Fotoğraf ve toplum üzerine sesli düşünmek

Osman Serkan Düz

Blog: Serbest Kürsü

Fransa’da fotoğraf ortaya çıkmazdan önce, portre yaptırmanın aristokrasiye özgü bir şey olduğunu görüyoruz. Aynı zamanda portreye yüklenen anlam bir ayrıcalığı da ifade ediyordu. Yapılması zor ve pahalı olan portre tabloları ona sahip olan kişinin sınıfsal konumunu güçlendiriyor ve diğer sınıflardan kesin çizgiler ile ayırabiliyordu.

Sanayileşme hamleleri beraberinde teknolojik gelişmeleri de getirdi. Fotoğraf tekniklerinin gelişmesi daha ucuz ve daha kolay yoldan portre yapılmasını sağlıyordu.Dolayısıyla fotoğrafın daha geniş toplumsal kesimlere ulaşması mümkün olunca portreye olan rağbet de değişti. Artık portrenin alıcısı küçük burjuvazi de olabiliyordu. Bu durumun toplumsal alanda somut karşılığı sınıflararası kalın bir çizgi çeken bir olgunun daha geniş kesimlere ulaşmasıyla demokratik bir işlev kazanması olarak yorumlanmalıdır. Özetle fotoğrafta portre tekniğinin kullanılması, demokrasinin ayaklarının yere daha sağlam basması işlevini taşıyan bir gelişme olmuştur.

Fotoğrafın baskı teknikleri ile çoğaltılabilir oluşu ise bilim dahil bir çok alanda etkili olmuştur. Aynı zamanda baskı tekniklerinin gelişmesi fotoğrafın çok daha geniş kesimlere ulaşmasını sağlamıştır. Bu noktada fotoğrafın gazete ve dergilerde kullanılması insanların haber alma ihtiyaçlarını çok daha güçlü bir şekilde karşılamıştır. Yaşanan bir olayın görsel ile desteklenmesi hem insanların dikkatlerini daha fazla çekecek bir durum hem de anlatılanların gerçek olduğunu destekleyen bir kanıt işlevi görmüştür. Bu durum ulusların ve toplumların birbirlerinden ve dünyadaki gelişmelerden haberdar olmasını sağlamış küresel anlamda insanları birbirlerine yakınlaştırmıştır.

Baskı tekniklerinin gelişmesi aynı zamanda fotoğrafın bir propaganda aracı olarak da kullanılmasını sağlamıştır. Özellikle savaş zamanları savaş alanlarında çekilen fotoğrafların yayımlanması insanlarda savaş karşıtı düşüncenin gelişmesine destek olmuştur. Bu konuda verilebilecek en iyi örnek sanırım bir napalm saldırısı sırasında ağır yanıklar alan 9 yaşındaki Vietnam’lı kız çocuğu Phan Thi Kim Phuc’tur. Amerikan napalm bombasından kaçan Phan Thi Kim Phuc... Tüm dünyada yayınlanan bu fotoğraf her yerde savaş konusunda korku ve nefret duygularını uyandırmıştır. Bir propaganda aracı olarak kullanılan fotoğraf pek tabii bir kara propaganda aracı olarak da kullanılabilimiştir. Çünkü görsel kadar görseli yorumlayan metinler de önemlidir. Fotoğraf bir anı anlatması açısından farklı yorumlanabilir bir olgudur. Yine savaş dönemlerinden örnek verecek olursak askerlerin gülerken çekilmiş bir fotoğrafını yayınlamak insanlara savaşın düşündükleri kadar kötü bir şey olmadığını gösterebilir. Bu anlamda fotoğraf toplumsal algı yönetiminin hatta kamuoyu oluşturmanın da bir aracıdır.

