Modern tıp mı, alternatif tıp mı?

Akif Akalın

Blog: Sınıfın Sağlığı

Çoğu insan tıptaki ana ayrımın modern (bilimsel) tıp ile alternatif (geleneksel) tıp arasında olduğunu düşünür. İnsanların böyle düşünmesinin nedeni, günümüzün en önemli “bilgi” kaynaklarından biri olan medyanın sorunu bu şekilde tanımlamasıdır. Medyada genellikle modern tıp ve alternatif tıp birbirinin karşıtı olarak gösterilir, fakat ikisi arasında uzlaşı arayanlar veya her iki yaklaşımın da üstünlükleri ve zaafları bulunduğunu savunanlar da vardır. Oysa bu tartışma tamamen yapay bir tartışmadır ve tıptaki “gerçek” ayrımın üzerini örtmekten başka hiçbir amaca hizmet etmemektedir.

GERÇEK AYRIM
Gerçekte tıpta iki farklı yaklaşım vardır: “önleyiciliği” önceleyen tıp ve “iyileştiriciliği” önceleyen tıp.

Bu ayrımın kökleri eski Yunan uygarlığına kadar uzanır. Orijinal Hipokrat yemininde isimleri geçen Aesculap’ın kızları sağlık tanrıçaları Hygieia ve Panacea bu ayrımın tarihsel simgeleridir. Hijyen insanlara sağlıklı olmaları ve sağlıklı kalmaları için öğüt verirken, Panase hastaları iyileştirmektedir.

Şüphesiz önleyicilik ve iyileştiricilik birbirini “reddeden” yaklaşımlar değildir ve tıp bu yaklaşımların her ikisini de bir arada kullanır. Tartışma konusu tıpta “önceliğin” bu yaklaşımlardan hangisine verileceği sorusudur.

Oysa sorun “modern tıp mı, alternatif tıp mı?” şeklinde tanımlandığında, tıbbın gerçek ayrımının üzeri örtülmektedir. Örneğin toplumcu tıp ve kapitalist (biyomedikal) tıp “bilimsel” kulvarda yer almalarına karşın, birbirleriyle taban tabana zıt yaklaşımlardır. Toplumcu tıpta öncelik “önleyiciliğe” verilirken, kapitalist tıbbın önceliği “tedavi”dir.

Bu açıdan bakıldığında kapitalist (biyomedikal) tıp ile alternatif (geleneksel) tıbbın birbirine rakip değil, aksine aynı kulvarda oldukları görülür. Her ikisinin de ilk sorusu “şikayetiniz nedir?” olarak karşımıza çıkar. Yani ikisinde de ortada “tedavi” edilmesi gereken bir hasta ve hastalık vardır. Yöntemleri farklı olsa da, ikisinin de amacı hasta olan bireyi “tedavi” etmektir.

Toplumcu tıbbın “öznesi” ise kapitalist (biyomedikal) ve alternatif tıptan farklı olarak, “hasta” değil “sağlıklı” bireydir. Toplumcu tıpta hekim, bireylerle ve toplumla, insanların herhangi bir yakınması olmadan ilişki kurar. Bu sözcüğün tam anlamıyla ana rahmine düşüldüğü andan, mezara dek süren, sürekli bir ilişkidir. Amaç insanların sağlıklı olmaları ve sağlıklı kalmalarıdır. Bütün tedbirlere rağmen hastalık ortaya çıktığında elbette hastalar tedavi edilir. Ancak insanlara yardımcı olmak için kapitalist (biyomedikal) veya alternatif tıpta olduğu gibi insanların hasta olmaları beklenmez.

Diğer yandan kapitalist tıp da önleyiciliği tamamen dışlamamaktadır. Aşılama – bağışıklama, çeşitli hastalıklara yönelik taramalar, işçi sağlığı ve iş güvenliği gibi önleyici yaklaşımlar kapitalist tıpta da vardır. Ancak kapitalist tıp bu yaklaşımlara “öncelik” vermemektedir. Öncelik hastaların tedavisine verilmekte, fakat hastalıkların içinde oluştuğu ve geliştiği sosyal ve ekonomik koşullara (sağlığın toplumsal belirleyicileri) yönelik tedbirler ile hekimlik uygulamaları arasına sınır konmaktadır.   

