Tarımda tasfiye: Patron-devlet elele

Okan Ataer

Blog: Serbest Kürsü

İlkokulda Türkiye’nin kendi kendine yetebilen nadir ülkelerden biri olduğu hikâyesiyle büyürken bugün yurtdışından saman ithal ettiğimiz gerçeği kahve sohbetlerinde başköşeyi almış durumda. Benzer şekilde 2002 yılına kadar beyaz altın diye tabir edilen pamuk üretiminde hem kalitede hem de üretim sayısında dünyada ilk 3’de iken bugün ihtiyacının büyük kısmını ABD’den ithal eder durumdayız. Bu karanlık tabloda bile ülkemizde bir yılda satılan traktör sayısının neredeyse tüm Avrupadakiyle aynı olması ancak tarımsal mekanizasyondaki verimsizlikle açıklanabilir. Bunu rakamlarla anlatmak istersek Konya kadar toprağı olan Hollanda’nın 2016 yılında tarım ihracatından kazandığı paranın (85 milyar euro) Türkiyeninkinden yaklaşık 5 katı olması (17.1 milyar euro) gösterilebilir.

Türkiye’deki traktör satışının her sene rekor kırması haliyle yerli ve yabancı patronların olağanüstü ilgi göstermesine sebep oldu. Geriye teferruatlar kaldı. Teferruatlar için de hükümet derhal kolları sıvadı. Eski Tarım Bakanı Mehdi Eker’in Türkiye tarımı çiftçilere bırakılamaz dediği gibi, makine üretimi de derhal küresel piyasaya açılmalıydı. Hükümet 18 Ocak 2017’de Resmi Gazete’de Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden ithal edilecek traktörlere %21 ek gümrük vergisi getirildiğini açıkladı. Bu ilk bakışta zaten sayısı bir elin parmaklarını geçmeyen yerli traktör üreticilerini koruyor gibi görünüyordu. Ancak gerçekte yabancı yatırımcıya bağımlı halde olan hükümetin küresel traktör üreticilerine elden verdiği bir davetiyeydi. Türkiye’de fabrika kurmaları ve az ücretle çalışma kabiliyeti olan Türkiye işçi sınıfını doğrudan sömürmeleri için davet ediyordu.

Sonuçta bugünlerde gazetelerde peş peşe yerli tarım makinesi ve traktör üreticilerinin pazardaki yabancı devlerine satılma haberlerinin çıkması bu yüzdendir. Bu yerli patronların firmalarını sattıkları dakikalarda “Dünya deviyle işbirliği yapıyoruz” şeklindeki açıklamaları da her halde çiftçimizin yerli ürün almak konusunda gösterdikleri pek de gerçekçi olmayan hassasiyetlerini bir süre daha sömürmek üzeredir. Yerli sanayinin korunmasını istediklerini söyleyen yerli patronlar ise yurt dışından gelen sıcak parayı görür görmez hisselerini bir hışımla satarak İsviçre bankalarının kapılarını aşındırmaktadılar.  Aslında şirket yerliyken de motor ve diğer teknolojik aksamların yurt dışından geliyor ya da Türkiye’de yabancı lisansla üretiliyor olması bu ürünlerin yerliliğini sorgulatmaktadır.

Tüm bunları konuşurken maalesef yabancı devlere satılan şirketlerde çalışan işçilerin hak kayıplarını soramıyoruz.  Yasaların patronlar tarafından yapıldığı ülkede işçilerin karşısındaki tek seçenek az maaşla çalışmayı kabul etmek oluyor. Çalışma güvenceleri yabancı patronların anlık kararlarına bırakılıyor. Çiftçiler ise kürsel rekabette her geçen gün kalitesizleşen traktör ve tarım aletleriyle baş başa bırakılıyor.


İTHAL TRAKTÖRLERE GELEN VERGİ MEYVELERİNİ VERİYOR

Hükümet 18 Ocak 2017’de Resmi Gazete’de Avrupa Birliği dışındaki ülkelerden ithal edilecek traktörlerin %21 ek gümrük vergisi getirildiğini açıklamıştı. Ayrıca aynı kararda içten yanmalı dizel ve yarı dizel motor, döner deplasmanlı pompalar, elektrik motorları ve jeneratörler, vites kutuları, diferansiyelli hareket ettirici akslar gibi bazı ürünlerin ithalatında %5.8 ile %30 oranında değişen oranlarda ek gümrük vergisi getirilmişti.

İlk etapta bu vergilerin yerli sanayiciyi korumak için getirildiği düşüncesi hâkimdi. Ancak bir süre sonra bu vergilerin yabancı patronları Türkiye’ye çekmek için bir yöntem olduğu anlaşıldı. Bu yasayla küresel firmaların Türkiye’de ürün satmak için Türkiye’ye fabrika kurmaları gerekliliği doğdu.  Sonunda da bu firmalar Türkiye’de satın almak üzere yerli firma aramaya başladılar. İlk duyulan büyük haber Hintli Mahindra&Mahindra firmasının Türkiye’nin önemli tarım makineleri firmalarından olan Hisarlar’ı alması oldu. Peşinden aynı firma yerli döküm parçaları üreticisi olan Erkunt Döküm’ü ve sahibi aynı olan Erkunt Traktör’ü satın aldı. Amerikalı traktör üreticisi John Deere’in yerli traktör üreticisi Başak Traktör’ü almaya hazırlandığı da gelen haberler arasında. Benzer şekilde global tarım makineleri ve raktör üreticilerinden Claas, Pöttinger, Kuhn gibi markaların da Türkiye’de yerli bir üretim tesisi sahip olmak için yerli firmaları satın almak istedikleri belirtiliyor.