Engels yaşıyor

Özenç K. Demir

Blog: Serbest Kürsü

Bugün marksizmin kurucu isimlerinden Friedrich Engels'in ölüm yıldönümü..

İşçi sınıfı hareketinin içinden gelen ve işçi sınıfı hareketine geliştirdikleri yöntemle siyasal ve kuramsal müdahalelerde bulunan Marx ve Engels'in; mücadeleleri ile; büro ve barikat arasında ayrılmaz bağlar bulunduran iki büyük komünistti.

Yalnız büro ile barikat arasında değil; hayata dair her şey ile marksist kuram ve sosyalist ideoloji arasında oluşturdukları bağlar ile dikkat çeken iki büyük ustadan biri idi Engels.

Marx ile yaşamının erken yıllarında kurduğu  dostluğunu bir mücadele yoldaşlığı ile taçlandıran Engels; bu mücadele yoldaşlığı sırasında kuramsal ve ideolojik katkısını sürdürdüğü sırada şu eserleri yazmıştır:

Doğanın Diyalektiği (1876-78), Ailenin, Özel Mülkiyetin ve Devletin Kökeni (1884), Anti Dühring (1878), Ütopik Sosyalizm ve Bilimsel Sosyalizm (1880), Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu (1888), Tarihte Zorun Rolü (1896), Köylüler Savaşı (1850), İngiltere'de Emekçi Sınıfın Durumu (1845), Konut Sorunu (1872), Büro ile Barikat Arasında (1970), Komünizmin İlkeleri (1847) ve Hakiki Sosyalistler (1847)”

Engels ve Marx imzalı eserleri ise şu şekildedir (Marx ve Engels ortak eseri ifadesini kullanmıyoruz çünkü,Engels'in ve Marx'ın “kişisel imzalı” yapıtlarını bir yoldaşlığın getirdiği işbölümünün parçası olarak görüyoruz): Kutsal Aile (1845), Alman İdeolojisi (1845-1846), Komünist Manifesto ve Komünizmin İlkeleri (1848-1847), Gotha ve Erfurt Programlarının Eleştirisi (1875-1891).

Ayrıca “Sol Yayınları” tarafından çeşitli dönemlerde yazılan yapıtların çevirisi ve düzenlenmesi ile birçok yayın ortaya çıkmıştır.

Bunların hepsinin didik edilmesi, okunması ve tartışılmasında fayda var.

Bu uyarıyı yapmak kimilerince komik görülebilir. Lakin ortada komik bir durum yoktur.

İşçi sınıfına, komünist harekete ve reel sosyalizme karşı verilen mücadelede emperyalistler ve emperyalizmin sol içerisindeki gönüllü askerleri tarafından yürütülen saldırı vardır.

Bilindiği gibi 19.yy'da Avrupa'da yoğunlaşan ve keskinleşen sınıf mücadelelerinin deneyimi, burjuva devrimleri sırasında ortaya çıkan bilimsel ve felsefi gelişmelerin ve fikirlerin eleştirisi, politik alanda işçi sınıfının sesini ve temsilini taşımak Engels'i ve Marx'ı anlatır.

Bu Engels ve Marx'ı anlatmak için başlangıçtır.

Bu halkayı Rusya'ya taşıyan ve güncelleyen Lenin olmuştur. Lenin ve Ekim Devrimi sonrasında komünizm davasını ve marksizmi birbirine kenetleyen siyasal kerte komünist kurtuluş olmuştur.

Analiz ederek, analiz etmenin yöntemini ortaya koyarak, analizi işçi sınıfına politik bir silah olarak sunarak, aynı zamanda analiz etme silahını işçi sınıfına hediye ederek; Marx-Engels ve Lenin'i birbirlerine bağlanmış ve Dünya komünistlerine siyasal ve kuramsal bir miras bırakmışlardır.

Bugün dünya üzerinde ve Türkiye'de de gördüğümüz siyasal ayrışmada; mutlaka Engels'in de bir emeği ve var. İyi ki bu ayrışma var.

İyi ki Engels var.

Bu ayrışmanın teorik ve ideolojik kökenlerinde en kritik halka Engels.