Yine hem toplumcu tıp, hem de kapitalist tıp, alternatif (geleneksel) tıbbın bazı uygulamalarını benimsemiştir. Örneğin akupunktur toplumcu tıpta ve kapitalist tıpta anestezi gibi bazı alanlarda kullanılmaktadır.

Açıkçası alternatif (geleneksel) tıbba karşı kapitalist tıbbın gösterdiği muhafazakar yaklaşım, toplumcu tıpta yoktur. Aksine toplumcu tıp toplumun geleneklerine önem verir ve uygulamalarını bu gelenekler üzerine inşa eder. Örneğin Kübalı hekimler deniz aşırı ülkelerde görevlendirildiklerinde öncelikle hizmet sunacakları toplumun geleneksel hekimlik uygulamalarını incelemekte ve hekimlik pratiklerini bu uygulamalarla olabildiğince örtüştürmeye çabalamaktadır. Oysa kapitalist tıbbın geleneksel uygulamalara yaklaşımı daha çok aşağılayıcı ve hor görücüdür.

MODERN TIBBA ELEŞTİRİLER
Modern (bilimsel) tıp eleştirilerinin çoğu aslında bilinçli ya da bilinçsiz “kapitalist” tıbba yönelik eleştirilerdir. 1990’lı yıllarda sosyalizmin çözülmesiyle birlikte yeryüzünde toplumcu tıp uygulanan ülkelerin azalması nedeniyle modern tıp dendiğinde genellikle kapitalist (biyomedikal) tıp akla gelmektedir.

Örneğin Kemal Yeşilmen bir yazısında (1), “Doktorların riskli işlemlerden kaçınması, performans nedeniyle yüksek puan getiren işlemlere yönelmesi, para hırsı nedeniyle tanı ve tedavinin aşırı kullanımı, bilimsel araştırmalar için hastaların konu mankeni yapılması, ilaç yan etkilerinin gizlenmesi, bilimsel rehberleri etkileme, paket ücretler nedeniyle işlemlerin eksik veya baştan savma yapılması gibi sakıncalar modern tıbbın karanlık yüzü” derken aslında kapitalist (biyomedikal) tıbbın karanlık yüzünü sergilemektedir. Yeşilmen’in saydığı uygulamalar kapitalizme özgü uygulamalar olup, toplumcu tıbba yabancıdır.

Osman Müftüoğlu ise modern tıbbı eleştiren bir yazısında (2), “modern tıp, hastalıkların ‘patogenetik’ yapısıyla (patos: anormak; genos: gelişme) daha çok alakalanmaktadır. Modern tıp, hastalıkları önleyen ya da sağlığı geliştiren güçle yani sorunları koruyucu ve güçlendirici tıpla, ‘sanogenetik’ süreçle (sanos: sağlık; genos: gelişme) yeteri kadar ilgilenmez. Oysa sorun sağlıksa eğer, mücadele sanogenetik ve patogenetik güçler arasındadır” derken, aslında kapitalist tıbbı eleştirmekte ve toplumcu tıp yaklaşımını övmektedir.

Pek çok başka yazar gibi bu yazarlarında yanılgısı soruyu “yanlış” sormalarıdır. Oysa yalnızca “modern” yerine “kapitalist” sözcüğü kullanılsa, yazarların cümleleri “doğru” bir anlam kazanacak ve tıptaki “gerçek” ayrım netleşecektir.

Sonuç olarak toplumcu tıp ve kapitalist (biyomedikal) tıbbı “modern” ya da “bilimsel” tıp başlığı altında kaynaştırmak ve alternatif (geleneksel) tıbbın karşısındaymış gibi göstermek yanlış bir tutumdur.


Dipnotlar

http://superhaber.tv/kemal-yesilcimen-modern-tip-bilimsel-tip-degildir
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/20056809.asp