1 Mayıs 2018’in ardından

Serkan Kaya

Blog: Serbest Kürsü

Geçen hafta soL Haber’de tesadüfen işçi sağlığı ve güvenliği ile ilgili bir haber gördüm. Haberin ayrıntılarını hemen okumaya başladım. Haberde bu yıl Maltepe Meydanı'nda yapılacak 1 Mayıs'a iş güvenliği uzmanları, Türkiye Komünist Partisi (TKP) korteji içerisinde kendi pankartıyla katılım gösterecekler diye yazıyordu. Devamında ise iki iş güvenliği uzmanının fikirlerine yer verilmişti. 

Bu haberi okuduktan sonra memnun oldum. Neden mi? Hem bir iş güvenliği uzmanıydım hem de iş güvenliği uzmanları -bildiğim kadarıyla- ilk defa kendi pankartıyla bir 1 Mayıs'a katılacaklardı. Bundan dolayı elbette memnuniyet duydum. 

Bir işçi çocuğu olarak 2001 yılından beri elimden geldikçe 1 Mayıs kutlamalarına katılmaya çalışmışımdır. Bu yıl ki 1 Mayıs'a katılıp katılmamakta net değildim. Bu haberi görünce, kendi iş kolumdaki emekçi insanlar ilk defa alana çıkacaksa benim de onların yanında olmam gerektiğini düşündüm. Sonrasında ise en yakın TKP binasına uğradım. Eğer TKP ile birlikte iş güvenliği uzmanları pankartı arkasında yürüyeceksem en azından 1 Mayıs'a gitmeden kendileriyle bir tanışayım istedim. Sonuç olarak, 1 Mayıs için TKP ile birlikte Maltepe Meydanı'na geleceğime dair sözleştik.

1 Mayıs günü baretimi aldım ve otobüs kalkış yerine erkenden gittim. Maltepe Meydanı'na hep birlikte vardık. Toplanma yerinde biraz durduktan sonra yürüyüş güzergahındaki diğer kortejleri gözlemlemek istedim. TKP, 1 Mayıs günü hem nicelik hem de nitelik olarak en organize gruptu. Sabah toplanma vaktinden alandan ayrılma ve dağılma vaktine kadar en disiplinli, coşkulu örgüt oldu. Bu sadece benim fark ettiğim bir durum değildi. 1 Mayıs günü farklı kişilerin benzer değerlendirmeler yaptığına şahit oldum

Türkiye'de ağır sömürü koşullarında yaşayan bir işçi sınıfı bulunmaktadır. Bu işçi sınıfının sayısız dert ve kederi bulunuyor. En önemlisi de iş sağlığı ve güvenliğinden yoksun bulunması ve örgütsüz oluşudur. Yani emekçilerin, patronların bitmek bilmeyen kâr hırsının sonucu her gün iş cinayetlerine kurban gitmesi ve bunun yanında partisiyle buluşamamasıdır. Ondandır ki Türkiye'deki iş sağlığı ve güvenliği sadece iş güvenliği uzmanlarının sorumluluğunda değildir. İşçilerin örgütlenmesi ve bizim gibi iş güvenliği uzmanlarının işçi sınıfı ile bütünleşip sosyalist sınıf hareketiyle birleşmesi gerekmektedir. Yolumuz işçi sınıfının yoludur.