Şimdi de nikâhta imam!

Hülya Bozkurt

Blog: Serbest Kürsü

Geleneksel olarak toplumda “ imam nikâhı” olarak bilinen nikâh şeklinin doğrusu “dini nikâh” ya da “İslami nikâh” tır.

İslam dinine göre yapılan bu nikâhta, resmi nikâhta olduğu gibi şahitler huzurunda yapılır.

Geleneksel olarak bu nikâh şeklinin adının "imam nikâhı" olarak bilinmesi, bu nikâhın imam ya da hoca tarafından kıyılması gerektiği anlamına gelmez. Dini bilgiye sahip, bir Müslüman da imam nikâhını rahatlıkla kıyabilmektedir.

Çiftlerin evli kabul edilebilmesi ve kanuni yaptırımlar için sadece dini nikah yeterli değildir, ayrıca resmi nikah kıyılması zorunludur.

Diyanet işleri Bakanlığı’nın aldığı karara göre imam nikâhı ancak resmi nikâhtan sonra kıyılabildiği için imamlar resmi nikâhı olmayan kişilere imam nikâhı kıymaz.

Geçmişten günümüze imam nikâhı ile ilgili olarak yapılan araştırmalardan birisi olan “Türkiye’de İmam Nikâhı “ konulu çalışma, CNN Türk kanalında yasanın kabul edildiği saatlerde yayınlanan tartışma programında referans gösterilerek kendilerinin bile inanmadığı bir konuda savunmaya geçen yandaşlar, bu araştırmadan cımbızla çekilerek alınmış cümleler ile haklılıklarını kanıtlama çabası içerisine girmişlerdir. 

Oysa ki çalışmayı incelediğimizde durum şu şekilde özetlenebilir;

Bu çalışmada Hacettepe Üniversitesinin Nüfus Etütleri Enstitüsü tarafından gerçekleştirilen 2003 Türkiye Nüfus ve Sağlık verileri kullanılmıştır. Çalışma sonuçları imam nikâhı ile başlayan evliliklerin oranının son 35 yılda önemli oranda azaldığını göstermektedir. 

1968 yılında Hacettepe Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen “Türkiye’de Aile Yapısı “ araştırmasının sonuçları arasında yer alan veriler, ülkemizdeki imam nikâhının yaygınlığına ilişkin ilk verileri oluşturmaktadır. 

1968 yılında gerçekleştirilen söz konusu araştırmanın sonuçlarına göre; Türkiye’de evliliklerin %15’i sadece imam nikâhı ile gerçekleşmektedir.  %49 u hem imam hem resmi nikâh ile gerçekleşmektedir.  Daha sonra yapılan çalışmalara göre ise sadece imam nikâhı ile yapılan evlilikler 1978 yılında %12, 1998 yılında % 8, 1993,1998 ve 2003 yıllarında gerçekleşen araştırma ile bu oranın % 5,8 düştüğü görülmektedir.  

Bu çalışma bize, araştırmanın yapıldığı yıla göre son 35 yılda sadece imam nikâhı ile gerçekleşen evliliklerin yaygınlığı % 61 azalma göstermiştir. 

Yine aynı araştırmada sadece imam nikâhı ile evliliğin dağılımı; Küçük kentlerde %6, köylerde %8, kasabalarda %4, büyük kent ve metropollerde %3 dür. 

Beş bölgeye dağılımına göre ise batıdan doğuya gidildikçe sadece imam nikâhı yapanların oranı artmaktadır. Batıda %3 olan imam nikâhı oranı, doğuda % 15 yüksekliğine çıkmaktadır. İstanbul ve Batı Anadolu’da sadece imam nikâhı yapanların oranı ise oldukça düşüktür. 

Batı Anadolu dışındaki tüm bölgelerde, kırsal kökenli kadınların yüksek oranda sadece imam nikâhına sahip oldukları görülmektedir.

Eğitim düzeyi ile nikâh biçimi arasında belirgin bir ilişki bulunmaktadır. Eğitim düzeyi arttıkça sadece imam nikâhı ile yapılan evliliklerin oranı azalırken, sadece resmi nikâh ile yapılan evliliklerin oranı artmaktadır. 