Geçtiğimiz günlerde Charlie Hebdo dergisi çalışanlarına yapılan saldırılar bir katliamla sonuçlandı ve 12 kişi acımasızca katledildi. Yaşanan bu olaydan sonra bir çok devlet başkanı ve politikacı Fransa’nın başkenti Paris’te milyonlarca kişinin katılacağı bir yürüyüşe katılacakları söylemi ile bir araya geldi. Bir araya gelen liderlerin bir fotoğrafı yayınlanarak tüm liderlerin Fransa için bir araya geldikleri ve milyonlarca kişiye öncülük ettikleri söylemi özellikle Avrupa’da, insanların politikacılara güvenlerinin artmasını sağladı. Fakat kadraj biraz daha genişletildiğinde ortaya çıkan manzara olayların hiç de böyle olmadığını gösteriyordu. Yüz, yüz elli kadar politikacı bir araya gelmiş ve polis koruması altında fotoğraf çektirmişti ve ortada ne bir öncülük ne de milyonlarca kişi vardı. Dolayısıyla fotoğraf burada insanları yanıltan, gerçekliğin farklı algılanmasını sağlayan bir etken olarak karşımıza çıkmıştır.

Fotoğrafın icadı din ile toplum arasındaki ilişkileri bile değiştirmiştir. Şöyle ki, tanrı insanı kendi silüetinde yaratmıştı ve insanın tüm ayrıntıları ile gerçek bir görüntüsünün oluşturulması kimi din adamları tarafından tanrının resmedilmesi olarak yorumlandı ve fotoğraf bir şeytan icadı olarak ilan edildi. Teknolojinin din adamları tarafından şeytan icadı olarak yorumlanması aslında insanlık adına trajikomik bir durumdur. Belki de sırf bu algıdan ötürü matbaa Osmanlı’ya dört yüz sene geç girmişti, sırf bu nedenlerden ötürü Karamazov Kardeşler seksen sene daha geç basılmıştı.

Tarihin motorlarını ileriye çeviren teknolojik gelişmelerden biridir fotoğraf ve tarihsel ilerlemeye belki de en çok destek olan gelişmelerden biridir. Ancak teknolojinin kültürü tahakkümü altına alması ve kültür endüstrisi tarafından kullanılması insanı teknolojinin karşısında onu bozan bir engel haline getirmiş ve pazar alanı olarak görülen bir alan haline gelen teknoloji insanı nesneleştirmiş ve yabancılaştırmıştır. İnsanlar bir potansiyeli keşfemiş fakat o potansiyelin tamamını kullanma ehliyeti sistem tarafından saklı tutulmuştur. Kapitalist ülkelerde toplum fotoğraf tekniğine bir potansiyel olarak sahip olmuş (satın alarak) fakat o potansiyelin tamamını kullanması ne kadar para harcayarak satın aldığı ile doğru orantıda ilerlemiştir. Teknolojik gelişmelerde çığır açılması bir çok gelişmeyi olduğu gibi fotoğrafı da metalaştırmıştır. İnsanın fotoğraf makinesi ile olan ilişkisi günümüz vahşi kapitalizmi ile tamamen ekonomik bir temele indirgenmiştir.

“Basın ve yayın alanında her gün yayımlanan milyonlarca görüntü arasında, basit bir temsilin önüne geçen çok az fotoğraf göze çarpar. Fotoğraf, insanın dünyayı yeni bakış açılarıyla yeniden keşfetmesini sağlamıştır, mesafeleri ortadan kaldırmıştır. Fotoğraf bilgi birikimlerini aynı seviyeye getirdi ve bu sayede insanlar birbirine yaklaştırdı. Öte yandan gereksinimler yaratmak, ticari ürünlerin satışını artırmak ve düşünme biçimlerini kontrol etmek amacıyla da kullanılabilecek tehlikeli bir araç haline geldi.

Bugün iletişim alanında çok önemli bir rol üstlenen kitle iletişim araçlarının çıkış noktasında fotoğraf vardır.Fotoğraf olmasaydı ne sinema olurdu ne de televizyon. Küçük televizyon ekranına her gün dönüp bakmak, milyonların vazgeçemeyeceği bir uyuşturucuya dönüştü. Fotoğrafın mucidi Nicéphore Niepce, düşüncesini kabul ettirebilmek için boşuna didinmişti. Bugün çok az kişi onun ismini biliyor. Mucidi olduğu fotoğraf, uygarlığımızın en çok kullandığı dil oldu.”(1)


(1) Freund, G. (2006), Fotoğraf ve Toplum, İstanbul:Sel