin ücretsiz, erişilebilir ve yurttaşlarının holistik gelişimi için nitelikli olmasını garanti altına alır. Devlet bu hakkın gerçekleşmesi için, kişinin yeteneklerine, ülkenin sosyal taleplerine ve sosyoekonomik kalıkınmanın gereksinimlerine göre, yaşamının bütün aşamalarında okula devam edebilmesine olanak veren, bütün tür ve eğitim düzeylerinde geniş bir eğitim kurumları sistemi kurar”

İSTİHDAM VE ÇALIŞMA KOŞULLARI

İşsizliğin sağlık üzerine olumsuz etkilerine ilişkin devasa bir literatür vardır. Salt bu durum dahi insanın çalışabileceği bir işinin olmasını, sağlığın belirleyicilerinden biri haline getirmektedir. Diğer yandan hastalıkların insanların olumsuz çalışma ve yaşam koşullarında ürediklerini, bu anlamda çalışma koşullarını iyileştirmenin sağlık bakımından önemini de çok iyi biliyoruz.

Yeni Anayasa’nın 31. maddesinde “Emek toplumumuzda birincil değerdir” ifadesi yer almaktadır. 64. maddede de “Devlet çalışma hakkını tanır. Çalışabilen herkesin tercihine, nitelklerine, yeteneklerine ve ekonominin ve toplumun taleplerine göre onurlu bir istihdam hakkı vardır” ifadesiyle sağlığı önemli bir sosyal belirleyicisi Anayasal güvence altına alınmıştır.

Anayasa’nın çalışma koşullarına ilişkin düzenlemeleri çeşitli maddelere dağılmıştır. Anayasa’nın 66. maddesi “çocuk ve ergen emeği yasaktır” derken, 67. maddesi “işgünü 8 saattir” diyerek işçi sııfının yüzyıllardır uğruna mücadeleler verdiği bir konuyu yasalara bırakmamış, Anayasa güvencesine almıştır. 67 madde ayrıca “işçilerin haftalık ve yıllık ücretli izin hakları garanti altındadır” hükmünü içermektedir.

İŞÇİ SAĞLIĞI VE İŞ GÜVENLİĞİ

Aslında bu başlık “çalışma koşulları” içinde de değerlendirilebilir. Küba’da devlet işçi sınıfının devletidir. Bu nedenle çalışma yaşamında işçi sağlığı ve iş güvenliği sosyalist devletin birinci önceliğidir.

Yeni Anayasa’nın 69. maddesi, “Devlet işyerinde sağlık ve güvenlik hakkını, işle ilişkili kazaları ve hastalıkları önleyici uygun tedbirleri benimseyerek garanti altına alır. Çalışırken kaza geçiren veya işle ilişkili hastalığa yakalanan herkesin tıbbi bakım, devlet yardımına veya geçici veya kalıcı çalışamama durumlarında malüllük aylığına ve diğer sosyal güvenlik koruma biçimlerine hakkı vardır” ifadelerine yer vermektedir.

TOPLUMSAL CİNSİYET

Her türlü eşitlik gibi toplumsal cinsiyet eşitliği de yalnız sosyalist bir toplumda mümkündür. Kapitalist toplumda burjuva ideolojisi kendisini erkek egemenliği üzerinden yeniden ürettiği için, kapitalist ülkelerde emekçi kadınlar ve farklı cinsel tercihlere sahip olan emekçiler yaşamın bütün alanlarında her zaman ayrımcılığa maruz kalır. Bu ayrımcılık sağlık alanında da birçok boyutuyla (erişimde eşitsizlik, ilgi gösterilmemesi, aşağılama vb) kendisini göstermektedir.

Küba Anayasası’nın 42. maddesi, “cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, yaş, etnik köken, deri rengi, dini inanış, engellilik, ulusal köken veya her tür kişisel durum ve koşul temelinde ayrımcılığı” yasaklamaktadır.

