Yalvarıyorum size, ölmeden önce beni de görün!

Yusuf Yavuz

Blog: Serbest Kürsü

Isparta’nın Sütçüler ilçesine bağlı Çandır köyünde doğup büyüyen Mahmut Aksu, çocukluğunda çobanlık yaptığı dağların mermer ve taş ocaklarınca paramparça edildiğini görünce bu yıkımın hukuksuzluklarını araştırmaya başladı. 5 yıldır ilgili kamu kurumlarında çalmadık kapı bırakmayan 43 yaşındaki Aksu, Cumhurbaşkanı, Başbakan ve 550 milletvekiline gönderdiği mektuplarla köyündeki kanunsuz mermerci vahşetine çözüm bulunmasını istedi. Ancak bu çabalarından sonuç alamadı. Bunun üzerine 5 yıldır verdiği mücadeleyi belgeleriyle birlikte ‘Vicdan-Sızlar’ adını verdiği bir kitapta toplayan Aksu, kitabını da yine ilgililere göndermeyi ihmal etmedi. İşte Ispartalı Mahmut Aksu’nun filmleri aratmayan ibretlik yaşam savunusu…

DEVLETİN PARASIYLA MERMER ŞİRKETLERİNE YOL SKANDALI
Yazılı Kanyon Milli Parkı’nın da etkileme alanı olan bölgedeki mermer ocaklarının kural dışı çalışmalarına yönelik yaptığı çok sayıdaki şikâyet başvurusunun ardından ihmali olan yetkililer hakkında yargı yolunu açan emsal bir mahkeme kararının alınmasını sağlayan Aksu, bu kez de mermer şirketlerine adeta peşkeş çekilen 260 bin liralık yolla ilgili skandalı ortaya çıkardı.

Bölgede açılan onlarca mermer ocağının ‘pasa’ adı verilen atıklarını gelişigüzel dökmesiyle tehdit altında kalan Çandır köyü yolunun Müezzinler ve Yarımca köyleri arasında kalan 9 kilometrelik bölümü trafiğe kapatılarak ormanlık alanda yeni bir yolun yapımına başlandı. Yeni yol için binlerce çam ağacının kesildiğini öne süren Aksu, 24 Nisan 2014 tarihinde BİMER’e başvurarak söz konusu çalışma için mermer şirketlerinin katkı yapıp yapmadığına yanıt verilmesini istedi. Aksu’nun dilekçesini 8 Mayıs 2014 tarihinde yanıtlayan Isparta İl Özel İdaresi, “bahse konu işler için mermer ocağı sahiplerinden herhangi bir ücret alınmadığını” bildirdi.

‘ŞİRKET KARŞILAYACAK’ DEDİLER, DEVLETİN ÖDEDİĞİ ORTAYA ÇIKTI
Ancak “vatandaşın vergilerinden milyarlar harcanarak yeni yapılan bu yol hangi kanunlara göre yapılmıştır? Yasal dayanağı hangi kanun maddesidir? Burada yeni yapılan yollar da kamu yararı var mıdır? Sorularına yanıt arayan Aksu işin peşini bırakmadı ve Sütçüler Cumhuriyet Başsavcılığı’na ‘görevi kötüye kullanmak’ iddiasıyla yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunarak olayın araştırılmasını istedi. Aksu’nun şikâyeti üzerine 14 Ağustos 2014 tarihinde yol inşaatıyla ilgili bilgi veren Isparta İl Özel İdaresi yetkilileri bu kez de yolun Özçınar adlı mermer şirketi tarafından yapılması ve tüm giderlerinin şirket tarafından karşılanması konusunda protokol yapıldığını belirtti. Ancak aynı yetkililer Aksu’nun şikâyeti üzerine Sütçüler Cumhuriyet Başsavcılığı’na verdikleri ifadede, il özel idaresinin söz konusu yol için 260 bin 789 lira tahsis ettiğini belirttiler. Aksu’nun dilekçesine yanıt veren Orman Bölge Müdürlüğü de yolla ilgili herhangi bir şirketten ödenek alınmadığını belirtti.

SAVCILIK ‘SUÇ YOK’ DEDİ, MAHMUT AKSU KARARA İTİRAZ ETTİ
Tüm bunlara rağmen 3 Eylül 2014 tarihinde Sütçüler Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan aldığı tebligatta, olayda suç unsuruna rastlanmadığı ve şikâyetinin kovuşturmaya gerek olmadığı yönünde sonuçlandığını öğrenen Mahmut Aksu, “Kelime oyunları ile devletimin soyulmasına, vergilerimin peşkeş çekilmesi hakkında dilekçemi yeniliyor, tüm ilgililer hakkında suç duyurunda bulunuyorum” ifadeleriyle Savcılığın kararına itiraz etti.