Patron eli sıkan, NATO'dan barış bekleyen, emperyalist saldırılara karşı durmayan, sermaye sınıfının azgın saldırısına karşı yüzsüzce AB'yi, özelleştirmeleri ve sermayeyi savunanlar varsa; bunların karşı safında Engels vardır, komünistler vardır.

Bugün komünistleri Engels'e bağlayan kuramsal ve ideolojik bir bağ vardır.

Komünistler bu yüzden bağışıklıdır liberal sızmalara, emperyalist saldırganlığa...

Bu bağışıklık ise Marx ve Engels'te kıvılcımlanan, sistemleşen kavgadan geliyor.

Engels ve Marx sınıf mücadeleleri içinde yer aldılar. İşçi sınıfının;maddi üretim ve yeniden üretim koşullarında; mekanlarında ve anlarında birliğini savundular. İşçi sınıfını ortaya çıkaran toplumsal koşulları anladılar. Bu koşullar ile mücadele etmediler; işçi sınıfını ileriye “komünizme” taşıyan süreci öne sürerek, bu koşullara karşı koydular. Tarihin tekerleği ileriye doğru gitsin diye...

Kapitalizme olan öfkelerini, melankolik ve düşçü bir biçimde öne sürmediler. Kapitalizme olan öfkelerini sistemleştirdiler, ileriyi düşledikleri ve bugünü ileriye götürmek istedikleri için mücadele ettiler.

Geçmişin karanlık ve mistik bir nesne olmasından haz etmediler,”bugüne kadar olan tarih sınıf mücadelelerinin tarihidir” diyerek, bugünkü gelecek kavgalarını, geçmişle buluşturdular. Geçmişle mistik ve gerici bir bağ değil, bilimsel ve diyalektik bir bağ kurdular.

Proletaryanın soy-köklerini ortaya çıkardılar. İşçi sınıfının mücadelesini ulusal-siyasal ve enternasyonel-siyasal ölçeğe taşımak için mücadele ettiler.

Peki bu miras ile güncel ayrışmanın ne ilgisi var?

İşçi sınıfının gündelik talep,istek ve çelişik durumlarını anlama,buna politik müdahalede bulunmak ve gündelik talepleri işçi sınıfının tarihsel çıkarı olan komünizme taşımak; işçi sınıfının politik alanda temsilini ve varolmasını engelleyen fiziki baskılara ve gerici-sağ-liberal-reformist-milliyetçi ideolojilere karşı aktif bir mücade içersinde bulunmak.

Komünistler ve diğerleri...

Tüm bunlar için; yöntem gerekir, ideoloji gerekir, örgüt gerekir.

Marx-Engels-Lenin üçlüsünde bunlar vardır. Bu üç halkayı birbirine bağlar.

Engels çıkarsa bu tablodan Lenin ile Marx arasındaki bağlantı kopar. Marx ve Engels arasındaki bağlantı kopar. Marx hümanist biri, Engels pozitivist ve Marx'ı saptıran zengin çocuğu olur. Kapital bir ekonomi kitabı olur, işçi sınıfına siyasal müdahalede bulunan komünistler komplocu olur, komünist siyaset gereksizleşir, modernleşme eleştirisi gerici bir muhteva kazanır, her türden anarşist-liberter-liberal otonomist çözümler yaygınlaşır ve işçi sınıfının tarihsel davası olan komünizm ülkeler ve dünya ölçeğinde yer alamaz olur.

Türkiye'de ise neler olur?

Geçmişin eleştirisi her türden liberal ve milliyetçi gericiliğe teslim edilir.

Marksizmin aydınlanmacı damarı yok sayılır ve gericilerle ittifak önerilir.

İşçi sınıfının ileriye doğru gitme, eşitlenme, kentlileşme kavgası reddedilir, her türlü geri-formasyonu çağrıştıracak söylemlerle işçi sınıfına seslenilmeye çalışılır.

İşçi sınıfının politik kavgası, bir türlü siyasete yansımaz ve emperyalist-burjuva kampın vahşeti ve kan emiciliği ile işçi sınıfı teslim alınır.

Yağma yok.

Engels var, komünistler var.