Küba’da ayrımcılık yasağı yaşamın bütün alanlarında ifade edilmiştir. 42. madde ayrıca “ayrım yapılmaksızın eşit işe, eşit ücret” derken, 43. madde, “kadınlar ve erkekler ekonomik, politik, kültürel, mesleki, sosyal, aile ve hayatın diğer alanlarında eşit hak ve sorumluluklara sahiptir” der. Dahası 43. madde, “devlet kadınların cinsel ve üreme haklarını kullanmalarını garanti altına alır, kadınları toplumsal cinsiyet temelli şiddetten korur” ifadesine yer vermektedir.

Anayasa’nın 16/g. maddesinde, Küba devleti “insan haklarından yararlanma hakkını savunur ve korur; ırkçılıkğın ve ayrımcılığın her türlü ifadesini reddeder” ifadesi bulunmaktadır.

BESLENME

Beslenme, başlı başına “yaşamsal” bir önem taşıdığından, sağlığın en önemli belirleyicilerindendir. Dahası günümüzün en önemli sağlık sorunlarının beslenmeyle yakın ilişki  içinde olduğu bilinmektedir. Ancak yeryüzünde hiçbir kapitalist ülke yurttaşlarının sağlığı konusunda doğrudan sorumluluk almadığı gibi, “beslenmesi” konusunda da sorumluluk almamaktadır. Hatta ABD’de bir yazar, “bugün ücretsiz sağlık hizmeti isteyenler, yarın da bedava hamburger isterse ne yapacağız” diye sormuştur. Bu nedenle bu başlık kapitalist kaynaklarda genellikle “gıda” güvencesi ve güvenliği başlıkları altında ele alınır ve devletin sorumluluğu gıdaların pazarda satılması ve sıhhi yönden uygun olmasıyla sınırlıdır.

Oysa sosyalist ülkeler yurttaşlarının beslenmesi konusunda doğrudan sorumluluk alır. Anayasa’nın 77. maddesi “herkesin sağlıklı ve yeterli diyet hakkı vardır. Devlet bütün tolumun gıda güvencesini garanti eder” derken, 76. maddesi “Herkesin su hakkı vardır. Devlet içilebilir suya erişimi, suyun sağlıklı olmasını, akılcı kullanımını garanti eder” ifadesine yer vermektedir.

78. maddede de “herkesin sağlıkları üzerine olumsuz etkisi olmayan, nitelikli mal ve hizmetler tüketme hakkı, bunlar hakkında güvenilir ve yeterli bilgiye erişme hakkı ve yasalara uygun, onurlu ve eşit muamele görme hakkı vardır” denilmektedir.

BARINMA

Beslenme gibi barınma da insanın yaşamını sürdürebilmesi için gereksinim duyduğu temel ihtiyaçlar arasındadır ve sağlığın önemli bir belirleyicisidir. Beslenmede olduğu gibi hiçbir kapitalist ülke, yurttaşlarının barınma hakkını da garanti altına almamaktadır.

Sosyalist toplumda ise yurttaşların barınması devlet güvencesi altındadır. Yeni Küba Anayasası’nın barınma hakkını düzenleyen 71. maddesi “devlet herkesin yeterli barınma ve güvenli ve sağlıklı bir ev hakkını tanır. Devlet bu hakkın kullanılabilmesini toplumun ve kurumların katılımı sağlanan etkili inşaat programlarıyla sağlar” demektedir.

ERKEN ÇOCUKLUK

Ana rahmine düşüldüğü andan itibaren yaşamın ilk bin gününün, ilerideki sağlığın en önemli belirleyicilerinden biri olduğunun anlaşılmasından beri, gebelik bakımı ve erken çocukluk bakımı daha da önem kazanmıştır.

Küba Anayasası’nın 83. maddesi “bütün çocuklar eşit haklara sahiptir” ifadesine yer verirken, 84. Madde “annelik ve babalık devlet tarafından korunur. Çocuğun bakımını üstlenenler, çocuğu ve ergeni beslemek, bütün haklarına saygı göstermek ve kullanmalarını sağlamak, onları her tür şiddetten korumak ve kişiliklerinin bütüncül gelişimine katkıda bulunmakla yükümlüdür” demektedir.