‘YETİMİN, GARİBİN HER KURUŞUNUN HESABI SORULSUN’
İtiraz dilekçesinde gerekçelerini sıralayan Aksu, Isparta İl Özel İdaresi yetkililerinin Savcılığa verdikleri ifadede söz konusu yol için 260.789,79 TL’nin tahsis edildiğini belirttiklerini anımsatarak, “yetimin garibin dişinden tırnağından artırarak devletine ödediği vergilerden yapılan bu ödeme hangi vicdana, hangi kitaba, hangi kanuna sığar? Hani tüm bu şikâyet konusu yollar mermer ocağı sahipleri tarafından yapılacaktı? Devletimi yanıltan bu ilgililer hakkında da görevi ihmalden, görevi kötüye kullanmaktan kamu adına suç duyurusunda bulunuyorum. Her şeye rağmen Türkiye de yaşayan yaklaşık 80 milyon halkın, 2 milyon yetimin haklarını savunarak bu peşkeşi er geç gün yüzene çıkaracağına yürekten inanıyorum. Daha birkaç ay önce maden faciasında ölen 301 vatandaşımızın ambulansa binerken bile kendi halini düşünmeyerek kamu malını düşünerek ‘çizmelerimi çıkarayım mı abla?’ diye soran, başka bir maden kazasında ölen 18 vatandaşımızın babası Recep dayının ayağındaki yırtık kara lastiğe rağmen devletine boyun eğen bu yetimlerin haklarının yani ölen oğullarının devletimize ödediği bu vergilerin her kuruş hesabının sorulmasını istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

KUR’AN, ‘ALLAH YERYÜZÜNÜ TÜM CANLILAR İÇİN YARATMIŞTIR’ DİYOR
Yaşadığı olağanüstü günlerin ardından sorularımızı yanıtlayan Aksu, olayla ilgili Isparta Valiliği’nin de inceleme başlattığını belirterek, şunları söyledi: “Atalarım bize nasıl bir doğa bıraktıysa bizde çocuklarımıza kanunlarımıza karşı gelmeden yakmadan, yıkmadan öyle bir doğa bırakmak istiyorum. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de rahman suresi 10’ncu ayette geçen ‘Allah yeryüzünü canlılar için yaratmıştır’ sözü ve emri gereği kendini koruyamayan canlıların yaşam hakkı için bu mücadeleyi veriyorum” diye konuştu.

‘BİR İNSANIN DOĞAYI BU KADAR SEVMESİNİ KİMSE ANLAMIYOR’
“Mermer ocaklarına karşı değilim. Sadece doğru raporlarla doğru yerlerde açılması taraftarıyım. Kanunlarımıza göre Çandır köyü çevresinde mermer ocağı açılması mümkün değil” diyen Aksu, eğer yasalara uygun çalışmayan mermer ocağı görürse yasal yolla mücadele etmeyi sürdüreceğinin altını çizerek, “Bir insanın doğayı nasıl bu kadar sevebileceğini hiç kimse anlamıyor. Hâlbuki o bize etiyle, odunuyla, şifalı bitkileriyle her şeyi karşılıksız verdi” dedi.
 
Doğup büyüdüğü Çandır köyü ve çevresindeki usulsüz mermerci faaliyetleriyle mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğini anlatan Aksu, her Cuma günü Cumhurbaşkanı Tayip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve 550 milletvekiline gönderdiği mektubu da bizimle paylaştı. İşte ölüm tehditleri aldığını belirterek, “7 yaşındaki oğlum Yiğit için bu mücadeleden asla vazgeçmeyeceğim” diyen Mahmut Aksu’nun o mektubu:

‘TAA MISIR’DAKİ RABİA’YI GÖRDÜNÜZ ÖLMEDEN ÖNCE BENİ DE GÖRÜN!’
“Sayın Cumhurbaşkanım, Başbakanım, Bakanlarım, 550 cesur yürek; ben sizlerin gözünüzde değersiz, onursuz, gariban, pis kokulu, sidikli bir köylü olabilirim. Ama bende bu rabbimin yarattığı bir kulum. Sütçüler ilçesi Çandır köyündeki tamamen kanunsuz, hukuksuz, her tarafı pislik dolu, ihanet dolu, rüşvet dolu doğa katliamlarını incelemek üzere Ankara’dan değerli, onurlu, şerefli, namuslu, dürüst bir bilirkişi göndermeniz için sizlere 4-5 yıldır yalvarıyorum. Yakmadan, yıkmadan, molotof atmadan, sabırla kanunlarımızı bekliyorum. Beni ne zaman göreceksiniz? Taa Mısır’daki Rabia kardeşimi, Suriye’deki Müslüman kardeşlerimi, Filistin’deki kardeşlerimi görüyorsun da beni neden görmüyorsun? Yalvarıyorum size. Benim bir farkım olsun! Beni onları gördüğünüz gibi değil, öldürülmeden önce görün; dürüldükten sonra değil.”