Sola anlatamazsak kime anlatacağız?

Akif Akalın

Blog: Sınıfın Sağlığı

Bilim ve Aydınlanma Akademisi 23–24 Aralık 2017 tarihlerinde 6. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu düzenlemişti. Sempozyum çağrı metninde “Bilim… ancak piyasanın kuşatmasından kurtulduğunda toplumun ve içinde yaşadığımız doğanın yararı için üretilebilir” deniyordu.

Bugün Türkiye’de ve dünyada bilimin nasıl bir “piyasa kuşatması” altında bulunduğunu kimse inkar etmiyor, hatta bu durum “üniversite–sanayi işbirliği” adı altında meşrulaştırılıyor.

Yıllarını sermayeye vermiş üniversitelerden çıkan, dünyanın en “prestijli” dergilerinde yayınlanan bilim kimin bilimidir, neyin bilimidir?

CEM TERZİ 10 YIL ÖNCE NE DEMİŞTİ?

10 yıl kadar önce Toplum ve Hekim dergisinde Cem Terzi’nin çok ses getiren bir makalesi yayınlanmıştı: “Hekimler geçerli ve güvenilir bilgi için tıbbi literatüre güvenemezler.”

Makalesinde dünyanın en “prestijli” tıp dergilerinde çok sayıda yanlı ve çarpık çalışma yayınlandığını belirtiyor, çıkar gruplarının bilimsel araştırmalara müdahale ettiğini ve tıbbi araştırma sisteminin finansmanının ve saygın tıp dergilerinin ilaç endüstrisine bağımlı olduğunu ifade ediyordu.

Terzi’nin derleme makalesinde çok sayıda tanıklık (belki de itiraf) vardı. Bunlardan bir kısmını hatırlayalım mı?

New England Journal of Medicine (NEJM) editörü Dr. Marcia Angell: “…Resmin bütününe bakarsak, yanlılığın ("bias") sadece birkaç izole durum için söz konusu olduğunu söylemek saflık olur. Yanlılık tüm sisteme sızmıştır. Hekimler geçerli ve güvenilir bilgi için tıbbi literatüre güvenemezler. Son yirmi yılın New England Journal of Medicine editörü olarak, ne yazık ki ulaştığım son fikir budur ve son yıllarda daha da kuvvetlenmiştir...”

Science editörü Dr. Donald Kennedy: "Bilim adamları endüstri ürünleri aleyhine yayın yaptıklarında kişisel olarak saldırıya uğrayacaklarından, araştırma desteklerini kaybedeceklerinden hatta haklarında ticari kayba yol açmaktan davalar açılmasından korkmaktadırlar."

Lancet editörü Richard Horton: "Dergiler ilaç firmalarının kirli çamaşırlarını yıkadıkları makalelerlerle dolu."

British Medical Journal editörü Richard Smith: “Tıp dergileri ilaç firmalarının pazarlama kolunun bir uzantısıdır.”

Bildiğim kadarıyla geçtiğimiz 10 yıl içinde Cem Terzi’nin bu makalesine karşı tek bir eleştiri gelmedi. Türkiye’deki on binlerce akademisyenden bir tanesi “hayır, bu dergilerde yayınlanan makalelere güveniyoruz” demedi.

Diyebilirsiniz ki “Toplum ve Hekim” dergisini kaç kişi okuyor, bu makaleyi kimse görmemiştir. Olabilir, fakat Cem Terzi bu makalesini yalnız Toplum ve Hekim’de yayınlamadı ki.

Terzi 2013 yılında yayınlanan ve yazarlarından biri olduğu “Kapitalizmin Kıskacında Doğa, Toplum ve Bilim - Onur Hamzaoğlu Olayı” kitabının “Bilimi kim ve neden çarpıtıyor” başlıklı bölümünde ve yine aynı yıl yayınlanan “Kapitalizm Sağlığa Zararlıdır” kitabının “Bilim, tıp ve kanıt” başlıklı bölümünde makalesinin geniş bir özetini verdi.

Dahası? Dahası makale, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi “Araştırma Eğitimi Programı” çerçevesinde “kaynak” olarak okutuldu (belki hala okutuluyordur.) Birçok yayında makaleye atıflar yapıldı (ben en az üç makalede ve bir kitapta Cem Terzi’nin makalesine atıf yaptım).

Bütün bunları Türkiye’deki hiçbir akademisyen görmemiştir diyen varsa, ört ki ölem derim.

BİLİM HABERCİLİĞİ

Bilim “sol düşünce” için büyük önem taşır. Sol bilimi her şeyden önce “üretici güçler” içinde görür ve bilimdeki ilerlemeleri, toplumsal ilerleme için çok önemser. Klasik eserleri okuduğumuzda, Marx ve Engels’in bilime büyük ilgi duyduklarını görüyoruz.

Sosyalist ülkeler de tarih boyunca bilime her zaman çok değer verdiler. Bugün de Küba’nın bilimi sosyalist kalkınmanın motoru olarak benimsediğini, biyoteknoloji alanındaki atılımlarından biliyoruz.

Bu çerçevede solun yayın organlarında bilim haberciliği yapması, okurlarını bilimsel gelişmelerden haberdar etmek istemesi kadar doğal bir şey olamaz. Fakat bu yapılırken, “hangi bilim” sorusu akıldan çıkartılmamalıdır.

Cem Terzi “hekimler geçerli ve güvenilir bilgi için tıbbi literatüre güvenemezler” demişti ve makalesini “Bu yozlaşmış bilimsel üretim ve yayın süreçlerinde bir yandan radikal reform çabaları yürütürken, bir yandan da bu sistemden tamamen koparak, alternatif bilimsel üretim ve yayın sistemi geliştirmekten başka çare yoktur” cümlesiyle bitirmişti.

Sadece hekimler değil, “solcular” da New England Journal of Medicine (NEJM), Science, Lancet ve British Medical Journal gibi “bilim” kisvesi altında sermayenin borazanlığını yapan dergilere güvenemezler.

Sol yayınların “bilim haberciliği” yaparken bu dergilerde yayınlanan makalelere, en azından bu dergilerin “editörleri” kadar (yukarıda gördük) kuşkuyla yaklaşmaları gerekir.

Dahası bugün dünyada bilimin bütün alanlarında çok sayıda Marksist bilimsel dergi var. Küba’nın birçok bilimsel yayını var. Şahsen tıp alanında bir konuyu araştırırken PubMed’den önce Küba’nın MEDICC’ine bakmayı tercih ediyorum. Neden işçi sınıfının bilimsel yayınları varken, sermayenin yayınlarına itibar edeyim?