Kapitalist sanayileşmenin ve yaşam tarzının getirdiği en önemli sorunlardan biri olan “hareketsizliğe” karşı yeni Anayasa’da çocukluktan başlayarak hareketli bir yaşam tarzını teşvik eden düzenleme vardır. Anayasa’nın 74. maddesi “herkesin, nitelikli yaşamın temel ögeleri olan beden eğitimi, spor ve dinlenmeye hakkı vardır. Ulusal eğitim sistemi çocuk ve ergen eğitiminin ayrılmaz parçası olarak beden eğitimi ve spor öğrenimi ve uygulamasının eğitime dahil edilmesini garanti altına alır. Devlet herkes için spor ve dinlenmenin teşviki ve uygulaması için gerekli kaynakları garanti altına almaya çalışır” ifadelerine yer vermiştir.

SOSYAL DESTEK

Sosyal desteğin sağlık üzerine etkileri birçok araştırmayla ortaya konmuştur. Özellikle nüfusun yaşlanmasıyla birlikte yaşlı nüfusun artmaya başlaması, sosyal desteği günümüzde daha da “yaşamsal” kılmaktadır. Diğer yandan kadınlar ve çocuklar, engelliler gibi toplumun kırılgan kesimlerinin sağlığı için sosyal destek çok önemlidir.

Anayasa’nın 68. maddesi “çalışanların sosyal güvenlik hakkı vardır. Devlet sosyal güvenlik sistemi aracılığıyla bir kişi yaşlılık, annelik, babalık, engellilik veya hastalık nedeniyle çalışamadığında yeterli korumayı garanti eder. Devlet çocuklara bakan dede-nineler ve diğer yakınları da korur. Devlet işçinin ölümü veya emekliliği halinde ailesine de koruma sağlamayı garanti eder” ifadelerine yer vermiştir.

Küba Anayasası çocukların ve ergenlerin korunmasına özel bir önem vermektedir. Anayasa’nın 86. maddesi, “devlet, toplum ve aileler çocukların ve ergenlerin uyumlu ve holistik gelişimlerini garanti altına almak için onlara özel koruma gösterir ve çocuklarla ilgili karar ve eylemlerde onların çıkarlarını akılda tutar” ifadesine yer vermektedir.

Anayasa’nın 88. maddesi “devlet, toplum ve aileler kendi rolleri dahilinde yaşlıları korumak, yardım etmek ve gereksinimlerini karşılayacakları koşulları sağlamak ve yaşam kalitelerini iyileştirmekle yükümlüdür” şeklindedir. 

89. madde, “devlet toplum ve aileler engellileri korumak, güçlendirmek ve haklarını tam olarak kullanabilmelerini garanti altına almak zorundadır. Devlet rehabilitasyonları, yaşam kalitelernin iyileşmesi ve sosyal yaşama dahil olma ve katılımları için gerekli koşulları garanti eder” hükmüne yer vermiştir.

BARIŞ ve ŞİDDET

Barış özellikle günümüzde sağlığın en önemli belirleyicileri arasına girmiştir. Bugün dünyanın her yerinde emperyalizmin ülkeleri “hizaya” sokmak için tezgahladığı savaş ve çatışmalarda çok sayıda insan yaşamını yitirmekte ve sakat kalmaktadır.

Yeni Küba Anayasası’nın barış ve silahsızlanma konusundaki tutumu çok açıktır: 16/j. Maddesinde “saldırı ve fetih savaşlarını uluslararası suç olarak sınıflandıran” Anayasa, 16/k. maddesinde Küba devleti “tam ve genel silahsızlanmayı teşvik eder ve nükleer silahların, kitle imha silahlarının veya benzer etkileri olan silahların varlığını, çoğaltılmasını ve kullanımını ve “akıllı” silahlar dahil yeni silahların geliştirilmesi ve kullanımını, yeni savaş türlerini reddeder” ifadesine yer vermiştir.

Ayrıca Küba Anayasası’nın 16/l. maddesi’nde de Küba devletinin “terörizmi ve her türlü ifadesini, özellikle devlet terörizmini reddettiği” belirtilmiştir.

