Antrasitteki sonsuzluk ve arşa uzanan yalakalık

Feride Gürdal

Blog: Serbest Kürsü

"Antrasitteki (kumaş) hareketleri daha çok hava filelerinin uzlaşmacı, zıtlaşmayan dengeli kırılmalarına benzettim. O doku bana sonsuzluk işaretinin dizi halinde sonsuzluğa koşuşu heyecanını da verdi." (1)

Yukardaki paragraf THY’nin yeni üniforması için Uğur Cebeci tarafından kaleme alınmış. İnanmak zor biliyorum. İlk gençliğinde neler yaşadı, hangi duyguları içinde kaldı da altı üstü bir üniforma için, bu edebi sınırları zorlayan benzetme sanatının eşsiz örneği kupleleri döktürdü bilmiyorum. Yazıyı okumanıza gerek yok. Bildiğin çöp.

THY’nin reklamları da üniformaları da her zaman gündem olmuştur. Ülkemizin görünen yüzü THY, yıllık 68,6 milyon yolcu taşımakla övünen, 11,8 milyar dolar hedef gelirli  bir kurum olarak Türkiye’nin reklam yüzüdür de. Hele 3. Havalimanı gibi herkeslerin bizi kıskandığı bir gündemde daha da göz önünde olması doğaldır.

THY’nin üniformasını estetik olarak değerlendirebilme niteliğine haiz değilim. Havacılık  sektöründe bir kadın olarak çıplak gözle ‘haminine çorapları mı o?’ dışında bir yorumda bulunamam. Ama o üniformalar ile havayolu emekçilerinin fazla mesainin de ötesinde dinlendirilmeksizin çalıştırıldığını, iş garantisinin olmadığını, herkesin birbirinin ispiyoncusu olmaya zorlanıp herkesin sömürüldüğünü iyi biliyorum.

Özellikle kadın çalışanların çoğunlukta bulunduğu mesleklerin; hemşirelik, hosteslik, sekreterlik vs, erkek egemen anlayış tarafından nasıl seksüalize edildiğini biliyoruz. Kadınlara genellikle hizmet sektöründe görevler verildiği bir ülkede herkesin güzel görünme ve güleryüzlü olma zorunluluğu ayrı bir yazı konusu. Derdim şimdilik bu kumaş parçasından yalakalığı arşa uzanan ‘havacılık uzmanları’ ile, kendi haber sitelerinde kendi bloglarına sahip havacılık sektöründe kimin neyi bildiği ile, ‘bir pilot arkadaşla konuştum’, ‘kulede tanıdıklarım var’, ‘PPL lisansına sahibim’ ekolünden gelen uzmanların bilirkişi olduğu bir sektörde önümüzü görebilmekle, tüm yazma amacı ‘Ey THY yönetimi, havacılık camiası size sesleniyorum’ diye farklı yerlere verilen mesajlarla. Alın size muhteşem bir örnek.

TAI (Türk Havacılık Uzay Sanayi) ziyareti sonrası yazdığı yazıya "Hiç bu kadar akıllı insanı bir arada görmedim" (2) diye başlayan Uğur Cebeci,  devlet uçağında dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile geçirdiği 8 saati; Başbakanın çoraplarının detaylarını anlatacak kadar ballandıra ballandıra yazmış, THY’nin kadın kabin memurlarına kırmızı ruj yasağını ‘Kırmızı ruju kontrolsüz bulduğu, pastel renklerin kabin memurları için kullanım kolaylığı sağladığından’ hareketle uçuş güvenliği açısından irdelemiştir.  11 kişinin ölümü ile sonuçlanan Başaran uçak kazasında ‘Zaten pilotlar kadındı’ yazacak kadar kendini bilmez, THY’nin” business class”da ağırlayıp kabin ekibini öncesinde tembihlediği Uğur Cebeci, Hürriyet gibi bir gazeteden bile kendini attırmayı başarmıştır.

Uzatmaya gerek yok. O övgü dizdiği kumaşlardan önce de kumaşı da safı da belliydi.

Üniforma ile çalışmanın temel koşulu üniformanın rahat olmasıdır. Üniforma ile örgütlenen ‘taassup’ bir yerde dursun, üniformalarla pazarlanan ‘genç güzel bakımlı kadın’, ‘geleceğin mesleği’ imajları diğer yanda, üniformanın içindeki emekçilerin söyleyecekleri var. İstanbul 3. Havalimanı Babil Kulesi gibi ölü işçi bedenleri üzerinde yükselirken, antrasit kumaşın dokusundaki dizi dizi sonsuzluktan edindiğiniz heyecanı bir gün gelir o üniformaların içindekiler kursağınızda bırakabilir.

(1) http://www.kokpit.aero/thy-yeni-uniforma
(2) http://www.hurriyet.com.tr/dahiler-ussune-girdim-16717700