Kristal Gece

Levent Özübek

Blog: Serbest Kürsü

1938 yılında azgın faşist çetelerinin Almanya'nın tüm kentlerinde Yahudi ve diğer etnik kökenden insanlara saldırıya geçtiği gecedir.
9 Kasım 1938 gecesi, Yahudilere ait tüm işyerleri ve mağazaların camları kırıldı, içerileri tahrip edildi. Saldırılar o kadar yoğundu ki, her yerde kırılan cam sesleri duyuluyordu. Bu yüzden o soğuk ve terör dolu gecenin adı tarihe "Kristallnacht" olarak geçti.

Bu olaylar tarihte daha önceleri de çok görülmüştü ancak bu çapta olanı o güne dek hiçbir yerde yaşanmamıştı. Nazi çetelerinin iktidarını sağlamlaştırmaya yönelik planlanmış hareketlerdi. Bu türden olaylara "Pogrom" deniliyor. Rusça kökenli bir sözcük olan pogrom, özellikle Yahudi insanlara yönelik saldırı, linç ve terör olaylarını tanımlamakta kullanılır. Ancak giderek tüm ülkelerdeki etnik azınlıklara yapılan saldırılar pogrom olarak tanımlanmaktadır artık.

Avusturyalı yazar Johannes Mario Simmel, "Die Bitteren Niege" (Acı Yudum) romanında bu olaylardan bahseder;

"... 9 Kasım akşamı, Wanda ile Horcher'de yemek yedik. Kendini yorgun hissettiğini söyleyince, onu eve götürdüm. Grunewald'tan Adion'a dönerken yolda bir sürü insanla karşılaştım. Kamyonlar dolusu SA adamları bağırıp çağırıyor, haykırıyorlardı. Şarkılar söylendiğini de duydum. Kurfürstendamm'da bir takım adamlar bir mağazanın vitrin camlarını kırıp aşağı indirdiler. İtfaiyenin sesi duyuldu. Damların üzerinde gökyüzü kızıla boyandı.

Bu olan bitenler ne, diye sorduğumda otel kapıcıları omuz silkip sustular. Utanmış ve mahçup görünüyor, yüzüme bakamıyorlardı. Soluk soluğa salona giren bir adam; 'Yahudi dükkanlarının vitrinlerini kırıp döküyorlar.' diye bağırdı. 'Sinagogları tutuşturuyorlar.' 'Friedrichstrasse boydan boya cam kırıklarıyla dolu...'

... Gökyüzü birçok yerlerinde kızıllaşmıştı. Dört bir yandan kükremeler, şarkılar yükseliyor, komutlar veriliyor, düdükler öttürülüyordu. İtfaiyenin çan sesleri arasında kırık cam sesleri de işitiliyordu.

... Önce müthiş bir korkuyla irkildi, sonra kollarıma atılıp bana sımsıkı yapıştı. Öyle hıçkırıyordu ki, ne dediğini anlayamıyordum. Onu bir ağacın altına çektim. Brandenburger Kapısı'ndan kamyonlara dolmuş SA adamları geçiyordu. Savaş miğferlerinin kayışları çenelerine indirilmişti. Hep bir ağızdan şarkı söylüyorlardı;

'Bıçaklardan akmalı ki Yahudi kanı, herşey düzelsin yine...' "

 

Aynı gece Almanya’dan çok uzaklarda, bir başka ülkede Türkiye’de tarihsel bir dönüşüm yaşanıyordu. Anadolu ihtilalinin lideri Mustafa Kemal ölüm döşeğinde yatıyordu, hayattaki son saatleriydi. Ölümünün ardından hiç beklemeksizin karşı devrimci hamleler başladı ülkede. Tarihsel ilerleme liderin ölümüyle, adeta o gece bitmişti.