Kadının eğitim düzeyi, nikâh biçiminin belirlenmesinde, kocanın eğitimden daha önemli olduğu görülmüştür. Kadının çalışması, sosyal ve ekonomik özgürlüğü imam nikâhı oranını azaltan bir etki yaratmaktadır. 

Ayrıca hane refahına göre bakıldığında, refah artıkça sadece resmi nikâha sahip olan kadınların oranı artmaktadır. Sadece imam nikâhına sahip kadınların oranı azalmaktadır. 

Refah durumu çok kötü olan hanelerde yaşayan kadınlar arasında %15 olan imam nikâhı oranı, refah durumu çok iyi olan hanelerde %1 in altındadır.  Hanenin refah düzeyi arttıkça, sadece resmi nikâh ile yapılan evliliklerin oranının da arttığı görülmektedir. 

Hacettepe Üniversitesi’nin yaptığı bu araştırma bütünü ile incelendiğinde elde edilen bulgular ile, Türkiye’ de imam nikahı ile yapılan evliliklerin arttığını söylemek olası değildir. Sadece imam nikâhı ile başlayan evliliklerin oranının azaldığı ve sadece resmi nikâh ile başlayan evliliklerin oranın artığı teyit edilmektedir.1994-1998 yılları arasındaki evliliklerin nikâh şekillerine bakıldığında, başlangıçta %15 olan imam nikâhı oranı ikinci yılın sonunda %2 ye düşmektedir.

Şu anda geldiğimiz noktada ise, kabul edilen yasayla, medeni hakların din görevlilerine devredilmesi laikliğe tamamen aykırı, laiklik ilkesi ile bağdaşmayan, medeni hukukun dışına çıkan, bu güne kadar kadınların kazanmış oldukları medeni hakları tehlikeye düşürebilecek, toplumda kutuplaşmaları daha çok artıracak, bir sonraki adımında İslam hukukuna gidişi hazırlayan bir yasadır. 

Bu yasa ile medeni hukuk ile elde edilen mal paylaşımı, boşanma ve birçok hakkın tehlikeye gireceğinin işaretidir. 

Ayrıca toplumdaki mahalle baskısı daha çok artacağı için kadın istese de istemese de din hayatın içinde daha çok olacak, belediyede kıyılan nikâh, müftünün kıydığı nikâh diye kutuplaşma daha fazla körüklenecektir.

Bir süre sonra müftüde evlenen kişilerin müftüde boşanmasının önü açılacak, bu kez İslam’a aykırı diyerek boşanma engellenecek, kişisel hak ve özgürlükler elden alınacak ve kadın daha büyük bir çıkmaza düşecektir.

Bu durumda en büyük zararı muhafazakâr kesimdeki ve kırsaldaki kadınlar görecektir.

 Zaten sosyal ve ekonomik özgürlüğü elinde olan eğitimli kadınlar müftü nikâhını yaptırmayacaktır. 

Ayrıca bir diğer önemli konu ise bu yasayla, evde yapılan doğumlarda, çocukların doğum bildiriminin sözlü beyanının da yeterli sayılmasını getirmektedir. Bu maddeyle, kadınların tepkisiyle geri çekilen ‘çocuk istismarını meşrulaştırma yasası’ arka kapıdan geçirilmektedir. 

Meclisteki tasarıyla kız çocuklarının yaptıkları doğumların bildirimine ilişkin zorunluluk ortadan kalkmaktadır. Böylece kız çocuklarını hamile bırakan istismarcılar tespit edilemeyecek ve dava açılamayacaktır.

Çocuk istismarı aklanacak, istismarcılar devlet eliyle ödüllendirilecektir. 

Bütün bu olanlar, ülkemizde her alanda toplumun dinselleştirilmesi stratejisinin bir parçasıdır. 

Okulda, hastanede, orduda imam derken şimdi de nikâhta imam. 

Kaynak: Hacettepe Üniversitesi- Türkiye’de İmam Nikahı, Yard.Doç.Dr. Yaprak Civelek , Doç.Dr.İsmet Koç