Denizleri hep sevdim ben

Erkan Öztürk

Blog: Serbest Kürsü

’Denizleri hep sevdim ben,

suları hep sevdim;

seni denizler, sular gibi sevdim;

sular ne güzelse seni öyle sevdim.”

Erdal ÖZ, Sular Ne Güzelse

Hangimizin yüzünde idama giderken bile o tarifsiz güven oluşur…

Kaçımızın gözünün bebeğine o sarsıcı kararlı ifade oturur…

Tanıklar, anılar, siyasi tarihimiz, karşıt cepheler bile hakkını veriyor ‘’3 fidanın…’’

Soylu, onurlu çocuklardı diyorlar onlar için…

Yoksul ülkelerinde sömürülen milyonlarca insanın sesi olmuşlardı çünkü onlar. Tam bağımsız ve demokratik bir yapıya kavuşmasını istiyorlardı içine doğdukları sistemin.

Sistemin adamı olmadılar.

Okuyorlardı, araştırıyorlardı, yazıp çiziyorlardı. Meraklı, duruş geliştiren, tavır alan, itirazı olan adamlardı. Siyasi ikbal beklemediler. Bir şekilde üniversiteyi bitirip devletin en önemli kademelerinde göreve gelebilirlerdi. Bürokrasi de yükselebilirlerdi - ki onların çağdaşları, dava arkadaşları, o dönem aynı kulvarda bulunan yaşıtları bugünün valileri, hâkimleri, savcıları, bürokratları, siyasetçileri oldular…

‘’Şahsi hiçbir çıkar gözetmeden, halkımızın bağımsızlığı ve mutluluğu için savaştık’’ diyebilecek kadar samimi olan bu yurtsever gençler, halkın haklı kavgasının safında yer tuttular. 20’li yaşlarının başındaydılar. Belki yürekleri çocuktu ama fikirleri koca bir hayatın içine sığmayacak kadar büyüktü.

6 Mayıs 1972 günü Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan’ı idama götüren zorbalar, devlet görevlileri, idamlarına el kaldıran günün siyasetçileri çoktan unutuldular, tarihin derinliklerine gömüldüler. Onları kimse hatırlamıyor, adlarını bilen küçük azınlıklar bile isimlerini lanetle anıyor.

Oysa Deniz Gezmiş ölüme giderken bile; "Burada ölen yalnızca benim bedenimdir, ki zaten ölümlüydü, ölecekti. Ama düşüncemi öldüremeyeceksiniz, ölmeyecek, yaşayacak." diyebilecek kadar davasına inanmış onurlu bir yurtsever olarak tarihe geçmiştir.

Dönemin devrimci gençleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan ile Maltepe Cezaevinde bir süre yatan, Türk edebiyatının ilkeli kalemi büyük yazar Erdal Öz’ü de hayatın garip bir cilvesi olarak bir 6 Mayıs günü kaybettik.

Erdal Öz, o puslu dönemi hüzünlü ve gerçeki bir dille kaleme almıştı. Gülünün Solduğu Akşam, Deniz Gezmiş Anlatıyor, Defterimde Kuş Sesleri adlı eserleri o döneme ışık tutan önemli kaynaklardır. Gençler bu eserleri mutlaka okumalı, kütüphanelerinde bulundurmalıdırlar.

Her 6 Mayıs içimiz buruk ama bir o kadar da ümitvarız gelecekten. Artık fidanlara kıyılmayacak bu ülkede diye ümitleniriz…

‘’Hayat yeniler bizleri’’ biliriz…

Biliriz ki her dem ‘’denizlere çıkar sokaklar’’…