Yok öyle yağma Bay Sancar

Hakan Erol

Blog: Serbest Kürsü

Aman oğlum sen okulunu oku, siyasetle neyiin uğraşma, bırak etliye sütlüye karışma… Bunu söyleyen dedem.

‘’Gözünüzü seveyim politikayla uğraşmayın, onu yapanlar var, çok çalışın. Ne yaparsanız, iyi yapmaya çalışın, çalışmadan olmaz. Ben öğrenciyken günde 18 saat çalışırdım. Gazeteler yazmıştı, çok zaman gecelerimi laboratuvarda geçirdim. Çalışmak kendimize, ailemize, milletimize vatan, namus borcudur’’(1) Bunu söyleyen kişi ise 2015 Nobel Kimya Ödülü sahibi Aziz Sancar… Hani geçenlerde Nobel ödülünü alan ve medyada çokça şişirilen ve bir anda popüleritesi artan, üzerine bir de Anıtkabir güzellemesi yapıp göğsümüzü kabartan… Bunlarla paralel olarak, Türkiye’ye ayak basar basmaz faşizmin paramiliter gücünü, ülkü ocaklarını ziyaret eden(2) bilimle ya da en azından neyin ileri neyin geri olduğu hakkında bir dünya görüşü ve fikri olmayan, tüm bunlarlada yetinmeyip hemen ardından da Erdoğan retoriğine başvuran Sancar: ‘’Cumhurbaşkanı emredince Türkiye’ye gelirim tabii. Cumhurbaşkanımızın kendisine de milletimizin, devletimizin bize gösterdiği ilgiden ne kadar memnun olduğumu söyledim ve teşekkür ettim’’ deyip, bir anda göğüs kabartanların, o göğüslerini içeriden çatlatan bir kişilik. Bilim insanı nedir ve nasıl olmalıdır sorularını Erhan Nalçacı’nın yazısına(3), Aziz Sancar kimdir sorusunu ise Ahmet Çınar’a (4) bırakıyorum, gerekli açıklamaları detaylıca yoldaşlarımız yapmış olmakta ve ben bu Bay Sancar’ın sadece politika sözleri üzerine bir iki kelam ediyorum…

Bu arada dedemle Bay Sancar arasındaki tek fark, dedemin siyaseti vatan-millet-sakarya üzerine kurulmamış olması sanırım, onun tek sıkıntısı koruma içgüdüsüyle hareket etmesi ve iktidardan açıkça korkması… Ama ben yine de bir tane ‘’Nobel’’de dedeme isterim…

İşin şakası bir yana, durum gerçekten çok acı…

Aziz Sancar, ülke sorunlarıyla ilgilenmeyen, sadece bugünü yaşayıp yarını düşlemeyen, hayaller kurmaktan ve onu gerçekleştirme iradesinden yoksun olan, paylaşmanın ve dayanışmanın zevkini tatmamış, boyun eğmemeyi ve dik durmayı hayatı boyunca bilmeyen, milliyetçi, gerici ve liberal bir takım ideolojilerle zehirlenen yani kindar ve dindar nesil istiyor. Politikadan uzak kalan genç ya dine sarar kendini yada egemenlerin  hakimiyet alanına girer ve dolaylı olarak kindarlaşır… Kendisine bilim insanı diyen birisinin asli görevi olan tarihin tekerleklerini her daim ileri doğru ittirmesine katkı sunmak olduğunu bilmiyorsa o bilim insanı sıfatını hiç kirletmesin…

Marksizm felsefeye, edebiyata, sanata ve bilime içkin bir şeydir. Yani bu dalların biriyle uğraşan bir insanın ister istemez ulaşacağı nokta siyasettir. Siyasete bulaşmadan bunları yapmak ise olanaksızdır. Hayatta yaptığımız her tecih politiktir aslında. Bay Sancar’da ‘’politaka yapmayın’’ diyerek bir tercihte bulunuyor ve tarafını ortaya koyuyor… Sancar’a tek bir katıldığım nokta var. Kirli politika… Düzen siyasetinin aday yarışları, birbirlerinin altından sandalyelerini kapmaları, kapalı kapılar ardında dönen iğrenç pazarlıklar, yakınlara çekilen rantlar, ‘’devletin malı yemeyen keriz’’ bataklığı ve bunun gibi durumlar politikanın karanlık yanı. Ama Bay Sancar’ın bunu kastetmediğini çok biliyoruz. Bizimde yaptığımız politika bu verilen örneklerin tam tersi zaten…