Sosyalist toplumda, kapitalist toplumlarda giderek yaşamın bütün alanlarına yayılan ve sonuçları itibariyle bir sağlık sorunu haline gelen şiddete de asla müsamaha gösterilmez. Yeni Küba Anayasası’nın 51. maddesi, “insanlar kaybedilmeye, işkenceye, kötü veya insanlık dışı, aşağılayıcı muameleye veya cezaya maruz bırakılamaz” derken, 85.Madde’de “aile içinde şiddetin her türü, şidddet gören, aile ve toplum için yıkıcıdır ve cezalandırılır” ifadesi bulunmaktadır.

SAĞLIK HİZMETLERİ

Son olarak sağlık hizmetlerinin varlığı, nitelikli ve erişilebilir olması da sağlığın belirleyicilerinden biridir. Kapitalist toplumların bir türlü çözmeyi başaramadıkları ve bugün Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri arasında yer alan bütün nüfusu kapsayan bir kapsam, sosyalizmin temel özelliklerinden biridir ve Anayasa’da yer almaktadır.

Anayasanın 72. maddesinde “halk sağlığı herkesin hakkıdır ve herkesin tıbbi bakıma, korumaya ve iyileşme hizmetlerine ücretsiz erişimini garanti etmek devletin sorumluluğundadır. Devlet bu hakkın gerçekleşmesi için bütün düzeylerde herkesin erişebileceği bir sağlık bakımı sistemi kurar, toplumun ve ailelerin katkıda bulunduğu önleme ve eğitim programları geliştirir” ifadeleri bulunmaktadır.

SAĞLIKTA EŞİTSİZLİKLERİN KAYNAĞINI KURUTMAK

Sağlıktaki eşitsizliklerin sosyal eşitsizliklerden kaynaklandığı bugün kapitalist bilimin dahi kabul etmek zorunda kaldığı bir gerçektir. Bütün araştırmalar sağlığın toplum içinde gelir düzeyine, eğitim seviyesine, sosyoekonomik duruma göre bir gradyan çizdiği ve “üsttekilerin” sağlık bakımından “alttakilere” göre daha avantajlı olduğu, daha az hastalıklara maruz kaldıkları ve daha uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdüklerini apaçık göstermektedir.

Sağlıkta eşitsizlikler üreten sosyal eşitsiliklerin kaynağı da, üretim araçları üzeindeki özel mülkiyete dayalı kapitalist sistemdir. Bu sistem insanları sömürenler ve sömürülenler olarak ikiye ayrımakta ve sağlık bakımından sömürenlere, sömürülenler aleyhine avantaj sağlamaktadır.

Küba Anayasası, sağlıkta eşitsizlikler üreten sosyal eşitsizliklerin kaynağını kurutmaktadır. Anayasa’nın 18. maddesi “Küba Cumhuriyeti temel üretim araçlarına bütün halkın sahipliğinin birincil mülkiyet biçimi olduğu, ekonominin toplumun çıkarlarına göre ele alındığı, ekonomiye dayalı sosyalist bir sistemle yönetilir” derken; 19. madde “devlet ekonomik etkinlikleri ulusal, bölgesel, kolektif ve bireysel çıkarları toplum yararına uyumlandırarak yönetir, düzenler ve izler” ve 20. madde de “işçiler ekonominin planlama, düzenleme, yönetim ve izlem süreçlerine katılır” ifadelerine yer vermektedir.

Anayasa’da sağlıkta eşitsizliklerin uluslararası ölçekteki kaynağı olan “emperyalizm” de unutulmamış ve Anayasa’nın 16/f. maddesinde Küba devleti “… daha adil ve eşitlikçi uluslararası ekonomik düzeni ve akıldışı üretim ve tüketim desenlerinin ortadan kaldırılmasını teşvik eder” denilmiştir.

Anayasa’nın 16/e. maddesi de, Küba devleti “Üçüncü Dünya ülkelerinin birliğini teşvik eder ve emperyalizmi, faşizmi, sömürgeciliği, yeni sömürgeciliği ve diğer boyun eğdirme biçimlerinin her türden ifadesini lanetler” ifadesi yer almaktadır.