Şimdi Bay Sancar’a birkaç sorumuz olacak…

Van’da hastane yolunda hayatını kaybeden küçük Muharrem’in nasıl o küçük bedeninin torbaya konulup saatlerce ailesine işkence çektirildiğini hatırlar mı Bay Sancar? Küçücük bedenle ölümü özdeşleştirmenin bu düzene mahsus bir şey olduğunu, istediği kadar çığırtkanlık ve demagogluk yapmış olsanda unutturabilir misin insan zihninden Bay Sancar? Bombalar yağdıran helikopterlerin küçük Muharrem için kalkmamasını hiç sorgular mısın? Muharrem’in ölümü bu aşağılık köhne düzendir. Muharrem’ler ölmesin diye mücadele edenlere ‘’politikayla uğraşmayın’’ demek ise en hafif tabirle alçaklıktır ve işgüzarlıktır…

Soma’da yaşanan iş cinayetine kurban giden 301 maden işçisinin çocuklarına, eşlerine, ailelerine siyasete bulaşmayın diyebilir misin? ‘’Babanız, eşiniz öldü ama Allah geride kalanlara sağlık versin’’ sığlığı giden bir babayı ve eşi geri getirebilir mi? Adlı adınca toplu katliamla yaşamını yitirenlerin çocukları depolitik olacak öyle mi Bay Sancar? Onlar AKP’den ve babalarını o madene mahkum eden bu eşitsiz düzenden hesap sormayacaklar mı sanıyorsun? Bir madenciye yerde tekmeler savuran ahlaksızın, yine Soma’da bir genci ‘’İsrail dölü’’ diye yumruklayan bir başka meczubun karşısına politkayla bu gençler dikilmesin istiyorsun öyle mi? Babalarını sadece fotoğraflarla ansınlar, onun kokusunu hiçbir zaman içlerine çekemesinler, hep bir baba sevgisinin eksikliğini ve boynu büküklüğünü hissetsinler istiyorsun; babaları gibi onlarında ileride en ağır şartlarda çalıştırılmasını gerekirse daha fazla kar için ölmelerini ama her ne olursa olsun politkadan uzak durmalarını istiyorsun değil mi Bay Sancar?

İnşaatta çalışıp harç parasını çıkarmaya çalışan gence politikadan uzak dur diyorsun Bay Sancar? Her gün biraz daha ölüme yaklaşan, ölümün kıyısında yüzen, elleri, ayakları ve tüm vücudu yara bere içinde kalan, çalışma arkadaşlarının ölümünü gözleriyle gören, kendisi de birçok tehlike atlatan, alacağı parayı aylarca patronun vermediği ve emeğini sömürdüğü bu gencecik işçiye anlat, de ki; politikadan uzak dur, dur ki seni sömürmeye devam etsinler! Sence bu mümkün mü Bay Sancar? Eşyanın tabiatına aykırı konuşuyorsun… O inşaat işçisi sınıfının partisinde siyasetini yapacak ve başka bir dünya mümkün diyenlerle saf tutacak. Safları sıklaştıranlardan korkuyorsun Bay Sancar…

‘’Kafe-Bar’’larda part-time çalışan, oradan kazandığı parayla kirasını, temel ihtiyaçlarını, okul masraflarını karşılamaya çabalayan bir gencin politik bir kavga vermemesi istenebilir mi? Her saat biraz daha beli kamburlaşan, bir 5 dk ayaklarını dinlendirmek için sandalyeye uzatıp sigara içmesine bile müsaade edilmeyen, her an müşterinin yanında azarlanabilen, oradan aldığı üç kuruşluk ücretle okula gidiş geliş parasını ve ancak arta kalanla akşam yemeğini yiyebilen bir üniversiteli gencin siyasal olmamasını ve siyasallaşmasını istememeniz nasıl karşılanmalı Bay Sancar? Nobel ödüllüdür ne yapsa yeridir anlayışıyla karşılaşmayı bekliyorsanız ve bunun için size saygı duyacağımızı sanıyorsanız, komünistleri hiç tanımamışsınız demektir. Çünkü halka zulmü reva görenlere, halkı aptal yerine koyanlara, parababalarına, uluslararası tekellere, dinci gericiliğe taviz vermez komünistler ve günü geldimi de hesabını sorar. Buna Nobel’liler de dahil…

Üniversitelerde gericiliğin fink attığı, IŞİD kılıklı çetelerin okul bastığı, evrim karşıtı bilim dışı panellerin yapılmaya çalışıldığı, insan aklıyla dalga geçildiği ve gençleri tamamen piyasa sistemiyle yetiştiren bir müfredat programına en kaba haliyle gençlerin sessiz kalmasını mı istiyorsunuz? Siyasal islamın toplumun her katmanına sızdığı ve kendisine bilim insanı diyen birisinin, üniversitelerdeki bilim dışı sayısız programa kalkıp tek bir ses etmemesi, sessizliği tercih etmesi ve aman siz politika yapmayın edebiyatını eklemesi bize çok açık gösteriyor ki, burada tam da politika yapmalıyız ve yapıyoruz da, hiç kusura bakmasın Bay Sancar… Bilimi üniversitelere yeniden sokmak, TUBİTAK vari bilim karşıtlarını kovmak, aklı özgür bırakmak ve gerici çetelerin mescidvari akademi yuvalarından çıkarılması için dibine kadar siyasallaşacağız… TUBİTAK demişken, bu kurumun nasıl bilimdışı skandal projelere imza attığını görmüyor mu bu bilim insanı Bay Sancar? Görmez olur mu, görüyor ama işine gelmiyor…

Politika yapmayın dediğiniz gençlerin akranları, en güzel Haziran günlerinde yaşamlarını kaybettiler. En kısa Haziran gecelerinin bile ne denli uzun olabileceğini gösteren bu gençlerdi. Daha iyi bir memleket için sokaklara çıktılar. Gözlerinde korku, yüreklerinde çıkar duygusu olmadan döküldüler diktatörün karşısına, yani sizin tam aksinize… Siz şimdi kalkmışsınız, kaybettiğimiz arkadaşlarımızı öylece bırakmamızı, sorumluların yakasına yapışmamamızı istiyorsunuz öyle mi Bay Sancar?

Halkın her gün patlayan bombaları beklediği, ‘’bugün de ölmedim’’  diye sevindiği, ayın sonunu zor getirirken, hükümeti devirmeyi iktidarı almayı değil, değiştirmeyi ve bu işlemi sadece sandık umutlarına gömmesini ve politikaya kesinlikle bulaşmamasını, parlamento muhalefetinin ve başat siyasetin egemenlerince bir yumak haline getirilip sağa sola fırlatılmasını istiyorsunuz öyle mi Bay Sancar?

Yok öyle yağma… O kadar da basit değil Bay Sancar… Bu çocuklar, bu halk, işçi sınıfı politika yapacaklar, siyasetin kirlisinden de uzak duracaklar. Yani kirli düzen siyasetinin çıkar ilişkilerine bulaşmayacaklar, sınıflarını bilip saflarını sıklaştıracaklar… Sahi safların sıklaştırılmasından da korkuyordunuz dimi Bay Sancar? O halde korkunuzda haklısınız, o saflar çoğalarak büyüyor her geçen gün… O saflarda yer alan işçiler, gençler, aydınlar babalarının katillerinden, bu bozuk çarktan, senin gibi aydın bozuntularından tek tek bugünlerin hesabını soracak… Sosyalizm gerçekçi ve güçlü bir özne olacak bu ülkede. Bundan da korkuyorsun değil mi Bay Sancar? O halde korkmaya devam et; biz politikleştikçe, sende karikatür olup çıkacaksın…


http://haber.sol.org.tr/toplum/aziz-sancar-gozunuzu-seveyim-politikayla-...
http://haber.sol.org.tr/turkiye/ulku-ocaklariyla-gorustukten-sonra-erdog...
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/erhan-nalcaci/bilim-emekcileri-bilimsel...
http://haber.sol.org.tr/yazarlar/ahmet-cinar/aydin-olan-hangi-aziz-139699